|
Bu darbe girişimi Harp Akademileri'nde okutulmalı

Ankara'nın 35 km kuzeybatısında bulunan Akıncı Hava Üssü'nün eski adı 'Mürted Hava Üssü' idi.



1402 Ankara Savaşı sırasında Timur'un ordusundan kaçan bir grup Osmanlı askeri bu bölgede aynı orduya tabi askerlerle çatışmaya girmiş, büyük bir kıyım ortaya çıkmış.



İslami literatürde dinden çıkan kişiler için kullanılan

'mürted'

kelimesi daha sonra bu bölgenin ismi haline gelmiş.



614 sene sonra, eğer o vakte kadar kıyamet kopmamış olursa, eski adı Mürted olan Akıncı Hava Üssü, ülkesine halkına ihanet eden, komutanlarının başına silah dayayıp, rehin alıp işkence yapan, Kızılay'da halkını Cobra helikopteriyle taradıktan sonra Yunanistan'a sığınan korkak ve ahlak yoksunu mensuplarıyla hatırlanacak.



ERDOĞAN'IN YAVERİ DE CUNTANIN ELEMANI ÇIKTI


Türkiye çok ciddi, büyük bir bela atlattı.



Düşünsenize, cuntacılarca rehin alınan Genelkurmay Başkanı'nın yanı başında görev yapan emir subayı, her gün kendisinin hizmetinde olduğu düşünülen özel kalemi darbecilerle birlikte hareket ediyor.



Emir subayı komutanının başına silah dayıyor, karşısına geçen cuntacılar okudukları darbe bildirisine destek istiyor.



Destek alamayınca da hırpalamaya başlıyorlar.



27 Mayıs'ta ordu içinde yaşanan travmanın bir benzeri ile karşı karşıyayız.



Ancak görülüyor ki, yakınındakiler tarafından ihanete uğrayan sadece Genelkurmay Başkanı değil.



Topçu Kurmay Albay Ali Yazıcı, geçen yıl Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki makam odasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başyaverliği simgeleyen

'beyaz kordon'

takılmasıyla göreve başlamıştı.



Başyaver dediğimiz kimsenin tarifini şöyle yapabiliriz.



Cumhurbaşkanının objektiflerin kadrajına giren hemen bütün karelerinde arkasında duran, Cumhurbaşkanlığı makamının Genelkurmay ile irtibatından sorumlu ama hepsinden önemlisi o makamın bütün mahremine ulaşabilecek pozisyondaki kişiye deniyor.



Önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başdanışmanlarından biriyle konuşurken

“Ali'de kayıp”

dedi.



Kast ettiği Erdoğan'ın Başyaveri Ali Yazıcı idi.



Sonra teyidini almak için Beştepe'den başka bir ismi aradım.



O da aynı bilgiyi doğruladı.



Nitekim dün ikindi vakti, Başyaver ile ilgili gözaltı kararının çıktığı haberi geldi.



Geçen ay Erdoğan bir iftar programında FETÖ'yü kast ederek şöyle demişti:

“Cumhurbaşkanlığı'na da girmişlerdi. Belki hala da vardır. Onlar üzerinde de çalışıyoruz. Ya kendileri istifa eder giderler nereye giderlerse gitsinler ama burayı lekeleyemezler”


Erdoğan bunu söylerken kastı Başyaveri mi idi bilmiyorum bilginin doğruluğu bugün ortaya çıktı.



Normal şartlarda başkomutana hizmet etmek gibi her normal askerin hayalini kurabileceği onurlu bir görevi sürdürmesi beklenen bir Albay, kendisini yanı başından ayırmayan Başkomutanına ihanet ediyor.



Peki bu nasıl oluyor?



Normal bir düşünce kalıbının içinde bunu anlamak zor.



Ama biliyoruz neden olduğunu.



Ülkeyi, milletin emanet ettiği silahları babasının malı olarak gören bir anlayış, örgütünün menfaati için katliam yapmayı ibadet sayan başka bir anlayışla birleşince böyle oluyor, olabiliyor.


HÜKÜMET HARP AKADEMİLERİ MÜFREDATINA EL ATMALI


Daha önce girişilen ve başarılı olmuş darbeler sonrası ortamının bir benzerini yaşıyoruz.



Ama tersinden.



-12 Eylül'de üniversite öğrencilerinin, sokaktan geçenlerin ellerini tersten düzden, enseden kelepçeleyip yarı çıplak halde sergilemişlerdi.



Şimdi cuntacıların aynı muameleye tabi tutularak afişe edilmelerine şahit olduk.



İleriki nesiller ve dönemler için darbe kültüründen, zihniyetinden kurtulma yönünde çok değerli bir ibret-i alem vesikası ortaya çıktı.



-27 Mayıs'ta da tankların üzerine çıkılmıştı. Ama onlar darbeyi yapanların boyunlarına sarılıp sevinç gösterisinde bulunmak için bunu yapmışlardı. Tankların önüne geçip, üstüne çıkılarak darbenin engellenebileceğini gösteren, bunun böyle olabileceğine bir türlü ikna olamamışları da ikna eden üç gün önceki halkımız gibi değildi onlar.



-27 Mayıs'ta Türkeş'i, 12 Eylül'de Evren'i

“ülke yönetimine el konuldu”

bildirileriyle dinlemiş, izlemişti Türkiye.



İki gün önce de dört yıldızlı bir TSK mensubunun açıklamasını izledik. Genelkurmay Başkanı'na vekalet eden Birinci Ordu Komutanı, yine bir asker ciddiyetiyle konuşuyor ama demokrasiye, hukuka, cumhurbaşkanına, başbakana bağlılıklarını bildiren sözler sarf ediyordu.



Yapılması gereken iki şey var.



1-15 Temmuz akşamını bu ülkeye yaşatanların içine düştükleri onursuzluk, Harp Akademileri müfredatına girmeli. Subay adayı öğrencilere, bu ahlaksızlık bütün yönleriyle anlatılmalı.



2-Bir yandan özellikle 2011 sonrası Harp Akademilerinin sınav komisyonlarını ele geçirerek sadece kendi adamlarını Ordu mekanizmasına sokan FETÖ üyeleri temizlenmeli, öbür yandan Kuleli Askeri Lisesinden başlamak üzere TSK bünyesine giriş kriterleri yenilenmeli.



Darbe kültüründen kurtulmanın tek yolu bu.



Ve bu, generallere bırakılamayacak kadar da ciddi bir konu.


#Akıncı Hava Üssü
#FETÖ
#Darbe
8 yıl önce
Bu darbe girişimi Harp Akademileri'nde okutulmalı
Alparslan’ın torunu olduğuna emin misin? Yapalım mı bir şecere yoklaması?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...