|
Cumhurbaşkanı ile 2 saatin hikâyesi

İstanbul'da Mabeyn Köşkü'nün bahçesinde Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan ile sallana sallana yürürken, bir ses duydum.



“Mehmeeet”

diye bana sesleniyordu.



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı taşıyan makam aracı, bizden biraz önce yayın yapacağımız Köşk'ün önüne gelip durmuştu.



Biz sadece aracın orada olduğunu düşünüyorduk.


Meğer Cumhurbaşkanı henüz araçtan inmemiş.



Sol pencereden bizi görünce, seslenip yanına çağırmıştı.



Aracın yanına gelince, Erdoğan'ın televizyonda izlediği bir belgeselden etkilendiğini fark ettim.



Belgesel, 90'lı yıllarda sağlıkta yaşanan imkânsızlıklar yüzünden hayatını kaybeden, büyük sıkıntılar yaşayan insanların hikâyesini anlatıyordu.



“Şu yayından bir bölüm alıp, yapacağımız programda kullansak”

dedi.



SAHİCİLİK-SAHTELİK


Erdoğan'ın bana göre insanlara sunduğu en etkileyici yönü

“Sahici”

olması.



Sahiciliğin zıddının ne olduğunu bilirsek, kıymeti daha bir anlaşılır.



Sahtelik…



Konuşmanda, oturmanda kalkmanda, gülmende, ağlamanda, duygularını yansıtmada için dışın bir ise, içten pazarlıklı değilsen, olduğun gibi görünüp, göründüğün gibi oluyorsan sahici oluyorsun.



Tam tersi durumda,

“Sahte”

bir kimlikle piyasada dolaşıyorsun.



Lafın burasında, bunu göz önünde bulundurarak bir Erdoğan-Kılıçdaroğlu kıyaslaması yapmanızı öneririm.



Mabeyn Köşkü'nde Kanal 7-Ülke tv-Radyo 7 ortak yayınına başladık.



Programın başında Suriye'yi konuşacağız.



Esat, gaddarlığını göstermiş, İdlib'deki çocukların üzerine klor gazıyla saldırmıştı.



Trump,

“Esat kırmızı çizgilerin de ötesine geçti”

diye açıklama yapmış, müdahale sinyali vermişti.



Erdoğan'ın aklında, İdlib'deki saldırıda eşi ve ikiz çocuğunu kaybeden babanın mezar başında yaktığı ağıtlar vardı.



Görüntüleri ekrana getirince, karşılıklı olarak yutkunduk, kendisinin gözleri doldu, ağlamamak için zorlandığını fark ettim.



Ertesi gün Hatay'da o babayı, Erdoğan'ın alnından öperken çekilmiş fotoğrafını gördük.



“Sahicilik”

deyince bu kavram, içeriğinde,

“Lafını budaktan esirgememek”

gibi bir anlam da barındırıyor.



Mesela şuna bir bakalım.



Erdoğan'ın, Washington'dan Ankara'ya şu ana kadar yapılmış en üst düzey ziyarette, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'a söylediklerine.



“Siz henüz Suriye'de yoksunuz. Ha, PYD'ye, YPG'ye silah, mühimmat, bu tür yardımları yapmakla varsınız. Eğer bu böyle devam edecek olursa bilesiniz ki, buradaki bu cinayetler, bu terör esintileri devam edecek. Bu olmaz dedim.”


Sözünü esirgememek, doğrudan konuşmak, çelişkileri yüze vurmak…



“Muhatabınız ne dedi?” diye araya girip sordum.



“Yönetime ileteceğini söyledi”

diye mukabelede bulundu.



“BİZ FANİYİZ, ÜLKE İÇİN SİSTEM KURMAYA ÇALIŞIYORUZ”


Devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 16 Nisan halkoylamasını konuştuk.



“Siz bu paketi kendiniz için, kendi yetkilerinizi artırma niyetiyle mi hazırladınız?”

diye sordum.



Şöyle cevap verdi:



“Tayyip Erdoğan olarak benim böyle bir derdimin olması mümkün değil. Beş yılda bir seçimin yapıldığı bir yerde bir insan kendisi için böyle bir şeyi isteme lüksüne sahip olabilir mi? Geç onu bir tarafa biz faniyiz. Fani olan bir insanın kalkıp da kendisi için böyle bir şey yapıyor olması bile aslında bizim değerler silsilemize terstir. Bizim derdimiz, bu ülkede öyle bir sistem oturtalım ki, bu sistemle ülkemiz gerçekten istikrar ve güveni yakalasın.”


Programın sonunda Kanal 7'den yöneticilerimiz Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve Zahit Akman, 15 Temmuz darbe kalkışmasını anlatan özel albümü Erdoğan'a takdim ettiler.



Cumhurbaşkanı, sayfaları teker teker açarak fotoğrafları inceledi, Kılıçdaroğlu'nun

“Kontrollü darbe”

diyerek akıl almaz bir çarpıtmada bulunduğu o meşum gece hatırlandı.



MİLLETİN ADAMI: ERDOĞAN


Bir ara, Kanal 7 ve Ülke tv'de yayınlanmakta olan

“Milletin Adamı: Erdoğan”

belgeseli gündeme geldi.



Tayyip Bey'in, Mustafa Çelik'in A'dan Z'ye her şeyiyle yakından ilgilendiği bu belgeselin, merhume annesi ile ilgili kısmını önceden gördüğünü, duygulanıp ağladığını, yakın ekipten öğrenmiştik.



Bilvesile, yayını bu aralar devam etmekte olan bu belgeseli izlemenizi tavsiye ediyorum.



Yayın sonrası konuşmaların bir bölümünde cumhurbaşkanının

“Bıyık”

tavsiyeleri gündeme geldi.



Bıyığı olmayanlara, ya da olup da sonradan kesenlere takıldı.



Başdanışman Mustafa Varank'ın ihbar etmesiyle! Benim bıyıksız halim de gündeme gelmiş oldu.



“Bizim tarla bereketli değil, pek çıkmıyor

” dedim.



Gülüştük.


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Mabeyn Köşkü
7 yıl önce
Cumhurbaşkanı ile 2 saatin hikâyesi
Şimdi “Büyük Barış” zamanı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…