Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington'a yaptığı ziyaret ve görüşmelerin ilk sonuçlarını Suriye'de görmeye başladık.
Türkiye'nin desteklediği muhalifler, bir haftadır Azez'in doğusunda DAİŞ'e karşı önemli mevziler elde etti.
Çarşamba günü çıkan yazımızda
dediğimiz Türkmen kasabası Çobanbey/Rai muhaliflerin
.
Bu ilerleyiş yeni bir açmaz ile karşılaşmaz, muhalifler Cerablus'a kadar ulaşabilirse, Türkiye'nin hayati önemde gördüğü 98 km.'lik hattın sınıra yakın bölümleri kurtarılmış olacak.
Burada Erdoğan'ın Washington gezisi sonrasına denk gelen yeni durum şu: Daha önce Türkiye'ye müzahir gruplara hava desteği istenince
yanıtını veren ABD, son bir haftada hava gücünü muhalifler lehine etkin bir şekilde kullandı.
TSK'nın karadan verdiği
desteğinin de katkısıyla bu ilerleyiş mümkün oldu.
Bu böyle olmakla birlikte, ABD'nin Türkiye'ye attığı kazıklarla dolu olan Suriye hafızası, önümüzdeki günlerde yeni ne tür hadiselerle karşımıza çıkacak, burası meçhul.
Washington'da yapılan görüşmelerin bütün detaylarına vakıf olan bir kaynak
Ş
dedi.
Erdoğan'ın Washington gezisinde ABD tarafının masaya getirdiği ikinci konu ise, buralarda pek gündeme gelmedi.
O konu PKK ile ilgili.
Öğrendik ki, ABD yönetiminin tepesindekiler Türk muhataplarına
teklifinde bulunmuşlar.
Erdoğan ve heyetindekiler bu teklife
diye mukabelede bulunarak hepimizin bildiği PKK silahsızlanmadan bu olmaz duruşunu karşı tarafa iletmiş.
ABD heyetinin
teklifi de,
denilerek net bir şekilde reddedilmiş.
Birkaç gün önce ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass, Türk gazetecilere,
diye bir açıklama yapmıştı.
Hemen ardından PKK'nın Avrupa sorumlularından Zübeyr Aydar,
” diyerek bu arzuyu en açık haliyle dışa vurmuştu.
Ankara ise, bunun bir tuzak olduğunu düşünüyor.
2012 sonbaharında çözüm sürecinin yerli dinamiklerle başlatılmasından acayip derecede rahatsız olan ABD yönetimi, dönemin Ankara'daki büyükelçisi Ricciardone'nin ağzından dökülen ve kastı bu süreç olan
cümleleriyle bu rahatsızlığını açığa da vurmuştu.
Ankara'da ABD'nin
fikrini baştan reddeden tutumun iki temel nedeni var.
- Birincisi; bunun köşeye sıkışan PKK için konjonktürel bir nefes almaya yol açacağı düşüncesi.
- İkincisi; ABD'nin'üçüncü göz'talebiyle meseleyi Oslo'da yaşandığı gibi başka açmazlara taşıma niyetinin belli olması.