Yazımıza bir duayla başlayalım: Bize gelecek ve bizden çıkacak her türlü kötülükten Allah'a sığınırız.
Hemen peşinden:
Kaç zamandır, Mehmet Erbil Özcan'a ait bu iki cümleyi mırıldanıyorum.
Bu hassasiyet, sadece kafamı değil, kalbimi de çalıştırdı. Sorularım var.
Evet. Bize hep 'büyük düşünmemizi' öneriyorlar. Büyük düşünmek, insanı küçülten bir şey.
Hesap gününde mahcup olmamak ve geride bıraktığımız dünyada hayırla anılmak. Bunlar bize yetmez mi?
Öleceğimizi bildiğimiz halde, nasıl bu kadar ihtiraslı ve merhametsiz olabiliyoruz? Mezarlıklar, müzeler ve eski kitaplar, bize bir şey anlatmıyor mu? Dünya geçici, insan fâni ve bunlar gibi.
***
Genç yaşta (24) vefat eden Rüştü Onur, Salah Birsel'e yazdığı mektubunda, “bugün hayatımdan biraz daha memnunum” diyor. Şairimiz, mektubu yazdığı yıl, dünyadan ayrılır. (1942)
Buruk sevinçler, küçük mutluluklar, dokunaklı hayatlar. İnsan için, daha sahici ne olabilir? Kadere keder olmaz, bunu da biliyoruz.
'İçimiz' deyince aklımıza sadece kalp gelir. Başka organlar da vardır, fakat gelmez. Düşünelim bakalım; neden?
Tanpınar'a göre, 'her şeyin çaresi vardır, fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.' Kendimizi bir yoklayalım, ne durumdayız? Hangi işlerin, ilişkilerin içindeyiz?
***
Toprak uzakta kaldı. Sanki bir otobüsün içindeyiz ve güzellikler / incelikler birer ikişer geride kalıyor. İnemiyoruz da. Peki, nereye gidiyoruz? Müşteri memnuniyetine, tüketim çılgınlığına, piyasa şartlarına, rekabet dünyasına, kendini göstermenin / ispatlamanın biçimsizliğine. Özetle; harflere değil, rakamlara. Hürmet ve merhamet duygusunun olmadığı o yere.
Tuhaf bir zamandayız. Allah'ın tabiatının geçtiği şiirler, 'çiçek-böcek edebiyatı' diye küçümseniyor. Yerlilik ve toprağa bağlılık, 'köylülük' olarak nitelendiriliyor. Bazı kimselere göre; özel isim anmazsanız, parti penceresinden bakmazsanız, polemik yapmazsanız, suya sabuna dokunmamış oluyorsunuz. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Her şeye rağmen, tavrımız bellidir. Nurettin Topçu, 'dostlarınıza karşı zekânızı değil, kalbinizi kullanınız' diye tembihte bulunur.
İnanıyoruz ki, kalbin dili, merhametin, samimiyetin, hak ve hakikatin temsilcisidir.
Şunu da biliyoruz:
Güvencemiz budur.