“İstihbarat teşkilatları
ış politikada artık sadece bilgi toplayan birimler olmaktan çıkıyor. Bunun dışında yeri geldi mi arabuluculuk
İşlerin artık böyle yürüdüğü, dış istihbarat birimlerinin sadece bilgi toplamayıp eylem düzeyinde de dış politikanın
faaliyetlerde bulunduğu bugünden geriye bakınca birden fazla örnekte görülebiliyor.
Hakan Fidan'ı değişik zamanlarda
haline getiren sebeplerin başında da
izlemeye çalışan hükümetle etkin bir eşgüdümle çalışıyor olması geliyor.
MİT'in son dönemde
amacına uygun düşecek bir programla çalıştığı, görünür alandaki
kapatan arka plan çalışmaları yaptığı ve özünde krizlerin daha da derinleşmesini engellemeye matuf girişimlerde bulunduğu meselelerin seyrinden anlaşılabiliyor.
Rusya meselesine geleceğim ama önce başka bir yerden örnek vereyim.
6 ay önce üst düzey bir güvenlik yetkilisi, içinde bulunduğum bir grup gazeteciye
dediğinde şaşırmıştık.
Gün aşırı Türkiye'deki hükümete salvolar gönderen darbeci yönetimin sözlü dalaşmalarının epey bir süredir bıçak gibi kesilmiş olması, bu tespiti doğrulamış oldu.
Üç dört gündür, Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova'nın yaptığı
açıklamasının mahiyetini öğrenmek için bu işleri bilenlerle görüşmeler yapıyorum.
Rus sözcünün sözleri Ürdün gezisi öncesi Başbakan Davutoğlu'na sorulduğunda, Başbakan
dedi.
Ankara'da konuştuğumuz bir güvenlik yetkilisi, Rusya ile Türkiye arasında bir
yürütüldüğünü teyit etti.
Aynı isim, Rus sözcünün yaptığı açıklamanın lafın gelişi söylenmediğini, belli bir zemine oturduğunu da sözlerine ekledi.
Bu temasların başbakanın işaret ettiği gibi Rusya açısından nasıl bir geri dönüşü olacak, bunu henüz bilmiyoruz.
Ancak ülke sathına yayılan terör hadiselerini durdurmak için bu mekanizmaları işletmenin ne kadar kıymetli olduğu ortada.
Bölgemizde, bir nevi tarihin hızlandığı, ittifak ve husumet ilişkilerinin sık sık yer değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz.
Rusya ile gizlilik içinde yürütülen görüşmelerin başka başka faktörlerle de etkileşim halinde olduğu anlaşılabiliyor.
Başbakan Davutoğlu'nun geçen ay İran'a yaptığı sürpriz ziyaret, devamında İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif'in Ankara'ya gelişi, bir süre sonra İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin buraya gelecek olması, Türkiye-İran ilişkilerinde yeni bir pencere açıldığını gösteriyor.
Ama nereye kadar.
Kulak verdiğimiz çevrelere bunu da sorduk.
cevabını aldık.
İran'ın Türkiye ile yakınlaşma ihtiyacı hissetmesinin arka planında da Suriye'de
meselesi var.
Ateşkese kadar Suriye'de birbirlerinin müttefiki olarak hareket eden Rusya ile İran, ateşkes ilan edildikten sonra ters düşmeye başladı.
Rusların Suriye'de İran açısından
tutumları Tahran'ı rahatsız etmiş olmalı ki,
yeni bir müttefik arayışına girip, Türkiye'ye yöneliyor.
Peki Rusya, Ankara/Tahran arasındaki bu yeni yakınlaşmayı nasıl okuyor?
Şimdilik bu tam belli değil.
Ama Moskova'da da, Türkiye ile kriz halinde olmanın birçok bakımdan ciddi maliyetler ürettiği artık görülüyor olmalı.