|
141 Yargıtay üyesinin 89’unda ByLock çıkarsa

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Meclis Darbe Komisyonu'na gönderdiği 8 sayfalık ifadenin dün detayları ortaya çıktı.



Kendisinin kullandığı şu bir cümle, bana göre bütün söylediklerinden daha önemli:



“İlk andan itibaren darbecilerle hiçbir pazarlık söz konusu olmadı"


Hulusi Paşa'nın 15 Temmuz akşamı derdest edilmesi ile sabahın ilk ışıklarında serbest kalıp helikopterle Çankaya Köşkü'ne gitmesi arasında geçen zaman zarfı ile ilgili Ankara'da bitmek tükenmek bilmeyen spekülasyonlar yapıldı.



Bu spekülasyonların odak noktasında, yukarıdaki cümlenin soru kipi ile kurulmuş hali vardı.



"Acaba bir pazarlık yapıldı mı?" sorusu.



Niyeti gerçekleri aramak olanların işini kolaylaştırıp, art niyetli olanları

'ofsayt'

pozisyonuna düşürmenin en iyi yolu şeffaflıktır.



Genelkurmay Başkanı'nın o geceye dair örtülü açık suçlamalara net yanıtlar vermiş olması bu yönüyle aydınlatıcı oldu.



“MİT'E YAPILAN DARBE İHBARI DEĞİLDİ"


İkinci bir konumuz daha var.



Geçen hafta, 15 Temmuz günü MİT'e giderek ihbarda bulunan binbaşı O.K.'nın savcılık ifadesinin Yeni Şafak'ta manşet olması büyük ses getirdi.



Kamuoyu, bu ifade üzerinden kalkışma gününün en önemli parçalarından biri ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmuş oldu.



İyi de oldu.



Yalnız, kafası, “Gerçek ne acaba?" sorusu üzerine yoğunlaşmaktan çok hedef kişileri yıpratmak biçiminde çalışan kimi çevreler, bu haberi kendi ajandalarına uygun düşecek şekilde gündemlerine aldılar.



Mesela, çoktan kıyıya vurdukları halde, kendilerini hala okyanusun derinliklerindeki balina gibi zanneden Hürriyet Gazetesi'nin iki köşe yazarı…



Binbaşı O.K.'nın ifadesini çarpıta çarpıta,

“Adam aslında darbe olacak demiş de kimse itibar etmemiş"

noktasına getirdiler.



Oysa Genelkurmay Başkanı'nın ifadesinde geçen şu cümle bilinen gerçeği ikrar etmiş oluyor.



“MİT'e yapılan ihbarda darbe söz konusu değildi."


Bilenen gerçekler dediğimiz şeyler şunlar:



Binbaşı O.K.'nın ihbarı üzerine MİT Müsteşarı Hakan Fidan ihbarı ciddiye alıp Genelkurmay Karargahı'nı alarm durumuna geçiriyor.



Hulusi Akar da aynı şekilde, havada ve karada gerekli önlemlerin alınması için emirler veriyor.



Bu hareketliliğin iyi tarafı, darbecilerin paniğe kapılıp kalkışma saatini erkene alması oluyor.



Burada sorulması gereken asıl soru şu olmalı:



Binlerce kişinin gizlice iletişim kurarak günlerce, haftalarca darbe planlaması yapması, onlar bu planları hayata geçirmeden önce neden/nasıl tespit edilemedi?



FETÖ'NÜN YARGI AYAĞINDA SON BİLGİLER

Birkaç gün önce yüksek yargı organlarından birinin önde gelenleriyle temas kurma imkanım oldu.



Konumuz FETÖ'nün yargı ayağındaki son gelişmeler idi.



Dikkat çekici bazı bilgiler aldım.



Mesela, 15 Temmuz sonrası 141 Yargıtay üyesi ile ilgili FETÖ'den işlem yapılmış.



Bunların bir kısmı firari, çoğunluğu ise tutuklu yargılanıyor.



İşin dikkat çekici bir yönü daha var.



141 Yargıtay üyesinin 89'u örgütün haberleşme sistemi olan Bylock kullanıcısı çıkmış.



Bir bilgi daha…



Yine FETÖ örgütü ile iltisakı nedeniyle 4200 hakim ve savcı ile ilgili işlem yapılmış.



Bu hakim ve savcıların 1800'ünün Bylock haberleşme sistemini kullandıkları tespit edilmiş.



Muhataplarımıza şunu da sorduk:



“Hakimler, savcılar, Yüksek Yargı üyeleri… Bunların FETÖ'cü oldukları hangi yöntemle nasıl tespit edildi?"


Şu iki cevabı aldık.



1-Bu çok zor olmadı. Son yıllarda elde ettikleri güç nedeniyle yargı içindekiler artık kendilerini gizleme ihtiyacı duymamaya başlamışlardı.


2-Ekim 2014 HSYK seçimleri öncesi iyice afişe oldular. Seçimlerde hem kendilerine güvendikleri için hem de, mecburen taraflarını belli ettikleri için kimin kim olduğu çoktan belli olmuştu.


2014 HSYK seçimleri demişken…



FETÖ'nün Bylock programını keşfedip üyeleri arasında kullanmaya başladığı tarih de bu seçimlerin hemen öncesine denk geliyor.



Anlaşılıyor ki, örgüt üyeleri, ilkin HSYK seçimlerinde birbirleriyle gizlice haberleşip ortak bir tutum belirlemek için bu yazılımı kullanmışlar.



“Allah'tan"

dedi, konuştuğum yüksek yargı temsilcisi.



“Allah'tan MİT bu işi tespit edip, gidip Litvanya'dan bu yazılımı alıp getirmiş"


Temas kurduğumuz çevrelerde şöyle bir kaygı da var.



Deniyor ki;



“FETÖ'nün sulandırması yüzünden Ergenekon, Balyoz gibi özünde darbecilerin yer aldığı davalardan istenilen sonuç alınamadı. Sarıkız, Ayışığı bunların hepsi vardı ama FETÖ başka amaçlarla bu davaları sabote etti.


Şimdi aynı tehlike FETÖ soruşturması için geçerli. Suçu olanın cezalandırılması, ama olmayanın da korunması gerekiyor."

#Yargıtay
#Bylock
#Hulusi Akar
#FETÖ
7 yıl önce
141 Yargıtay üyesinin 89’unda ByLock çıkarsa
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…