|
1 Kasım’a doğru tansiyon düşüyor
Yukarıda başlık, her zaman ki gibi kafa karıştırıcı. 1 Kasım genel seçimleri, seçime giren ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grup kurmayı arzu eden dört parti için de kritik önemde ve siyasi yarış kıran kırana geçiyor, geçecek.
Buna mukabil, 1 Kasım'a doğru, seçim atmosferini daha da 'adrenalinli' hale getirebilecek kimi ekonomik ve siyasi konu başlıklarında tansiyon düşmekte
. Bir örnek vermek açısından, eğer ABD Merkez Bankası (FED) 27-28 Ekim tarihindeki toplantısında, bir faiz artırım kararı alsa idi, piyasalar bu ihtimali toplantıdan önce de kuvvetli bir şekilde hissetseler idi,
1 Kasım genel seçimlerinin gerçekleşeceği haftaya girdiğimizde, döviz kurlarında ciddi bir dalgalanma ve belki de sert bir tırmanma söz konusu olacaktı ki; iş dünyası ve ekonomi çevrelerinde bu gelişmeden kaynaklanacak keyifsizliğin, tatsızlığın genel seçime de belirli bir etkisi olabilirdi.

Oysa, 8 Ekim perşembe akşamı, geç saatlerde açıklanmış olan ABD Merkez Bankası (FED) Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) 16-17 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdiği toplantının tutanakları,
FED yetkililerinin ABD ekonomisinin genel performansından memnun olsalar da, Çin ekonomisinin yavaşlamasından veya büyümesindeki ivme kaybından dolayı küresel ekonomik sistemde artan endişeleri de takip etmeyi tercih ettiklerini gösterdi.
Esasen, ABD Doları'nda son 4 aydır gözlenen ciddi değer artışının ABD'nin ihracat performansı üzerindeki etkilerini görmek istiyorlar. Ayrıca, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın da ABD ekonomisi üzerindeki etkisini gözlemlemeyi tercih etmekteler.
Bu nedenle, FED'in ekim ayı toplantısında faiz artıracağı ihtimali neredeyse sıfırlanmış durumda.

Terör de biter mi?

FED'in eylül ayı toplantı tutanaklarının, içinde bulunduğumuz ekim ayı sonundaki toplantı bir yana, aralık ayı ortasında gerçekleşecek yılın son toplantısında dahi artmayabileceği ve
olası bir faiz artış kararının yüksek bir ihtimalle 2016 yılına kaldığına dair güçlenen beklenti ile, ABD doları önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında değer kaybetti; euro dolar karşısında 1,14 dolara doğru bir atak yapıp, ardından 1,1350 dolar düzeyinde sakinleşirken, dolar-TL kuru da 2,89 TL düzeyine kadar gerilemişken, 2,90 TL civarında sakinleşme gösterdi
. Daha bir kaç hafta önce 3,0750 TL bile görmesi ile, reel sektörde ve bankacılık kesiminde neşelerin bir hayli kaçmasına sebep olan dolar-TL kurunun, önceki hafta cuma günün 3,03 TL düzeyinde tamamlamış iken, dün, bu hafta biterken 2,90 TL'ye kadar gevşemiş olması umut verici.

Dünyanın önde gelen ülkelerinin para birimleri, ABD Doları karşısında ciddi değer kaybı yaşamışken, şimdi küresel finans piyasalarındaki stresin azalmasından dolayı, bu kayıpların telafisine yönelik kur hareketinden Türk Lirası'nın da hak ettiği nasibi alması önemli.
Bu aşamada, başka kritik önemdeki konuların da devreye girmesi ile, piyasada gözlenen bu iyimserliğin devam etmesi halinde, 2,82-2,78 TL düzeyine kadar dolar-TL kurunda bir yumuşama gözlenebilir
. Peki, böyle bir döviz kuru yumuşamasının bir başka gerekçesini ne oluşturabilir? Elbette, terörün durması.
Bu noktada, son bir kaç gündür, terör örgütünün ateşkes ilan edeceği ve 1 Kasım genel seçimlerine kadar silahların susacağına dair konuşmalar, bu konuda siyasilerin daha belirgin mesajlar vermeye başlamış olması da, yine ekonomi çevreleri üzerinde moralleri yükseltici bir gelişme olarak gözlenebilir.

Büyüme de şaşırtabilir

Piyasada oluşan iyimser havanın gerekçeleri açısından, FED ve terörün durması ihtimallerinden söz ettik. Bu başlıklarla birlikte, etkili olmuş bir diğer başlık ta, 8 Ekim perşembe günü açıklanan ağustos ayı sanayi üretim verileri olarak gözüküyor.
Açıklanan verinin, ağustos ayında sanayi üretiminin, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,2 artış yakaladığına işaret etmesi piyasaları şaşırttı
. Bu durumda, geçen yılın eylül ayında sanayi üretiminin iyi bir performans gösterdiğini hatırlar ve bu yılın eylül ayındaki bayram tatili etkisi ile, sanayi üretiminde bir miktar performans gerilemesi olmuş olabileceğini varsaysak bile, sanayi üretimi 3. çeyrekte minimum yüzde 2,5 ile 3 arası bir artış yakalamış olabilir.
Bu da, 3. çeyrekte, Türk ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde olduğu gibi yine en az 2,3 büyümüş olabileceği anlamına geliyor.

Ancak, bu konudaki net tahminimi, 9 Kasım pazartesi günü açıklanacak eylül ayı sanayi üretim verisi sonrasında netleştireceğim.
Bu noktada, yılın son çeyreğinde üretim performansının daha iyi olacağı olasılığı ile, şimdiden Türk ekonomisinin 2015 yılını yüzde 3 civarında bir büyüme ile, 2014 yılından bir miktar daha iyi tamamlayacak olma olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiğini
söyleyebiliriz. Piyasalar da, olumlu büyüme rakamını dikkate alarak tansiyonu düşürmekteler. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Türk ekonomisi için 2015 yılı büyüme tahmini de yüzde 3.
IMF'in pek çok gelişmekte olan önde gelen ekonomi için büyüme tahminlerinin hayli kötü, Latin Amerika ve Doğu Avrupa ortalama büyüme tahminlerinin hayli düşük olduğu dikkate alındığında, Türkiye'nin 2015 yılının yüzde 3 büyüme ile tamamlaması bir teselli olabilir.
#fed
#Merkez Bankası
#1 kasım seçimi
#küresel eknomi
9 yıl önce
1 Kasım’a doğru tansiyon düşüyor
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi