|
Anayasa işi CHP’yi yeni bir bunalıma soktu

Belli oldu.



CHP, Meclis'e 1 Mart ruhunu taşımak için gelmiş.



Deniz Baykal, kürsüde, gelecekte yaşanacak büyük bir felaketi haber veren çıplak uyarıcı edasıyla ağdalı bir konuşma yapıyor.



“Ayıplı malını pazarlamaya çalışan kurnaz tüccar”

gibi benzetmeler yapıyor, teflon bakışlarla Ak Partili vekillerin yüreklerine nüfuz etmeye çalışıyor.



Tabi, bu kolay değil.



Neden derseniz, 1 Mart tezkere oylamasından bu yana köprünün altından çok sular geçti.



Deniz Baykal'ın altından da çok sular geçti.



Hiçbir şey ne o döneme, ne o günün şartlarına benzemiyor artık.



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçenlerde gazetelerin Ankara temsilcilerine ne demişti:



“Dünyanın her ülkesinde halklar, uzun vadeli düşünmezler. Bunu düşünecek olanlar, aydınlar ve bürokrasidir.”


CHP aklı, Anayasa işine işte tam da bu noktadan bakıyor.



Aydınlar ve bürokrasi, devlet iktidarını yönetsin, çarıklıların seçtikleri dar alanda ufak tefek şeylerle biraz meşgul olup gitsinler.



Baykal, Genel Başkan olduğu dönemlerde,

“Her partinin bir sayısal ağırlığı vardır, bir de siyasal ağırlığı. CHP siyasal ağırlığı olan bir partidir”

derdi.



Yan yana koyun, yukarıda Kılıçdaroğlu'nun söylediği lafla aynı hizaya gelen bir yaklaşım biçimi.



Şimdi o kadarını yapabilecek kudreti yok, belli, ama eskiden her iki konuşmasından birinde Tayyip Erdoğan'ı zinde güçler ile tehdit eden de Deniz Baykal'dan başkası değildi.



Anayasa işi, CHP açısından ters bir zamanda geldi.



15 Temmuz sonrası,

“Acaba parti ilkelerimiz yeniden inşa edilen devlet kurgusuna hakim olur mu?”

umuduna kapıldıkları bir anda, bu iş karşılarına çıkıverdi.



Anayasa değişikliği olursa, zayıf hükümetlerle, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan vesayet odakları artık böyle bir ortam bulamayacaklar.



Evet diyene hain gözüyle bakmalarının, bu kadar öfkelenmelerinin bir sebebi de bu.



HALK GERÇEKTEN YARIM AKILLI MI?


Bir başka bakımdan daha, bir CHP klasiği ile karşı karşıyayız.



Küçük doğrularla büyük yalanları harmanlayarak korkutucu bir tablo ile karşı karşıya kalmanızı hedefleyen bir pazarlama biçimi.



Anayasa değişikliği, TBMM'de yürüyen cumhurbaşkanlığı oylaması konusunda tam da böyle bir şey görüyoruz.



Örnekler verelim:



Mesela diyorlar ki; Cumhurbaşkanı'na Meclis'i tek başına fesh etme yetkisi veriliyor. Atatürk'e bile verilmeyen bu yetki Cumhurbaşkanına nasıl verilir?



Peki işin aslı nedir?



Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanı ve Meclis'in karşılıklı fesh yetkisini öngörüyor.



Meselenin yarısını perdeleyip, öbür yarısı ile göz korkutma çabası.



CHP'liler, Türkiye tek adam rejimine geçiyor, demokrasi rafa kaldırılıyor, meclis devre dışı kalıyor diyorlar.



Halbuki, anayasa paketi ile yapılan işin özeti şu:



Sorumsuz Cumhurbaşkanı, sorumlu cumhurbaşkanı haline getiriliyor.



Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Anayasa Mahkemesi'nin; Cumhurbaşkanının idari tasarrufları da Danıştay'ın tasarrufuna açılıyor.



Yani, bugün Başbakan için geçerli olan yetki/sorumluluk dengesi, başbakandan alınıp Cumhurbaşkanına veriliyor.



KONTROL DENGE GARANTİSİ HALKTA


30 Mart 2014 seçimlerini hatırlayalım.



Ve bir örnek verelim.



Ankara'nın Etimesgut İlçesinde sandık başına giden seçmen, Türkiye'nin her tarafında olduğu gibi üç ayrı oy pusulasına mühür bastı.



Çıkan sonuç şu oldu:



Etimesgut seçmeni Büyükşehir'de Ak Parti'yi, İlçe Belediye Başkanlığı seçiminde MHP'yi, İl Genel Meclisi oylamasında da yine Ak Parti'yi birinci çıkardı.



Bu ne demek?



İnsanlar, her üç oylamada da bilinçli bir şekilde oy kullanıyor ve duruma göre tercihlerini değiştirebiliyordu.



Etimesgut'tan örnek verdim.



Ama benzeri örnekler Türkiye'nin her tarafında yaşandı.



Niye mi böyle bir konuya girdim?



Anayasa paketi, önce Meclisten, sonra da referandumdan geçerse, bundan sonra Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri aynı anda yapılacak.



Yukarıda anlattığımız örnek bize neyi gösteriyor?



Türkiye'de seçmen bilincinin çok nitelikli bir noktaya ulaştığını, insanların tercih yaparken esnek davranabildiğini.



Türkiye seçmeni şu iradeyi bütün seçimlerde ortaya koydu:


Bu ülkeyi iyi yönetenleri alır başıma getiririm, kötü yönetenleri, sapma içine girenleri de ya uyarır, ya da alaşağı ederim.



Çok partili tarihimiz içinde yapılan bütün seçimlerin böyle bir mesajı olmuştur.


#Anayasa değişikliği
#CHP
7 yıl önce
Anayasa işi CHP’yi yeni bir bunalıma soktu
Arnavutluk ve Arnavutlar-2
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?