|
Batı Rusya’ya ayar için ‘yırtınırken’, 1 Aralık’a dikkat

Küresel strateji oyununda, bir ülkeyi dize getirmek veya burnunu sürtmenin en kestirme yöntemlerinden birisi, ülkenin kimi zayıf makro ekonomik değerlerine ‘koçbaşı’ ile, kale kapısını zorlar gibi darbeler indirmekten geçiyor. Ülkenin tasarruf açığı sorunu ve dış dünyadan kaynak kullanma ihtiyacı, yeterli olmayan merkez bankası rezervi, cari açık sorunu, yüksek işsizlik, zayıf büyüme veya ciddi bütçe açığı ile birlikte ağır kamu borç stoku sorunu, üzerine çalışılabilecek makro ekonomik göstergeler olarak sıralanabilir.

Zaman zaman biz de yoklanmıyor muyuz; hem de ne biçim. Ancak, ekonomik çarklarımızı döndürme gayretiyle, büyümeyi yüzde 3’ün altına indirmeyerek, bankacılık sistemimizin sermaye yeterliliğini iyi bir oranda tutarak, kamu mali disiplinini bozmayarak, bütçe açığı ve kamu borç stokunun kontrolden çıkmasına izin vermeyerek, para ve maliye politikalarında doğru zamanda manevra yapmaya gayret sarf ederek, ‘Türkiye Gemisi’ni ortadan vurmaya çalışan ‘güdümlü füze’leri ya savuşturuyoruz, ya da güverteye küçük bir zarar vermesini sağlayarak, ‘algı saldırıları’na karşı, ‘en iyi defans hücumdur’ taktiği ile karşı duruyoruz.

‘Rusya’yı Doğuya Sürme’ Operasyonu doğru değildi

Malum, bu coğrafyada, bu aralar benzer saldırılardan nasibini alan bir başka ülke de Rusya Federasyonu. Küçük bir saptama, Rusya Ukrayna’nın Kırım Bölgesi’ni ilhak ederek ve doğusundaki ayrılıkçılara lojistik destek vererek kendini hayli zora soktu. Ancak, Rusya da diyor ki; “25 yıldır Batı yanlış politika güdüyor ve beni dışlıyor, beni dünyanın doğusuna itiyor. Avrupa’ya açılan koridorlarımı kapatamazsınız”. Kanımca, Baltık Cumhuriyetleri’ni ve eski Doğu Bloku’nun çözülmesi ile siyasi bağımsızlığını elde eden Doğu Avrupa ülkelerini AB Projesi’ne ve NATO’ya dahil etmek, teker teker Rusya’nın Batı’ya ve Avrupa’ya açılan kapılarını, bağlantı koridorlarını kapatmak demekti.

Ukrayna adımı ise, ‘son darbe’ konumu ile, Rusya’nın kabullenemeyeceği bir adımdı. Rusya’nın tepkisi de sert oldu. Kullandığı yöntemler anti-demokratikti; Ukrayna’da Rusya karşıtı iktidarı düşürdü, Ukrayna’yı doğalgaz vermemekle tehdit etti; enerjinin fiyatını kendine yandaş Hükümet için düşürdü; kendine karşıt hükümet için yükseltti. Hatta, karşıt liderleri öldürmek istediği ileri sürüldü. Rusya ise, ‘beni doğuya doğru sürmeyin’ diye net mesajlar verdi. Kanımca, Clinton’un son döneminde ucu gözüken ve Bush-Cheney döneminde derinleşen “Rusya’yı Doğuya Sürme’ operasyonu, Avrasya’nın dengeleri açısından hiç iyi olmadı. Şimdi, Rus liderler açık açık diyorlar ki; ‘NATO’nun genişleme stratejisi Avrupa’yı istikrarsızlaştırır”. Yani, ‘Ukrayna’yı ellemeyin’ diyorlar.

Rusya’ya ‘boyun eğdirmek’ o kadar da kolay değil

Son G-20 Zirvesi de gösterdi ki, Batılı ülkeler ile Rusya arasındaki ‘Ukrayna’ gerginliği kolay kolay bitmeyecek. Rusya Devlet Başkanı Putin’in zirveyi terk etmesinden sonra, bu hafta gerçekleştirdiği açıklamalarda, “Rusya’nın ambargolarla boyun eğmeyeceğini” ifade etmesinin dayandığı ekonomik gerekçeleri hatırlayalım. Rusya’nın bütçe açığının milli gelire oranı 2012’de -0.22, 2013’de ise -0,5. Bu yıl ise, -0,85 bekleniyor. Yani, AB bütçe açığı kriteri olan yüzde -3’ün çok altında. Kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 14 bile değil. Bu oranın da AB kriterlerine göre yüzde 60’ın altında olması gerekiyor. Rus Merkez Bankası’nın uluslararası rezerv büyüklüğü ekim ayı itibariyle 430 milyar dolar.

Bu nedenle, Ukrayna Krizi’ne, ciddi boyutlarda bir dış borçlanma yükü ve ihtiyacı ile, ağır bir bütçe açığı sorunu ile yakalanmış bir Rusya ile karşı karşıya değiliz. Uluslararası finans kurumlarının analizleri, petrol fiyatları bir miktar daha gerilese bile, Rusya’nın kamu borçlarının milli gelire oranının ancak 2025’lerde yüzde 70’lere çıkabileceğine işaret ediyor. Kaldı ki, büyümesini sürdüren Dünya ekonomisinin enerji ihtiyaçları dikkate alındığında, petrol ne kadar zaman daha 80 dolarların altına kalacak. Sonuç olarak, tüm ‘algı operasyonu’na rağmen, Rusya’nın burnunu sürtmek o kadar kolay gözükmüyor.

Putin, 1 Aralık’Ta 10 bakanıyla Türkiye’de

Rusya, her ne kadar, makro ekonomik göstergeleri ile, öyle kolay kolay boyun eğmeyecek gibi gözükse de, üzerindeki ambargo baskısı, Türkiye gibi ‘dost’ ülkeler aracılığı ile, mevcut baskıyı yönetmesi gerektiğine de işaret ediyor. O zaman, Rusya’nın Türkiye’ye ‘enerji fiyatları’ dahil, bazı jestlerle yaklaşması gerekiyor. Türkiye’nin Rusya lehine verdiği ciddi dış ticaret açığını azaltacak bağlantılar yapılması gerekiyor. Bu nedenle, Başkan Putin’in 1 Aralık’ta gerçekleştireceği 10 bakanlı ziyaret bir hayli önemli ve Hükümetimiz mutlaka bu ziyaret öncesi, Rusya’dan beklenecek ‘ekonomik jest’lere yönelik iyi bir hazırlık yapacaktır.

#darbeler
#Rusya Federasyonu
#G-20
9 yıl önce
Batı Rusya’ya ayar için ‘yırtınırken’, 1 Aralık’a dikkat
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle