|
Kahire sokakları

Kahire’ye ilk gittiğinizde sevmezsiniz. Sokaklarındaki kirlilik, karışık trafik, sıcak hava sizi bunaltır. Köhnemiş evlere, çarpık şehirleşmeye, düzensiz yollara bakıp ‘bu şehrin neresini seviyorlar’ dersiniz.

Nil Mısır’ın canıdır, Kahire’nin ziyneti

Sonra Nil ile karşılaşırsınız. Şehrin ortasından azametiyle geçişini, iki kola ayrılıp sizi kucaklayan edasını görür, birden irkilirsiniz. Bu suyun, binlerce yıldır Afrika’nın kara toprağından doğup, etrafına bereket saçarak kıvrıla kıvrıla Akdeniz’e döküldüğünü ve ne büyük medeniyetleri doğurduğunu düşünür, adeta saygıyla ona dokunmak istersiniz. Nil Mısır’ın canı, Kahire’nin ziyneti, insanların sevgilisidir.

Eski Kahire’ye doğru gittikçe birbirinden farklı mimarisiyle, o muhteşem cami minarelerinin siluetlerini görürsünüz. İslam medeniyetinin tüm evreleri, sanatı, mimari geçişleri, dokunuşları o camilerde, külliyelerde, türbelerde sizi bekler. Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler, Osmanlı... Kahire İslam medeniyetinin boy aynasıdır. En güzel ziynetlerini orada takmıştır.

Piramitler zaman makinesiyle yapacağınız yolculuğun en eski durağıdır. Asyut kölelerinin çilesi, firavunların kibirli zulmü, medeniyetin ve estetiğin zirvesi aynı anda yaşar bu piramitlerde. Tezatlıklarda hayatı görürsünüz.

Kahire’nin ruhu, kalbi, duygusu

Hepsinin sizi büyülediğini düşünürsünüz ama asıl büyüleyici olan şey bunlar değildir. Kahire’nin bir duygusu, bir ruhu, enerjisi vardır, işte sizi asıl o büyüler. Şehir size ziynetlerini hemen gösterir ama kalbini, ruhunu ve duygularını hemen açmaz. Biraz zaman gerekir, alışmak gerekir, anlamak gerekir. Sonra birden Kahire size gönlünü açar ve oradan gelen muhteşem bir duygu esintisiyle çarpılırsınız. Gece bir başka güzel olur, o kirli sokaklarda başka bir zarafet oluşur, havadaki kirlilik yerini gül kokusuna bırakır sanki.

Kahire şehirlerimizin anasıdır.

Ente Omri

Sırtınızı Akdeniz’e verip, Nil’in ona kavuşmak için coşkuyla akışını izlerken, tüm seslerin, şarkıcıların anası Ümmü Gülsüm şöyle söyler şarkısını:

“Ente Omri,

Senin sayende gündüzlerle barıştım

Senin yüzünden zamanı unuttum

Seninle acılarımı unuttum

Ve seninle sefaletimi unuttum

Gözlerin, yitirdiğim günlerime beni geri götürdü.

Sen benim ömrümsün.”

Kahire en büyük acılarının şehridir aynı zamanda. Kahır vardır, elem vardır, dert vardır sokaklarında. Tüm zamanlardan akıp gelen, kopup gelen, dolup gelen gözyaşı vardır, hüzün vardır, sızı vardır.

Sokaklarında yine isyan var bugünlerde

Her devrinde bir firavun, her döneminde bir Musa vardır, ona yol arkadaşlığı yapan Harun vardır. Sokaklarında sürgün hikayeleri, göç hikayeleri, isyan hikayeleri anlatılır. Ölüm, adı en sık zikredilen gerçektir.

Kahire sokakları yine ateşlendi bugünlerde. Yine kavgalar, isyanlar, ölümler kol geziyor. Yine bir firavun zulüm saçıyor, ölüm saçıyor etrafa, gözler yeni bir Musa arıyor. Gençler 4 yıl önce ölen, öldürülen arkadaşlarını anarken Tahrir’de, bir yandan feryat eder: “Peki niye öldüler, her şey eskinin aynısı olduysa bu sokaklarda”.

Rabia Meydanı'nda kurşunlara karşı sadece dua etmek için elini açan, sadece Kur'an tutan, buna rağmen öldürülen İhvan'ın çocukları gözyaşlarıyla bağırıyor: “Peki niye vuruldu babalarımız, bu sokaklara adalet gelmediyse”.

Kahire sokaklarında isyan var yine, binlerce yıldır olduğu gibi. Nice canlar yitirmiş, nice hayatlar kararmış bu topraklarda, Kahire’nin çocukları haklarını arıyor yine. Biliyorum öyle kolay değil firavunlardan hakkını almak ama Kahire’nin çocukları ölümden korkmaz bizim korktuğumuz kadar.

Biliyorum, Kahire bizim hüzün gülümüzdür, gözyaşlarımız hazır zaten o çocuklar için.

#Kahire
#Nil
#Afrika
9 yıl önce
Kahire sokakları
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı