|
Kim rahatsız? Karargah mı, Aydın Doğan mı, yoksa millet mi?
Hürriyet
gazetesinin Cumartesi günü
“Karargah Rahatsız"
başlığı ile verdiği
mesaj
, biraz ürkekçe, biraz
korkakça
görünse de aslında bir tür
muhtıra özlemi
nin,
vesayet
umudunun hala devam ettiğinin kanıtıdır.


Son derece tehlikeli,

öfke uyandıran bu sinsice girişim

in,

16 Nisan
referandumundan hemen önce

ortaya çıkması dikkat çekicidir. Özellikle

15 Temmuz

gibi bir acıdan, o aşağılık işgal ve iç savaş girişiminden sonra

hala böyle cümleler kurabiliyor

oluşları, son dört yıldır ardı ardına gelen

çokuluslu müdahalelerin ön hazırlıklarını

andırmaktadır.



Bu ürkek, utangaç mesaj kime veriliyor?


Türkiye'de hala

millete karşı, milletin iradesine ve kararlarına karşı, eski geleneklerin bazı çevrelerde devam ettiğinin

, imtiyazlı dar iktidar alanlarının korunması için

çareler düşünüldüğünün

,

bir takım hesaplar yapıldığının

, bu hesapların bu tür başlıklarla hissettirildiğinin, belli çevrelere

utangaç mesajlar

verildiğinin,

umut

pompalandığının göstergesidir.



Bugüne kadar hemen her

demokrasi dışı girişimi alkışlayan

bu çevrelerin,

AK Parti

iktidara geldiği günden bu yana

içeriden ve dışarıdan

gelen müdahalelerin hepsine

açık ya da örtülü

destek verdiği artık bir kamuoyu kanaatidir.

28 Şubat

'ta hükümet yıkan

Aydın Doğan

ve içinde bulunduğu iktidar çevresi, yine Doğan grubu yayınları üzerinden

7 Haziran seçimleri

nde de böyle bir

iç politik dizayn

girişiminin ana üssü olmuştu.



Doğan'ın Demirtaş projesi, Türkiye'nin çektiği sıkıntılar


“Karargah Rahatsız"

başlığını görür görmez,

7 Haziran öncesi HDP ve Selahattin Demirtaş üzerinden yürüttükler

i, AK Parti'yi tek başına iktidar olamayacak hale getirmeyi amaçlayan ve başarılı da oldukları o

proje

geldi aklıma. Türkiye'yi büyük sıkıntıya sokan

7 Haziran sonrası
siyasi belirsizlik tamamen Doğan grubu üzerinden servis edilmişti

.



HDP

'ye destek,

PKK

'nın da Güneydoğu'daki hareket alanını genişletmiş, kampanya

AB ülkelerinin desteğiyle

yürütülmüştü. Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye karşı oluşturulan

terör koridoru
da bu kampanya ile aynı projeydi

. Güneydoğu'da teröre karşı verilen

ağır mücadele ve hemen arkasında başlatılan Fırat Kalkanı harekatı

yla projeler kesintiye uğratılabildi.



Bunun hesabını hiç vermediler


Ama söz konusu projelerin pazarlamasını yapanlara hiçbir şekilde bu konuda sorular sorulmadı. Ekranlarda Demirtaş'a

bağlama çaldı

rıp liderlik pazarlamaları yapan bu grup, söz konusu kampanyadan beslenen

terörün ülkemize ödettiği bedelin, aldığı canların hesabını hiç vermedi

. 15 Temmuz saldırısını canlarıyla ödeyenler gibi, terörle mücadele edenler de bu projelerin bedelini Güneydoğu'da,

El Bab

'da canlarıyla ödediler.



Çünkü onlar, hem içeride hem dışarıda Türkiye'yi savundular, iki bölgede de

ülkemize yöneltilen o çokuluslu projelerle mücadele ettiler

. Doğan grubu, bu tür

ulusal meselelerde hep başka bir senaryonun içeride

ki pazarlamacısı olmuştur.



Ulusal güvenlik meselesi


Bu yüzden daha o günlerde onların iş tutuş tarzının

“ulusal güvenlik meselesi"

olduğunu yazdım.

28 Şubat

'ta oynadıkları

kirli

rolü, aldıkları iç politikayı dizayn etme ihalesini birçokları hatırlamıyor olabilir. Ancak

2003

yılından bu yana sivilleşmeye, demokratikleşmeye, millet iradesine karşı hep başka senaryoların içinde yer aldılar, hep

vesayet oraklarının temsilcileri

oldular, hep çokuluslu müdahalelerin yanında yer aldılar. İçerideki

imtiyazlı iktidar

alanlarını korumak için ülkeyi yakacak adımlar atmaktan çekinmediler.

Çokuluslu vesayetin içerideki uzantıları

olmaya talip oldular çünkü.



Erdoğan'ı tasfiye etmek, AK Parti'yi bitirmek için


AK Parti iktidarını devreden çıkarma, başlatılan büyük dönüşümü sabote etme, Erdoğan'ı tasfiye etme yolunda hiç tereddüt etmediler

, her girişimde bir şekilde rol aldılar. Bu uğurda ABD'den gelen, AB başkentlerinden gelen senaryolara talip oldular. Bu uğurda

FETÖ'ye de, HDP'ye de destek verdiler

.

Erdoğan'ın ve AK Parti'nin, milleti arkasına alarak başlattığı büyük dönüşüme karşı oluşturulan cephelerin tam merkezinde

yer aldılar.



Kısa bir yakın tarih özeti yapan herkes, bu grubun köklü dönüşüme ayarlı bütün çabaların karşısında durduğunu, Türkiye'nin yüzyıllık mücadelesine karşı içeriden ve dışarıdan servis edilen her projede yer aldığını görecektir. Erdoğan'ın ve AK Parti'nin milleti arkasına alan

tarih yürüyüşü

ne karşı oluşturulan içerideki ana cephe olduğunu görecektir.



Kimse bu kuru tehditleri yutmaz


15 Temmuz'da gösterdikleri tavır belki

iyimser bir hava

oluşturdu. Bir

sempati

dalgası oluştursa da bu başlık,

hala aynı yerde durdukları

na işaret ediyor. O gecenin

bilinmeyenleri

çok fazla.

Kim neyi, ne kadar biliyordu. Kim hangi şartlarda ne tür pozisyonlar aldı

, bunu zaman gösterecek. Şahsen ben bu konularda uzun vadeli düşünürüm,

hangi çevrenin hangi iktidar alanı üzerinde durduğunu

esas alırım. 15 Temmuz öncesi, yaklaşan tehlikenin algılanamamasının nedeni işte bu bakışı ihmal etmektir.



“Karargah Rahatsız" başlığı, Türkiye kamuoyunun ezici bir çoğunluğunda çok

ciddi rahatsızlık

oluşturdu.

Korkuya değil, öfkeye

neden oldu. 15 Temmuz direnişinden sonra,

kendilerini tankların önüne atanlardan sonra

, günlerce meydanlarda

nöbet

tutanların, ülkeyi bekleyenlerin gözlerinde öyle bir

korku yok

artık.

Kurşunlar karşısında bir adım gerilemeyenlerin, bu üstü örtülü tehditleri yutmayacağı ortadadır

. Kimse yanlış bir hesaba girmesin, kimse bu tür beklentilere girmesin,

hayaller

kurmasın.



Tehlike hala orada duruyor!


Açık oynamaktan korkanlar, sinsi ve örtülü mesajlarla, imalarla birilerine gözdağı vermeye girişmesin

. Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumundan hemen önce, Hürriyet gazetesinde yer alan bu başlığı biz,

Doğan Grubu'nun darbeler tarihi

ile birlikte değerlendiririz. Herkes öyle yapıyor.



Bu başlıktan sonra Doğan grubunun

medya üzerinden nasıl bir iktidar gücü kullandığı

, bunu ne amaçlarla yaptığı,

eline fırsat geçerse

, azıcık sırtı sıvazlanırsa neler yapabileceği bir kez daha düşünülür umarım. 28 Şubat'tan bu yana hiç değişmediler,

hiçbir zaman değişmeyecekler

.



Bu yüzden

tehlike hala orada

duruyor!


Yeni Şafak'tan benzersiz çalışma

Şüphesiz 15 Temmuz, Türkiye'nin siyasi tarihindeki en önemli olaydır. Tarih bunu böyle yazacak, gelecek nesiller bu tarihi bir dönüm noktası olarak okuyacak. O gün ülkemiz, ABD'de yerleşik Gülen ve terör örgütünün kanlı darbe, iç savaş girişimine tanık olmuştur. Başarsalar, Türkiye'nin işgali için ortam hazırlanacaktı. Bu yüzden 15 Temmuz direnişi, ikinci istiklal direnişidir.


Biz de o gece yaşananlarla, öncesinde ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili aylar süren bir çalışma yaptık. Türkiye'nin en geniş dijital kütüphanesi hazırlandı. 15 Temmuz'la ilgili var olan her bilgi, her görüntü, her kayıt bu dijital arşivde yer alıyor. Buradaki birçok bilgiyi belki de ilk kez göreceksiniz. Bu zenginlikte bir arşiv çalışmasının hiçbir yerde olduğunu sanmıyorum.


Başta Ömer Karaca olmak üzere, Ersin Çelik ve emeği geçen yenisafak.com'daki arkadaşlar, Türkiye'nin en önemli meselesiyle ilgili en ciddi çalışmaları yaptılar bence.


Mutlaka ziyaret edip görmelisiniz.


#7 Haziran
#AK Parti
#15 Temmuz
7 yıl önce
Kim rahatsız? Karargah mı, Aydın Doğan mı, yoksa millet mi?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset