|
ABD bütün hamlelerini İsrail için mi yapıyor?
“A
merika Birleşik Devletleri, kendi güvenliğini bir başka ülke için neden tehlikeye atıyor? ABD’nin İsrail’e sağladığı diplomatik ve mali destek ne stratejik değeriyle, ne de moral birliktelik ilkesiyle açıklanabilir. Bu ülkede ABD dış politikasını kendi çıkarları doğrultusunda etkileyen başka lobi unsurları da var ama hiçbirisi bugüne kadar İsrail lobisinin yaptığı kadar ABD’nin dış politikasını bu ölçüde tehlikeye atmayı başarabilmiş değil.”

Bu paragrafın içinde geçen cümleleri, 2006 yılında ABD’de çıkan bir kitaptan alıntıladım.

“The Israel Lobby And U.S. Foreign Policy/İsrail Lobisi ve ABD’nin Dış Politikası”
isimli kitaptan.

İki araştırmacı John. J Mearsheimer ve Stephen M.Walt’un hazırladığı kitabın başlangıcında, yapılan çalışmanın yayına girmesi sürecinde karşılaşılan engellemeler, tehditler, şantajlar, yayınevlerinin korkuları ile ilgili uzun bir bahis var.

Başta yaptığım alıntıdan da fark etmiş olmalısınız.

Kitap, ABD’deki İsrail lobisinin, ülkenin dış politika yapımında kullandığı nüfuzun, İsrail’e akıtılan on milyarlarca dolarlık karşılıksız hibelerin, toplamda ABD’nin çıkarlarına nasıl ters düştüğünü etkili bir dille anlatıyor.

Fazla detaya ihtiyaç yok.

Sadece bu çalışmayı yapanların karşılaştıkları güçlükler bile, kitabın ana tezini destekleyecek nitelikte.

WASHİNGTON’UN ORTADOĞU POLİTİKASI İSRAİL LOBİSİNİN KONTROLÜNDE

Şu örneği vermeden de geçemeyeceğim.

Bu kitabın yayınlanmasından birkaç yıl sonra Beyaz Saray’ın en kıdemli muhabiri olarak nam salan Helen Thomas, kapalı bir ortamda Filistinlilere destek veren sözler sarf ettiği için Washington’daki İsrail Lobisi’nin gadrine uğradı.

50 yıl boyunca Beyaz Saray’da muhabirlik yapan kadıncağız, o sözleri yüzünden linç edildi.

İsrail lobisinin sert kampanyası nedeniyle 87 yaşında işini kaybetti, medeni ölümü gerçekleşti.

Birkaç yıl sonra da biyolojik ömrünü tamamlayıp bu dünyadan göç etti.

TEPENİN ARKASINDAN GELEN TAŞLARI KİM ATIYOR?

Önünüzde bir tepe olduğunu düşünün.

O tepenin arkasından birileri sürekli üstünüze üstüne taş fırlatıyor.

Gelen taşlardan kendinizi korumaya çalışıyorsunuz.

Ama gelen o taşlardan daha tehlikelisi nedir biliyor musunuz?

Tepenin arkasından o taşları kimin attığını bilmiyor oluşunuz.

6,5 yıllık Suriye savaşının gelişme süreci ve ortaya çıkardığı yıkım, Irak’ın daha fazla yıllara sari trajedisi, Türkiye’de 4 yıl 4 ay önce başlayan darbe girişimleri…

Eksik bıraktığımız bir şeyler olduğunu fark ettiniz mi?

Geçen yıl, Ankara’da zaman zaman konuştuğumuz bir Türk istihbaratçı,
“Hiç İsrail’e dikkat etmiyor musunuz? Bu yıkımlardan dolayı sessiz bir mutluluk yaşıyorlar”
demişti.

İstihbaratçıların eli bizimkinden daha uzun olduğu için, birçok şeyi bizden önce görebiliyorlar demek ki.

Irak’taki, Suriye’deki yıkım, bebeklerin sudan çıkan balıklar gibi çırpınarak can verdiği kimyasal saldırılar sessizce geçiştirilirken, kamuoyu önünde yapılan analizlerde bütün bunlar, ABD’nin Ortadoğu’daki başarısızlığı olarak değerlendirildi.

Ne zaman ki, asıl politikanın böyle bir yıkımın önünü açma politikası olduğu anlaşıldı, işte o zaman o politikanın aslında çok başarılı olduğu görüldü.

Artık tepenin arkasından atılan taşların İsrail’e alan açmak için atıldığını düşünebiliriz.

Taşları kimin attığı konusunda da benim bir fikrim var.

ABD’deki İsrail lobisi…

O HARİTALARI DA İSRAİL LOBİSİ ÇİZDİ

ABD’deki İsrail lobisinin ülkenin bütün dış politikasına hükmettiğini söylemek mümkün değil belki, ama Ortadoğu ile ilgili dış politikanın bütünüyle İsrail eksenli yürütüldüğünü söylesek yanılmış olur muyuz?

Son günlerde bazı gazetecilerin 20-25 yıl önce önlerine konulan parçalanmış Ortadoğu haritalarını hatırlamalarını, böyle bir yerden okuma yaparak anlamamız gerekmiyor mu?

Serdar Turgut geçen hafta yazdı zaten.

Kendisine harita gösterenlerden birinin, inançlarına sıkı sıkı bağlı olduğu için, yemek seçerken bir saat sorular soran bir Yahudi olduğunu.

BARZANİ’YE KİM
SUFLE VERDİ?

Artık Ortadoğu’nun perişan hali ile ilgili okumaları ABD’deki İsrail lobisinin belirleyici gücü üzerinden yapacaksak eğer, Kuzey Irak’taki referandum meselesini de bu bağlamı ihmal etmeden değerlendirmemiz gerekiyor.

Barzani, referandum kararını kendi başına mı aldı? Yoksa bir yerlerden verilen sufle ile mi harekete geçti?

PKK’ya biz size çözüm sürecinden daha fazlasını veririz diyerek masa devirten irade, Barzani ailesine de benzer bir vaatte mi bulundu?

İsrail, bağımsız Kürdistan fikrini açıktan destekleyen tek ülke.

ABD, görüntüde karşı çıkıyor olsa da, el altından referanduma destek veriyor şüphesi o görüntünün önüne geçmiş durumda.

Bir tür rol paylaşımı.

Göreceksiniz, günün sonunda,
“Bakın biz de istememiştik ama oldu artık ne yapalım”
diyecekler.

Yersek tabi…

#Serdar Turgut
#Barzani
#Irak
#Türkiye
#Erbil
#İsrail
#ABD
7 yıl önce
ABD bütün hamlelerini İsrail için mi yapıyor?
Caart kırmızı kart
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından