|
Hukuki yaptırımı olmayan nikah: Dini nikah

Cumhuriyet dönemiyle ortaya çıkan iki ayrı nikâh çeşidi kangrenleşmiş bir yara. Neşter vurulmazsa toplumu çürütmeye devam edecek. 1926 da, İsviçre’den alınarak uyarlanan Medenî Kanunun kabulünden sonra Kur’an’a bağlı kalmak ve Allah’ın emrettiği şekilde aile hayatını tanzim etmek isteyen inançlı kesim, ‘’Belediye Nikâhı’’ diye adlandırdıkları resmi nikâhı uygulamada isteksizlik gösterdiler. Devlete müracaat etmeksizin eskisi gibi şeriata göre aile hukukunu tesis etmeyi sürdürdüler. Resmi nikâh ile evlenenler ise imamlar veya İslam dinini bildiğine inandıklarını kişiler vasıtası ile ikinci bir nikâh merasimi gerçekleştirdiler. Aksi takdirde Allah’ın huzurunda evli sayılmayacaklarına inandıklarından, fiiliyatta iki ayrı nikâh çeşidi uygulana geldi. Aslında tamamen sembolik olan bu nikâhın yasal zeminde hiç bir karşılığı olmamasına rağmen çoğumuz evlilik merasimi esnasında dini nikâhlarımızı da yaptırırız. İşin tuhafı laik kesim de imam nikâhını evliliğin gereği olarak uygulamaktadır.

Medeni Kanunun kabulü ile sadece Müslümanlar değil, ülkemiz vatandaşı gayri müslimler de bu kanuna göre evliliklerini hukuksal zemine taşıyorlar. Yani hangi dine mensup olunursa olunsun nikah tek, lakin isteyen dini merasimini yapmakta serbest. Yapılan dini merasimin devlet nezdinde hukukî bir anlamı yok. Resmi nikah yapılmaksızın bu evlilikler tek başına devlet tarafından tanınmıyor. Ama takibi yapılıp cezai müeyyide de uygulanmıyor. Gittikçe daralsa da, toplumda göz yumulmuş bir aralıkta, sadece dini merasimlerle evlilikler yapılmaktadır.

İmam niçin nikâh kıyar? Demek ki Belediye yetkilisinin kıydığı nikâhta bir nakısa var. Nedir o nakısa? Doğrusu bunun makul bir izahı yok. Geçmişte bir izahı vardı. Halk İsviçre Medeni Kanunundan alınan evlenme, boşanma, miras gibi hususların Kuran’ı Kerim ile bağdaşmadığını düşünerek yasal düzenlemeleri reddetmiş ve eskiden olduğu gibi aile hukukunu icraya devam etmişlerdir. Bu uygulamanın zaman içinde kadın ve çocukların aleyhine sonuçları ortaya çıkınca aileler ve kızlarımız evlenecekleri zaman resmi nikâh taleplerinde bulunmuşlardır. Biraz geç de olsa fark etmişler ki, dini nikâhta artık kadının hakkını koruyacak bir yargı merci yoktur. Elinde belgesi olmaksızın evlilik hiç bir yasal korumaya sahip değildir. Toplum nezdinde evli olsa da devlet ona evliliğin kazandırdığı güvenceleri sağlamamaktadır.

İlk zamanlar kadın hak aramak için devlet kapısına gitmeyi düşünmediğinden resmî nikâh toplumda bir zorunluluk olarak görülmedi, yadırganmadı. Kocanın karısını boşaması toplumsal denetim mekanizmaları tarafından kontrol ediliyordu. Aileler kadın ve çocukların haklarını koruyorlardı. Mirastan erkek çocuğun kıza oranla iki kat fazla istifade etmesi, sermayeyi kontrol eden erkek olduğundan yadırganmıyordu.

Zaman geçti. Köprünün altından çok sular aktı. Aile bağları gevşedi. Kadın toplumda korunmasız kaldı. Ne kadının ailesi, ne de koca ailesi dul kadın ve çocuklarla ilgilenmediler. Kocanın mirasından istifa edemediler. Dini nikâh esnasında kararlaştırılan kadına verilecek mal(mihir) sadece dilde kaldı. Kanuni koruma haricinde kadının ve çocukların haklarını koruyacak mekanizma kalmadı. Resmi nikâh olmaksızın evlilik müessesesi erkeğin insafına kaldığından güçsüzün ezilmesi kaçınılmaz oldu. Sosyal denetimden de yoksun kalan dini nikâh tamamen içi boş ve hukuki koruması olmayan bir seremoni haline geldi. Artık her türlü yaptırımdan uzak, adeta bir kandırmaca haline gelen dini nikâh, evlilik müessesesinin kurulması için zorunlu dinî gereklilikleri taşımamasına rağmen toplumda hala icra edilmektedir. ‘’Dini nikâhlı eşim’’ denilince gizli onay almakta, bu tür uygulamaların sonunda resmi nikâhı olmayan kadın erkeğin ‘’boş ol’’ kelimesi ile kapı dışarı edilebilmekte, çocukların babaya ait olduğunu ispatlamak ve haklarını alabilmek deveye hendek atlatmaktan zor olduğu için mağduriyetleri giderilememektedir. Çoğu zaman Medeni Kanunun izin vermediği ikinci eş edinmede, dini nikahın erkeğe izin verdiğine inanıldığından, tarafların gönüllerini rahatlatmak için çevreye de duyurulmaksızın kendi aralarında hukuksuz bir hayatın yaşanmasına da kılıf oluşturmaktadır.

Bu yazıyı Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez’in ‘’dini nikâh mağduriyetler doğuruyor’’, ‘’İmamların nikâh kıyma yetkileri yoktur’’ açıklamalarından cesaret alarak yazıyorum. Çünkü toplumun bir bölüm inançlı kesiminin kadın ve erkekleri arasında dini nikâh aleyhine söz söylemek küfür sayılıyor. Dini nikâhlı eş toplumda onaylanıyor. Hukuki korumalardan yoksun bu nikâhın gerçekte nikâh olup olmadığı tartışılamıyor.

Bir sonraki yazımda dini nikâhın doğurduğu mağduriyetlere değinmek istiyorum. Eleştiri alacağımı biliyorum. Lakin birileri kral çıplak demeli.

#kevser topkar
#kevser topkar yazıları
#yeni şafak yazar
9 лет назад
Hukuki yaptırımı olmayan nikah: Dini nikah
Özgüven devrimi ve Türkiye’nin savunma sanayisi
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak