|
Erdoğan, Davutoğlu ve Meşal...

Haftasonu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Konya, Hatay ve Gaziantep il kongrelerini izledim. Bazı izlenimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, Erdoğan ve Davutoğlu arasında bir sürtüşme, alan çakışmasından doğacak bir gerginlik vesaire bekleyenler bence fazla umutlanmasın. Bu konuda konuştuğum yakın kaynaklar böyle bir olasılığın bulunmadığını, gelecekte de bulunmayacağını ifade ediyorlar. Aslında Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki uyum/muhabbet ve güvenin sağlamlığı herkesin malumu. Ancak, haziran seçimleri öncesinde muhalefetten ümidi tamamen kesenlerin, belki de son hattın da çözülmesini önlemek için böyle heyecan yaratan tevatürlerin peşinden gitmelerini anlayışla karşılamak lazım.

Biliyorsunuz, son birkaç senedir, Erdoğan ve Gül arasında bir çatlama/patlama bekleyen bir lobi vardı. Bu lobi iki siyasinin her açıklamasından, bir konu hakkında sahip oldukları her nüanstan kriz çıkarma hevesindeydiler. Öyle ki parti bu siyasilerin çatışması sonucunda zarar görecek, parçalanacak ve zayıf düşecekti.

Bu felaket tablosu beklentisinin birkaç nedeni var. İlki AK Parti’nin rakipsiz olması ve adeta kendisi ile yarışması. Aslında 12 yıldır tablo böyle ve bu nedenle AK Parti hep siyaset dışı yöntemlerle hal edilmek istendi. Muhalefet biraz siyaset yapmayı denese ve vesayet yapılarından uzak durabilseydi, bugüne değin tecrübeli ve güçlü bir anamuhalefet damarı ortaya çıkmış olabilirdi.

Paralel yapı denen grubun devleti ele geçirme girişiminde bulunması, siyasete ısınmaya çalışan CHP için büyük bir darbe oldu aslında. Birgül Ayman Güler gibi CHP’li isimlerin de itiraf ettiği gibi, CHP son ittifakını paralel yapı ile yaptı ve bu onun için altın vuruş oldu. Şu anda hala fark edilmiyor olabilir ama, bu ittifakın partiye bedeli ağır olacak. Çünkü halk bu türden ittifakları kendisine saygısızlık ve zayıflık olarak görüyor.

İzlediğim üç kongrede de en çok tezahürat “Pensilvanya” aleyhine yapıldı. Teşkilatta ve AK Parti tabanında paralel yapıya karşı büyük bir tepki var. Başbakan Davutoğlu konuya her değindiğinde en çok tezahürat bu bölümde oluyordu. AK Parti, bu noktada derdini çok başarılı şekilde tabanına anlatabilmiş. Hatta paralelle mücadelede bir zaaf olursa, gördüğüm kadarıyla bizzatihi bu durum oy kaybına neden olabilir gibi.

Başbakan Davutoğlu için emanetçi başbakan temennilerinde bulunanlara da “kötü” bir haberim var. Halk Recep Tayyip Erdoğan’a ayrı, Ahmet Davutoğlu’na ayrı bir muhabbet besliyor. Bu iki hattın, ne iki siyaside, ne de tabanda bir kısa devreye yol açması çok zor. Gözlemlediğim kadar, her şey yerli yerine oturmuş, taşlar yerini bulmuş. Davutoğlu’nun (Hoca) rahat, özgüvenli, içinde kavgası olmayan huzurlu bir kişi olduğu her halinden anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise tabandaki yeri zaten belli. Bu geçişin nasıl olacağı 27 Ağustos kongresinden evvel belki soru işaretiydi ve açıkçası Erdoğan gibi güçlü bir liderliğin Çankaya’ya çıkışı risk olarak hesaplanıyordu.

Ancak AK Parti artık bir siyaset makinesi olmuş, kurumsallaşmasını ciddi ölçüde gerçekleştirmiş. Teşkilatta yüzde 30 kadın, yüzde 30 genç ve yüzde 30 yüksek öğretimli üye kontenjanı uygulanıyor. Bunu başarıyla yapabilmek öyle kolay bir mesele değil. Mesela, her üç ilde de eski ve yeni il başkanlarının seçildiği kongreler tek adayla ve sorunsuz gerçekleşti. Herhangi bir sıkıntı, kırgınlık vs. gözlemlenmiyor. Konuştuğum üst düzey parti kurmayları da bu konuyu teyit ediyorlar.

Son olarak, Konya kongresine katılan Hamas Lideri Halid Meşal’e de bir parantez açalım. Meşal, sadece Hamas değil, El Fetih ve sol eğilimli Filistinli örgütlerde de karşılığı olan önemli bir kişilik. Son olarak Hamas’ın Avrupa’da terör örgütü listesinden çıkarılması da geç kalmış bir hakkın teslimiydi. Meşal, kongrede yaptığı konuşma ile büyük tezahürat aldı. Ancak konuşmasında vurguladığı “demokratik siyaset” oldukça önemli bir değişimi ima ediyordu. Meşal, şiddetten demokratik siyasete doğru, çok zor bir coğrafyada yolunu bulmaya çalışıyor ve Türkiye’deki modelin Ortadoğu için ne kadar belirleyici olduğu ortada. AK Parti’nin 12 yıldır her türlü darbe girişimi ve şiddet içeren müdahaleleri sivil siyaset ile aşması, sadece aşması değil, başarılı olması, Filistin başta olmak üzere İslam ve mazlum coğrafyalar için adeta bir deniz feneri işlevini taşıyor.

#Ahmet Davutoğlu
#Erdoğan
#Gül
#Birgül Ayman Güler
#CHP
9 yıl önce
Erdoğan, Davutoğlu ve Meşal...
Kara dinlilerle milletin savaşı
Savaşın, siyasetin, hukukun dilleri
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’