|
Bizi hangi proje bir araya getirecek?

"Eski tam olarak ölmedi, yeni tam olarak doğmadı”



Bu söz, Arap Baharı'nın çıkış yeri olan Tunus'ta devrim sonrası cumhurbaşkanlığı yapan bir isme ait.



Söz, Tunus için söylense de, bize de uyuyor.



Tunus'ta bu söz söylendikten sonra 'Yeni' yolunda önemli bir adım atıldı, toplumsal destek de bulan bir anayasa kabul edildi.



Bu yönüyle biz biraz daha gerilerdeyiz.



Önceki gün Başbakan Binali Yıldırım'ın “içeride de dostları artıracağız”

üzerine 'içerideki duruma' şöyle bir bakmak faydalı olabilir.



Dün Amerikan New York Times Gazetesi'nde Türkiye'deki liberallerin hayal kırıklıklarını anlatan bir

okudum.



Bir tanesi Türkiye'deki durumu kast ederek “Bu böyle gitmez, mutlaka birşeylerin değişmesi lazım. Ama bir ay mı sürer, 10 yıl mı bilemem” diye sızlanıyordu.



1 Kasım seçimleri sonrası “Umudumu yitirdim” diyerek yazı yazmayı bırakıp köşesine çekilen Cengiz Çandar ise, bir baygınlık hali sonrası gözünü hastanede açan hastalara özgü bir tutumla “biz kimiz, birlikte burada ne yapıyoruz?” Sorusunu sorup şöyle devam ediyordu:



“Ne olduğumuzu bilmiyoruz. Bizi hangi proje bir araya getirecek? Hangi sosyal sözleşme?



Evet İçeriğinde doğruluk payı olan sorular.



Soruların dayandığı zemin en başta atıf yaptığımız “Eski tam olarak ölmedi, yeni tam olarak doğmadı.” Tespitiyle de uyumlu görünüyor.



Hangi bir arada yaşama projesi? Hangi sosyal sözleşme?



Kemalist ideolojiye dayalı Eski Türkiye'nin sosyal sözleşme anlamında sadra şifa bir çözüm yöntemi olmadığını hemen bütün toplumsal kesimler acı tecrübelerle gördü, yaşadı.



Bir kaç yıldır lafzı pek geçmeyen Yeni Türkiye söylemi yeni ihtiyaç üzerine kullanıma sokulmuştu zaten.



Geldiğimiz noktada bu perspektifin sancılı bir evreye girdiği görülüyor.



Ve bu sancıdan kurtulmak için duruma el atma ihtiyacı duyulduğu da görülebiliyor.



Başbakan Binali Yıldırım'ın “İçeride de dostları artıracağız” açıklamasının böyle bir niyet beyanı taşıdığını söylemek mümkün.



İktidarın böyle bir çaba içerisine girmesi, dostların sayısını içeride de artırma arayışında olması önemli.



Peki ama Ak Parti iktidarı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi halinde karşısında umduğunu mu bulacak, yoksa sıkılı bir yumruk mu?



New York Times gazetesinin çıktığı ülke dahil olmak üzere içeride ve dışarıda son 3 yıldır yapılan Türkiye analizlerinde ülkede oluşan iklimden bütünüyle Ak Parti'yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tutan bir yaklaşım geliştiğini biliyoruz.



Halbuki bu gürültülü kampanyanın gerçeklerle birebir örtüşmediği ortada.



Kim ne derse desin, Türkiye'de yeni bir Sosyal Sözleşme umudunu taşıyan tek parti Ak Parti oldu.



Bugün bu alanda bir takım sapmalar oluşmuşsa, bunda Ak Parti'nin yaptığı hatalardan çok daha fazlasının karşı taraf(lar)ca yapıldığını söyleyebiliriz.



Birkaç örnek vereyim.



Yeni Türkiye dinamiğinin en güçlü lokomotifi Kürt Sorununu bitirmek ve çözüm sürecini başarıya ulaştırma hedefi idi.



Hedefe ulaşılsaydı, Cengiz Çandar'ın sözünü ettiği Sosyal Sözleşme yolunda çok ciddi bir mesafe kat edilmiş olacaktı.



Ama 7 Haziran seçimleri sonrası PKK çözüm sürecini göz göre göre hendeğe gömerken, en büyük desteği, bugün “bu memleketten umudumuz kalmadı” diyen liberallerden aldı.



Yargının demokratikleşmesi bu hedefin önemli parçalarından biri idi mesela.



Yargı mekanizması içine 4500 tane adam soktuktan sonra, “orada bir tane bile adamımız yok” takiyesiyle hareket eden, paralel yapının yaptığı tahribat göz ardı edilirken, yargıya duyulan güven oranının diplere inmesinin tek sorumlusu aynı liberaller tarafından iktidar partisi olarak gösterildi.



Bu üç yıllık süreç içerisinde Ak Parti'yi eleştirmekten ziyade, Ak Parti'nin canına okuma motivasyonu ile hareket eden, iktidar partisinin sandık dışı yöntemlerle alaşağı edilmesine destek veren çevreler, şimdi “biz kimiz, ne olacağız?” Diye soruyorlar.



Eğer şapkalar öne konulacaksa meselenin bütün paydaşları bunu yapmalı



Sadece iktidar partisi değil.


#Türkiye
#Cengiz Çandar
#Ak parti
8 yıl önce
Bizi hangi proje bir araya getirecek?
Bu milletin yüzde 75’i yobaz ve bağnaz!...
Eğitim sisteminde reform mu devrim mi?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm