|
‘Elin belliyken’, rüzgara karşı durmak zordur
Biz üniversite öğretim üyelerinin, hocaların kısmeti ilginçtir. Her şey yolunda gidecekmiş gibi her gözüktüğünde, belirli tahmin ve beklentilere dayalı bir analiz yaparız; tam haklı çıkacakmışız gibi gözükürken, öyle ilginç gelişmeler yaşanır ki, sürecin sonunda haklıyken haksız çıkarız, yanılmışız durumuna düşeriz. Başıma pek çok kez geldiğinden, TCMB Başkanı Doç. Dr. Erdem Başçı’yı gayet iyi anlıyorum. Başkan Başçı, 2013 yılı yaz sonunda, Anadolu Ajansı’na verdiği bir mülakatta, yıl sonu için dolar kurunda 1,98 TL tahminini paylaştı ve 1,5-2 ay sonra; piyasadaki tablo kendisini haklı çıkaracak noktada idi. Ardından, iç politik ve dış ekonomik gelişmeler birleşince; ama, daha çok iç politik şok, kur tahmini tutmadı.

Başkan Başçı, bitirdiğimiz hafta salı günü düzenliği ve TCMB üst yönetiminin de katıldığı ‘Enflasyon Raporu’ toplantısında, bu defa, yıllık enflasyonda beklenen düzeltmenin gerçekleşmesi halinde, 4 Şubat salı günü takvim dışı bir Para Politikası Kurulu toplantısı yapmalarının olası olduğunu belirten ve ocak ayı toplantısındaki 0,50 puanlık faiz indiriminin üzerine, finans profesyonellerinin ek bir 0,50 ile 0,75 puan arası bir faiz indirimi olabileceği izlenimi aldıkları bir sinyal verdi.

Çarşamba günkü yazımda, Başkan Başçı’nın sinyali sonrasında, piyasa profesyonellerinin 0,50 ile 0,75 puan arasında olacağını düşünmeye başladıkları olası faiz indirimine bağlı olarak, dolar-TL kurunun kendisini yeniden fiyatlandırmasının doğal olduğunu ve söz konusu beklentiye bağlı olarak, dolar-TL kurunun 2,36-2,42 TL bandı içerisinde hareket etmeye başlamasının doğal karşılanması gerektiğini belirtmiştim. Ancak, dün, yani 30 Ocak cuma günü yurtiçi piyasalarda gözlenen döviz kurlarındaki oynaklık, saat 16:25 gibi, TCMB üst yönetimini ‘yeni oluşan piyasa koşulları içerisinde, 4 Şubat’ta bir ek Para Politikası Kurulu toplantısı yapabilme imkanının geçerliliğini yitirdiği’ yönünde bir açıklama yapma noktasına getirdi.

TCMB’nin faiz indirmesi konusunda görüş ayrılığı yok

Merkez Bankamızın para politikası faiz oranlarını daha seri ve daha yüksek oranlarla indirmesi gerektiğini savunan kesim, bu yöndeki adımlarla büyümenin ve reel sektörün destekleneceği, kredi maliyetlerinin azalacağı, istihdamın bu yolla destekleneceği, iç talebin göreceli olarak hareketlenmesi ile, piyasadaki moralin artacağını savunuyorlar. TCMB’nin faiz indirimi konusunda atacağı adımlar ile, döviz kurlarının yeniden fiyatlanacağı aşikar. Dolayısı ile, faiz indirimini savunan kesim, döviz kurlarının yukarıda şekillenmesini bir risk olarak öngörmüyor.

İşin ilginç yanı, Merkez Bankamızın faiz indirmemesi gerektiğini savunan hiç bir piyasa profesyoneli yok. Bununla birlikte, bu cephede temel eleştiri ‘4 Şubat’ açıklamasında yoğunlaşıyor. Yani, finans sektörü profesyonellerinin büyük bir kısmı, ‘4 Şubat’ açıklanacağına, 3 Şubat’ta enflasyondaki aşağı yöndeki sert düzeltme sonrası, TCMB 3 Şubat akşamı, ertesi gün için böyle bir toplantı yapılacağını açıklasa idi, daha iyi olurdu, görüşünü dillendirdiler. Bir başka ilginç nokta, TCMB’nin seri faiz indirimi gerçekleştirmesi gerektiğini savunan kesim, finans piyasası profesyonellerinin bu görüşe katılmadığını düşünüyor, gözüküyorlar.

Oysa, piyasa profesyonelleri, PPK’nın ocak ayı toplantısında 0,50 yerine, 0,75 puan faiz indirimi beklediklerini; 0.50 puan indirime şaşırdıklarını; bununla birlikte, 24 Şubat ve 17 Mart toplantılarında yapılacak arka arkaya 0.75 puanlık indirimler ile, 17 Mart dahil, en az 2 puanlık bir faiz indirimini kendilerinin desteklediklerini belirtmekteler. Bu nedenle, ‘4 Şubat’ yerine, 24 Şubat’taki takvimlendirilmiş toplantıda 1 puan da indirebilirdi’ diyen bir hayli ekonomist var.

Ayrışma, döviz kurlarının seyrinde

TCMB’nin en aciliyetle faiz indirmesi gerektiğini savunan kesim ile, daha temkinli olarak faiz indirmesi gerektiğini savunan kesim arasındaki öne çıkan en kritik görüş ayrılığı ise, döviz kurlarının düzeyi. Yukarıda da belirtmiştim; seri faiz indirimi talep eden kesim, bu nedenle döviz kurlarının yükselmesinden endişe duymadığını ifade ediyor. Buna karşılık, daha temkinli bir tempo ile faizlerin inmesini savunan kesim ise, Türk ekonomisinin makro dengelerinin döviz kurlarının düzeyine hassas olduğunu ve döviz kurlarının aşırı oynak olması ve/veya yükselmesinin ciddi risk oluşturacağı görüşündeler.

Türkiye’nin cari açık sorunu var iken, özel sektör ve kamunun önümüzdeki 1 yıl içerisinde ödenecek dış borç toplamının, Türkiye’nin döviz rezervlerinden büyük olduğu bilinirken, Türkiye’de döviz piyasalarının yeterince derin olmadığı aşikar iken, yani Türkiye’nin döviz ihtiyaçları açısından ‘eli belliyken’, döviz kurlarının çok hızlı yükselmesinin, reel sektörün dış borç yükünün, ithalat ödeme yükünün artması açısından ve ekonomideki kırılganlık algısı açısından sıkıntıya sebep olacağını savunuyorlar. Dün, TCMB üst yönetimi, dünyanın önde gelen ülkelerinin para birimlerinin tümünün ABD doları karşısındaki değer kayıplarını analiz edip, döviz kurlarını sakinleştirmeyi, kurdaki istikrarın bozulmamasını tercih etti. Bunu da, göz ardı etmeyelim.
#TCMB
#Erdem Başçı
#Anadolu Ajansı
#faiz indirimi
9 yıl önce
‘Elin belliyken’, rüzgara karşı durmak zordur
Kimin hançeri, kimin sırtında?
Halamın küpeleri
Kısaca
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor