|
Devletin sahibi kim olacak savaşı

Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, büyük Türk düşünürü(!) Sabih Kanadoğlu'nu hatırlamanın tam sırası.



Kendileri, vakti zamanında şöyle şeyler derdi:



“Bir kurucu iktidar vardır, ki biz buna devlet iktidarı/asıl iktidar diyoruz, bir de siyasi iktidarlar vardır, ki buna da tali (ikincil) iktidarlar diyoruz. Siyasi iktidarlar, devlet iktidarına her daim tabi olmak zorundadır.”


Kanadoğlu'nun sözünü ettiği '

devlet iktidarı'

meselesini biraz açalım.



Neden derseniz, bu günlerde TBMM'de oylanmakta olan anayasa değişikliği meselesi bu konuyla doğrudan ilişkili, o yüzden.



27 Mayıs 1960 darbesini yapanlar, devamında kendilerine göre bir düzen kurmuşlardı.



Ordu, yüksek yargı, güvenlik, istihbarat birimleri...



Darbeyi yapanlar, buralarda büyük tasfiyeler gerçekleştirip, gidenlerin yerine kendi adamlarını yerleştirdiler.



Mesela, sadece TSK'dan 275'i amiral ve general olmak üzere 7000 civarında albay, yarbay ve binbaşı düzeyinde subay darbeden sonra tasfiye edildi.



O dönem teğmen olarak ordu kademelerine girenlerin önü, gizli bir el tarafından hep açık tutuldu.



Bu sayede, geleceğin kudretli generalleri oldular, on yıllar boyu ülkenin iplerini ellerinde tuttular.



Üniversiteler, basın, spor-sanat-iş dünyasında kendi zenginlerini ürettiler, kendi gazetecilerini, kendi sanatçılarını, hatta kendi spor adamlarını yetiştirip, görünür alanlara yerleştirdiler.



Ortak bir akılla birbirini besleyen/destekleyen bu yarı gizli yapıdan, Kanadoğlu'nun sözünü ettiği

'asıl iktidar'

ortaya çıkmış oldu.



Lafı dolandırmayalım, 27 Mayıs 1960 tarihinden çok yakın zamana kadar Türkiye'yi bu yapı yönetti.



Tıpkı Kanadoğlu'nun işaret ettiği gibi, seçimle gelip giden siyasal iktidarlara, elektrik-yol-su hizmetleri dışında başka işlere karışmamaları söylendi.



Karışanlara, darbe yaptılar, kapatma davaları açtılar, yıpratma kampanyaları uyguladılar.



FETÖ'NÜN DE ASIL HEDEFİ DEVLET İKTİDARINI ELE GEÇİRMEKTİ


FETÖ'nün 40 yıllık hikayesinin özeti de bu aslında.



Onların eylem planları da, Sabih Kanadoğlu'nun sözünü ettiği

'devlet iktidarını'

ele geçirmekten başka bir şey değildi.



Yaptıkları, hedefledikleri şeyler, 27 Mayısçılar'ın izini sürmek, onları yer yer çok berbat bir şekilde taklit etmekten ibaretti.



Orduda, emniyette, istihbaratta, yargıda, üniversitelerde, basında, iş/spor/sanat dünyasında güçlendiğin zaman, yarı gizli bir ajanda ile hareket edip buraları ele geçirdiğin zaman, devlet iktidarını ele geçirmiş oluyordun.



Üstelik bu durum, 4,5 yılda bir seçim meydanlarında ter atmak gibi bir mecburiyet de getirmediği için oldukça konformist bir hayat sunuyordu.



27 Mayısçılar, 12 Eylül 2010 referandumu ile yapılan anayasa değişikliği sonrası geri çekildiler.



Zira, onların yerini FETÖ almıştı.



15 Temmuz sonrası ortaya çıkan tablo, FETÖ ağının devleti nasıl sardığını, sanki kendilerinin devlete karşı değil de, devletin onlara karşı bir paralel yapı haline geldiğini ortaya koydu.



Bu örgütün, Ergenekon ve Balyoz gibi darbe davalarını, adalet arayışı yahut Türkiye'nin demokratikleşmesi amacı doğrultusunda değil de, salt

'gidenlerin yerini alma'

güdüsüyle sulandırmasını da bu bağlamda değerlendirmek yerinde olacaktır.



Şöyle diyelim;



FETÖ'nün Ergenekonculara, Balyozculara verdiği şöyle bir mesaj vardı:



“Bundan sonra bu ülkenin sahibi artık biziz. Siz gittiniz biz geldik. Bundan sonra darbe olacaksa, partiler kapatılacaksa, demokrasinin üzerine bir şal örtülecekse, siyasi iktidarlar, yol/su/elektrik/ hizmetlerinden mütevellit bir alana hapsedilecekse, bunu biz yapacağız.”


AK PARTİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ BU FARKINDALIK İLE Mİ YAPIYOR?


15 Temmuz'da FETÖ püskürtülünce, 27 Mayıs ruhu yeniden kendini gösterdi.



Çeşitli sözcüler aracılığıyla siyasi iktidara, cumhurbaşkanına

“FETÖ temizlensin, sonra devlet iktidarı yine bize verilsin”

demeye başladılar.



Başa, en başa dönelim derdine düştüler yani.



Ee, bunun için mevcut sistemin devam etmesi gerekiyordu.



Parlamenter sistem bu haliyle devam ederse, siyaset yine güçsüz kalacak, hükümetsizlik hali de onlara eski günlerdeki gibi asıl iktidarı elde etme imkanı sunacaktı.



Bugünlerde bu kadar gürültü çıkarmalarının, bu kadar öfkeli olmalarının sebebi bu.



Neden derseniz, TBMM'de tek tek oylaması yapılan anayasa değişikliği, onların bu talebine set çekecek.



O yüzden bu kadar sinirlenmiş durumdalar.


#FETÖ
#Ergenekon
#Sabih Kanadoğlu
7 yıl önce
Devletin sahibi kim olacak savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti