Demirtaş'lı, Figen Yüksekdağ'lı HDP liderliğinin, çözüm sürecinin bozulması, terörün yeniden tırmanmasında rolü oldu mu?
Hem de nasıl oldu.
Demirtaş, bu yılın Ocak ayı başında
” dedi.
Bir başka konuşmasında hendek/çukur kazanlar için şu tür tabirler kullandı:
Demirtaş ve Yüksekdağ, barış çabalarına destek verdiler mi?
Hayır, aksine köstek oldular. Suriye'de PYD kantonlar ilan etmeye başlayınca bu ikisi burada, ellerini ovuşturdular. Demirtaş, görüştüğü hükümet yetkililerine
dedi.
Yüksekdağ,
gibi laflar etti.
Demirtaş ve Yüksekdağ kimlerin aklıyla hareket etti?
İkisi de, emperyalistlerin aklıyla hareket etti. Emperyalistler,
dedi. Onlar da buna kandılar.
Ak Parti siyasetini rakip değil, düşman olarak telakki ettiler.
Kürt meselesini çözmek için gövdesini ortaya koyan Tayyip Erdoğan'ı
diyerek nefret objesi haline dönüştürmek istediler.
HDP'de herkes Demirtaş'ın, Yüksekdağ'ın peşinden gitti mi?
Hayır. Bu duruma açık ya da kapalı alanda açıktan itiraz edenler oldu mu? Oldu.
Sizin gittiğiniz yol yol değildir diye uyaranlar oldu mu? Oldu. Leyla Zana'nın sessiz çığlığı ile Kürt sokağının sessiz çığlığı arasında bir paralellik olduğunu söylemem yeterli olur mu bilmem.
Zamanında
diyerek Demirtaş'a bayrak açan eski bir HDP milletvekilinin dün bana söylediği şu cümlenin altını çizmek isterim:
Kürtler, HDP'lilerin sokağa çıkın çağrılarına neden uymadı?
Yaşanılan terör hadiselerinden en fazla onları sorumlu tuttukları için uymadılar.
diye düşündükleri için uymadılar. PKK'nın Suriye'deki savaşı kendi evlerinin içine sokmak istediğini gördükleri için uymadılar. Devletin, hükümetin teröre mukabele ederken hukuk sınırları içinde kalma çabası/özenini gördükleri için uymadılar.
Kürtler bu kadar sessiz iken en büyük gürültü neden Almanya'dan, Avrupa'dan ABD'den geliyor.
Kürtlerin yüz çevirdiği o kirli projenin siparişini onlar verdiği için bu kadar çok gürültü koparıyorlar.
diye feveran ediyorlar.
HDP, bu durumdan bir ders çıkartıp kendisine yeni bir istikamet çizer mi?
Şu an için zor görünüyor bu.
Yenilenme ihtiyacı olduğunu görenlerin çoğu, PKK korkusundan, ya da, partinin ileri gelenlerinin hapiste olmasının verdiği baskı nedeniyle konuşamıyor.
Peki, bu terör belası hiç bitmeyecek mi?
Bu sorunun cevabını, Demirtaş ve bir kısım HDP'lilerin hapiste olup olmamaları değil, Suriye ve Irak'taki durumun akıbeti belirleyecek. Bu noktada Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki yeni oluşuma ne kadar etki edeceği sorusu önemli. Oralarda Türkiye'nin etkili olması demek, PKK'nın buralardaki hedeflerinin o ölçüde etkisiz kalması anlamına gelecek.
Ak Parti, bu durumda ne yapmalı?
Şunu yapmalı: Nerede birisi Kürt düşmanlığı üretmeye kalkarsa, Kürtlerin bu sessiz çığlığını hatırlatıp onları susturmalı.