|
İş dünyası için tehlike: ‘Toplumsal Mobbing’
Salı günü, dünyanın saygın bağımsız devletlerinden birisi olmamız hasebiyle, tüm iyi niyetimizi ortaya koyarak oluşturduğumuz teknik mekanizma çerçevesinde yürüttüğümüz angajman kuralları çerçevesinde, son dönemde kapsamlı bir stratejik ortaklık süreci oluşturduğumuz Rusya'nın uçağını düşürdük.
Uçak düştüğünden bu yana, yazılı, görsel ve sosyal medyada atıp tutan kimi isimlere, yorumculara bakıyorum, utanmasalar diyecekler ki 'ey Türkiye, sen kim oluyorsun da, Rusya'nın uçağını düşürüyorsun'. Taşıdıkları vatandaşlık kimliğine bakarak, hangi ülkenin vatandaşı olduklarını hatırlamaları iyi olur.
Ancak, olay sadece 'akıl tutulması' ile sınırlı değil. 1 Kasım genel seçimleri tamamlandıktan 3 hafta sonra, aynı çevrelerce, Gezi Parkı'ndan bu yana toplumsal hayatı germeye yönelik provokasyon diline yine dönüldü.

Peşinen söyleyeyim, her yaşanan gelişme sonrasında, anında devreye alınan bu 'provokasyon' mekanizması, eğer bu konuya dur denmez ise, Türk iş dünyasını fena vuracak
. Nasıl ki, siyasi partilerce seçim vaatleri içine alındıktan sonra, Türk iş dünyasının sivil toplum kuruluşlarınca tepki verilmemesi sonrasında, bugün 'asgari ücret' içinden çıkılamaz bir konuya dönüştü; aynı çevrelerce sistematik bir şekilde yürütülen 'toplumsal gerginlik' mekanizmasına da tepki verilmemesi halinde, çarşı, pazarda toparlanma bir türlü olumlu bir noktaya gelemeyecek.
Oysa, 1 Kasım sonrası, 'tek parti iktidarı' ile oluşan siyasi istikrar, anında tüketici güveninde rekor düzeyde sıçrama, reel sektör güveninde de iyileşme sağlamıştı
. Şimdi, birileri bu iyileşmenin önüne geçmeye ve her ortaya çıkan gelişmeyi, Türk hanehalkı için yine endişe konusu haline getirmeye çalışıyor.
Böylece, Türk ekonomisindeki toparlanmanın önüne geçilmeye çalışılacak.

'Toplumsal Mobbing' ciddi bir tehlike

Türkiye'nin, son 2,5 yıldır iç siyasette yaşadığı türbülans nedeniyle, ekonomi alanında ciddi sıkıntıları oldu. Oluşan siyasi belirsizlik yatırımların ertelenmesine ve hane halkının kendi geleceğine yönelik endişeleri nedeniyle, tüketimini kısmasına sebep oldu. Bugün itibariyle, önümüzdeki 3,5 yıl için, siyasi alanda bu anlamda gerginlik üretecek her hangi bir konu başlığı yok iken, ister Paris'te terör eylemi olsun, ister Türkiye Rus savaş uçağını düşürsün, Türkiye'nin ufkunda kara bulutlar oluşuyormuş veya Türkiye'nin geleceği karanlıkmış modundaki yayınlar, raporlar veya söylem, adeta Türk iş dünyasının işine, gücüne odaklanmasını, ekonominin gelecek 5-10 yılı için gündeme alınması gereken reformlara odaklanmayı, ekonominin Türkiye'nin yine birinci öncelikli gündemi olmasını engelliyor. Ve, seçim sonrası gözlenen hızlı toparlanma ve moral artışını yeniden kırılgan hale getirme riskine işaret ediyor. Türk iş dünyasının önde gelen sivil toplum kuruluşlarının, bu ölçüde negatif bir algının oluşmasına, bu derece vahşi bir 'toplumsal mobbing' yapılmasına kesinlikle 'dur' demeleri gerekir. Aksi halde, bugün nasıl '1300 TL' konusunda şoktalar ise, yarın da yine tepki vermemiş olmaları nedeniyle çok sıkıntı çekecekler.

Ekonomik güvendeki sıçrama

İş dünyamız bu verileri göz ardı etmemeli. Türkiye İstatistik Kurumu'nun dün paylaştığı veri, hane halkı tüketici güven endeksi, imalat sanayiinin reel kesim güven endeksi (TCMB hesaplıyor), hizmet sektörü, perakende ticaret sektörü ve nihayet inşaat sektörü güven endekslerinin bütününde aynı anda ciddi bir iyileşme olduğuna işaret etmekte.
Sıraladığım 5 alt endeksin toplamından oluşan Ekonomik Güven Endeksi'nin bitirmekte olduğumuz kasım ayında, yüzde 26,7 gibi hayli yüksek bir artışla, 104,99 puana yükselmesi, aynı endeks değerinin, daha bir ay önce, ekim ayında 82,87 puan olduğunu hatırladığımızda, 1 Kasım'dan çıkan 'siyasi istikrar' algısının ne kadar etkili olduğuna işaret ediyor.

TCMB'nin hesaplayıp, yayımladığı reel kesim güven endeksinde, daha kasım ayında bile imalat sanayiine gelen mevcut sipariş miktarının 88 puandan 94 puana iyileştiği, önümüzdeki 3 aya yönelik iç piyasa ve ihracat birlikte olmak üzere, toplam sipariş miktarındaki iyileşmenin 99 puandan 105 puana sıçrama olarak kendini gösterdiği;
Ankara Garı'nda patlayan canlı bombalara rağmen, olabilecek en etkili direnci gösteren Türk ekonomisinin dayanıklılığı çerçevesinde, geçtiğimiz eylül ayında 108 puandan 103 puana gerileyen imalat sanayiindeki yatırım eğiliminin, ekim ayında önce 106 puana, kasım ayında ise yeniden 108 puana toparlandığını görüyoruz. Bu durum, bu yılın son çeyreğinin büyüme verisi açısından da çok önemli
.

Rus uzmanlardan itidal çağrısı

Rusya'nın eski Maliye Bakanı ve VTB Bankası Danışma Kurulu üyesi Sergey Dubinin, Rusya ile Türkiye arasındaki gerginliğe “koordinasyon eksikliğinin” yol açmış olabileceğini belirtmekte.
Türk ve Rus liderlerin diyalogu kesintiye uğratmaksızın ortak paydalarda buluşmayı başarmaları ve tarafların özellikle bu zorlu süreçte işbirliğini güçlendirmeleri gerektiğini ifade eden Dubinin
, Rus yönetiminde bazı kişilerin 'Türkiye ile ilişkilerin tamamen kesilmesi' yönündeki duygusal tepkilerinin mantıklı olmadığını vurgulamış.
Rusya Çağdaş Kalkınma Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Evgeny Gontmakher ise, Ankara ile Moskova arasında yaşanmakta olan gerilimin geçici olduğunu, iki ülkeyi birbirine bağlayan birçok ortak çıkar bulunduğunu kaydetmiş. Bizdeki kriz çığırtkanlarından sonra, bunları duymak iyi geldi.
#iş dünyası
#Rusya Çağdaş Kalkınma Enstitüsü
#Toplumsal Mobbing
8 yıl önce
İş dünyası için tehlike: ‘Toplumsal Mobbing’
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset