|
Terörün kaynağı ‘küresel’ ölçekte kurutulmalı
2. Dünya Savaşı sonrası dönemde, yaklaşık 45 yıl süren Soğuk Savaş dönemi, iki kutuplu bir dünya jeopolitiğinde, dünya vatandaşlarını ilgilendiren bir çok meselenin adeta 'derin dondurucu'ya konmasına sebep olmuştu. Berlin Duvarı yıkılıp, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, 'küreselleşme' denen olgunun önündeki baraj, set de yıkıldı ve dünya ekonomisinde hızlı bir dönüşümün başladığına şahit olduk.
Başlangıçta bu dönüşümün dünya ekonomisini iki kutuplu bir küresel gerginlikten kurtarması nedeniyle, genel bir iyimserlik ortalığa hakimdi.
Ancak, küresel yoksullukla mücadeledeki başarısızlık, küresel göç sayılarındaki ciddi artış ve yıkılan Doğu Bloku'ndaki kamu otoritesi boşluğunun getirmiş olduğu uyuşturucu madde, silah ve insan kaçaklığı patlaması, sanılanın aksine, en çok uluslararası suç ve terör örgütlerinin elini güçlendirdi.
Bugün, söz konusu güçlerin 7 ile 9 trilyon dolar arasındaki bir finansal gücü kontrol ettikleri düşünülmekte.

İrlanda Kurtuluş Ordusu'nun (IRA) bir kuryesi yakalanır. İngiltere'nin meşhur polis teşkilatı Scotland Yard ve İç İstihbarat Birimi MI5 kendisini sorgular. Sorgunun sonunda, IRA kuryesi olan genç der ki, 'benim de size bir sorum var'. 'Sor bakalım', 'ben bir Kuzey İrlandalı genç olarak, sizce normal bir işte çalışsam, ayda ne kazanırım'; 'Eğer lise mezunu isen, taş çatlasa bin 400 ile bin 600 pound, üniversite mezunu olsan 2 bin 200 ile 400 pound arası kazanırsın'; '
Beyler, ben IRA kuryeliğinden haftada 6 bin pound kazanıyorum
'. Bugün, uluslararası suç ve terör örgütlerinin kontrolündeki finansal güç ve varlık, dünyada bu örgütler adına çalışmak isteyen binlerce gönüllü, başı boş gezen gençleri mıknatıs gibi çekmektedir. Küresel sistem, kapitalizmin katma değer dağılımıyla ilgili sorunlarına bağlı olarak, yaşam standartlarında beklenen ölçüde bir iyileşme sağlayamamıştır.
Terör, yoksulluktan, eğitimsizlikten, mülteci kamplarından, ölmek ile yaşamak arasında bir tercihi kalmamış,
kaçak göç yollarındaki milyonlarca insandan beslenen bir mekanizmaya dönüşmüştür.

Geleceğe dair 'umudu' olmayan gençlik

Bugün, terörün beslendiği en önemli sorunlardan birisini, gelecek ile ilgili bir 'umudu', bir 'düşü', bir 'hedefi' olmayan gençler oluşturmaktadır.
Küresel ölçekte, uluslararası suç ve terör örgütlerinin 'insan kaynağı'na bu kadar kolay ulaşabilmelerinde bu sosyo-ekonomik tablonun etkisi büyüktür
. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, 15-29 yaş arası genç nüfusta, bir eğitim, bir mesleki sertifika programına dahil olmayan ve işte çalışmayan grubun, bu yaş diliminde yaşayan toplam nüfusa oranının en yüksek olduğu ülke, yüzde 28,4 ile Türkiye'dir. Türkiye'yi yüzde 26,7 ile Yunanistan, yüzde 26,2 ile İtalya takip etmektedir.
Meksika'da yüzde 22,4 olan bu oran, ülkelerin aile mensubu, aile bireyleri arasındaki ilişkilerin güçlü veya zayıf olmasına bağlı olarak, farklı derinlikte sorunlara işaret etmektedir
. Türk toplumunun kendi değer yapısı ve söz konusu yaş grubunda hala önemli sayıda kız çocuğunun eğitim ve iş imkanından yoksun olması, Türkiye'nin oranını yüksek kılmakta. Kadın nüfusu lehine bu tabloyu mutlaka iyileştirmemiz gerekiyor.

Gelecek ile ilgili bir hedefi, bir planı, bir umudu olmayan gençlik, ABD'de 15-29 yaş grubu nüfus içerisinde yüzde 16 düzeyinde
. Bu oran, en yüksek orana sahip 11. ülke anlamına geliyor, 34 ülke arasında. OCD ortalamasının yüzde 14 olduğunu bir durumda, Fransa yüzde 13,5, İngiltere ise yüzde 13,4 ile arka arkaya sıralanmaktalar. ABD'de güvenlik birimlerinin tüm tedbirlerine rağmen,
sokak çetelerinin neden bu kadar güçlü olduğunu ve uluslararası
suç örgütlerinin nasıl bu derece etkili bir uyuşturucu madde, insan ve silah kaçaklığı yapabildiklerine şaşırıyorsanız, bu veriler size belirli bir ipucu verir. Şimdi, bu oranları gördükten sonra, Avrupa'dan, Fransa'dan, İngiltere'den, ABD'den uluslararası terör örgütlerine katılmak üzere, Orta Doğu'ya gelen gençlere çok mu şaşırıyorsunuz? Dünyanın önde gelen ekonomilerinin tümünün, bu gençlere geleceklerine dair bir 'umut' kapısı gösterememeleri, yeterince spor ve mesleki eğitim fırsatı verememeleri nedeniyle ciddi sorumlulukları söz konusu.
Sorun bilgisayar oyunlarında mı, gelecekten hiç bir beklentisi kalmamış, ölmekle yaşamak arasında gidip gelen bu gençlerin bilgisayar oyunu oynamaları mı?

G-20'nin öncelikli gündemi 'gençlik' olmalı

Bayramdan bu yana, 14 gündür, kendimizi, eski Türkiye'yi anımsatan bir 'terör' sarmalı içinde bulduk. Çok şükür ki, geçmişin 'zayıf' Türkiye'si olmadığımızdan, toplum ve ekonomi bunca şehidimizin derin üzüntüsüne, derin ızdırabına dayanmaya çalışıyor. Türkiye, G-20'nin dönem başkanı olarak, bu yıl G-20 Grubu'nun gündemine 'KOBİ'leri, 'tarım'ı aldırmayı başardı. Ne
yazık ki, acımasız yerel ve küresel gündem nedeniyle, Türkiye'nin G-20 dönem başkanı olarak gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar gündemin ön sıralarına çıkamıyor.
Türkiye, 14-15 Kasımdaki Liderler Zirvesi'nde, bir sonraki dönem başkanı Çin'e görevi devrederken, 'dünya gençliği'nin sorunlarını ve umutlarını da G-20'nin gündemine almayı başarmalı.
Geleceğe dair umudu olmayan, beklentisi olmayan bir gençlik, kanımca nükleer silahtan bile daha tehlikelidir.
#İrlanda Kurtuluş Ordusu
#g20 ülkeleri
#Berlin Duvarı
9 yıl önce
default-profile-img
Terörün kaynağı ‘küresel’ ölçekte kurutulmalı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti