Parmağıyla, geriye sadece kökünden parçalar kalmış bir ağacı göstererek.
Etrafta tam teçhizatlı sert bakışlı özel hareket polisleri var.
Selam verince o sert bakışların yerini pırıltılı gözler, gülümseyen yüzler alıyor.
Yerlerde PKK'nın bomba yapmak ya da aydınlatmada kullanmak için getirdiği kablo artıkları.
Yıkık dökük binaların içinde, sağda solda, doğalgazın gelmediği dönemlerde annemin yemek pişirmek için kullandığı tüpler.
Tabii PKK'lılar bu tüpleri de yemek yapmak için değil, bomba patlatmak için kullanmışlar.
Yıkıntıların arasında dolaşırken, bulunduğum yerde neler olup bittiğini bildiğim halde vicdanıma yine de bir kere danışayım istiyorum.
Acaba, mihmandarlarımız olanı olduğu gibi değil de, onların istedikleri gibi anlatmamızı mı istiyorlar diye soruyorum.
Acaba, gerçeğin bana sadece bir kısmını mı gösteriyorlar diye zihnimden geçiriyorum.
Hayır, bu defa öyle değil.
Bu defa 90'lı yılların Jitem'i yok karşımızda.
diyor polis memuru.
diye devam ediyor.
Diyarbakır'dayız.
Bir otelde
'nı dinliyoruz.
PKK iki gün önce İstanbul'da, bir gün önce Midyat'ta barbarca saldırılarına yenilerini eklemiş, bizse Sur'da Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki'den, Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy'dan PKK'nın açtığı yaraların sarılması için devletin neler yaptığını dinliyoruz.
Vali Aksoy rakamlar veriyor. 20 küsur bin insan için evler kiralandığını, oteller tutulduğunu, psikologlar gönderildiğini, çocukların evlerinden alınarak servislerle okullara taşındığını anlatıyor.
Toplantının yapıldığı salondan dışarı çıktığımda bir adam 5 metre ileriden sesleniyor.
diye.
Demek ki bu 6 ay çok önemli.
Sur Eylem Planını açıklamak için bizi Diyarbakır'a götüren Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de zamanın ne kadar kıymetli olduğunun farkında.
Hasbi konuştu.
Sunum yapmak için davet edildiği kürsüde sözlerine,
diye başladı.
Özhaseki Diyarbakırlılara önce, içeriden, yani onların kolay anlayabileceği bir dille seslendi.
dedi.
Sonra Sur için neler yapılacağını anlattı.
Bütün mağduriyetlerin giderileceğini, evleri yıkılanların kendi tercihlerinin dikkate alınacağını söyledi.
dedi.
Ve HDP'nin propaganda makinasına karşı zamana karşı yarışıldığının, acele edilmesi gerektiğinin de farkındaydı.
diye konuştu.
Güneydoğu'da bir şeyin ilk defa görüldüğü bir terörle mücadele süreci yaşanıyor.
İlk defa halk, bu şiddet sarmalından dolayı ağırlıklı olarak PKK'yı sorumlu tutuyor. O nedenledir ki, Demirtaş'ın, HDP'lilerin bas bas bağırmalarına rağmen örgüte karşı sessizce bir direniş sergileniyor.
Bu önemli, hem de çok önemli.
Bizim Cuma günü gezdiğimiz Sur sokaklarında kısa süre önce gezintiye gelen bir
biliyoruz.
Eğer gerçekten şu birkaç ay içinde Sur'da ve diğer bölgelerde yaraların sarıldığını gösteren esaslı adımlar atılırsa, hatalar yapılmazsa, HDP'lilerin bugünkü şaşkın halleri daha bir görünür hale gelecektir.