|
Radikalizm nasıl büyüdü, kim büyüttü?
Okuyacağınız yazı bir tür
'kral çıplak'
yazısıdır.


İsteyen,

“kralımızın üstündeki elbiseyi nasıl göremezsin?”

diye de karşılık verebilir tabii.



Yalnız, kral deyince

'anti-Erdoğanizm'

duyguları depreşenler yazıdan uzak dursun.



Zira yazacaklarımızın, onların bu hastalığına iyi geleceğini hiç zannetmiyorum.



Dün sabah, 4 gün önce gittiğimiz AB'nin kalbi Brüksel'in canlı bombaların hedefi olduğunu öğrenince, sosyal medyadan şu twiti paylaştım:

“Radikalizm ile mücadele, panzehiri ile işbirliğinden geçer. Avrupa/ABD, bir süredir panzehir ile uğraşıyor. Halbuki sorunun bam teli burası.”


Şimdi 'kral çıplak' demek için gelin önce hep birlikte 7,5 yıl öncesine gidelim.



ABD'de '

değişim'

sloganıyla henüz işbaşına gelmiş olan Barack Obama, (bir zamanlar Hüseyin de diyorduk oysa) Ankara'ya geliyor,

“Türkiye ile Model Ortaklığı/Partnership Model kurmak istiyoruz”

diyor, Kahire'ye gidip, gençlere,

“İslam Dünyası ile yeni bir başlangıç için buradayım”

diye sesleniyordu.



ÖNCE RADİKALİZME KARŞI MODEL ÜLKE


Türkiye'de İslam ile demokrasiyi barışçıl bir şekilde özümsemiş, bu modelle ülkeyi uçurmakta olan bir yönetim vardı.



Dini inançlarını ve siyasi duruşunu

'ifrat ile tefrit arasında orta yol'

olarak belirlemiş, radikalizme prim vermeyen kadrolarla yönetilen bir ülke, Obama'yı heyecanlandırıyordu.



Selefinin Afganistan ve Irak'ta açtığı yara, Müslümanlar arasında Amerika'nın olumsuz imajını yüzde 87'lere kadar çıkarmıştı.



Obama, bundan kurtulmak istiyordu.



2011'e kadar her şey yolunda gitti.



Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin başarı hikayesi,

'gıpta edilen'

bir konu olarak kabul gördü.



Ancak 2011 baharı ile birlikte, bu yaklaşım biçimi 180 derece tersine döndü.



Sonrasında, o gün bugün devam eden, İslam Dünyası'na model olarak gösterilen başarı hikayesini kaynağında boğma hikayesi başladı.



Sanki birileri Obama'nın kafasını özel bir yöntemle açmış, onun beynini alıp yerine başka birisininkini koymuştu.



YENİ MODEL: ŞİDDETE YÖNELMEYEN MÜSLÜMANLARI TASFİYE ETMEK-RADİKALLERİN ÖNÜNÜ AÇMAK


2012 yazına geldiğimizde Suriye'de

'yabancı savaşçılar'

diye bilinen radikal gruplar ortaya çıkmaya başladı.



Başlangıçta bunların sayıları birkaç yüz kişi ile sınırlı idi.



Ankara okumayı doğru yerden yaptı.



Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Batı'ya, özellikle de Washington'a dönerek

“bu radikal grupların sayısı bugün birkaç yüz kişiden ibaret. Ancak Esad rejiminin ömrü uzadıkça, bu sayı önce binlere, sonra belki de on binlere çıkacak”

diye defalarca açıklamalar yaptı.



Ama dedik ya, sanki gizli bir el Obama'nın beynini alıp yerine başka bir beyin koymuştu.



O uyarıların cevabı, aynı yılın sonbaharında Amerikan basınında eş zamanlı çıkan ve Erdoğan-Davutoğlu-Fidan üçlüsü aleyhine kara propaganda niteliği taşıyan yayınlarla geldi.



2011'den itibaren vitrinlerde revaç bulan yeni model şu oldu: Şiddeti reddedip demokratik yöntemleri benimseyen Müslüman ülke modelini çökertmek, radikalizmi büyüten politikalara yol vermek.


Suriye'de iç savaşın büyümesi, Mısır'da o kadar zulüm görmesine rağmen bugün bile şiddeti reddeden Müslüman Kardeşler'in darbeyle alaşağı edilmesi, Türkiye'de Gezi eylemleriyle başlayıp 17-25 Aralık ile devam eden, bugün PKK eliyle yürütülmek istenen bütün bu sürecin okumasını buradan yaptığınız takdirde, gerçeğe ulaşmanız kolay olacaktır.



-Suriye direnişi zaman içinde radikalizme prim vermeyen halk direnişinin elinden alınıp DAİŞ'e verildi.



-Mısır'da ABD destekli Sisi darbesi, İslam/demokrasi ilişkisine iyi katkılar veren İhvan hareketini boğma sürecine evrildi.



-Türkiye'de ifrat ve tefrit arasında İslam'ın meşru yolunu benimsemiş olan Ak Parti tecrübesi, bir kaşık suda boğulmak istendi.



ÇARE BELLİ BELLİ OLMASINA DA…


Terör belasını def etmenin tek yolu, panzehiri ile doğru düzgün işbirliği alanları oluşturmaktan geçer.



Hani sivrisinek-bataklık meselesi diyelim de mesele anlaşılsın.



Radikalizmin panzehiri, güzel dinimizi aslına uygun mesajlarıyla yorumlayan hareketlerden başka bir şey değildir.



Yapılması gereken şey, beyni değiştirilmeden önce Obama'nın yaptığı şeyin aynısıdır.



Peki ufuk noksanlığı ile malül Avrupa liderlerinin, meseleyi böyle bir yerden tutup çare arayışlarına girişmesini beklemeli miyiz?



Emin değilim.



Mültecilere şınav çektirerek bozuk para dağıtan bir Avrupa aklına ne kadar güvenebiliriz ki?


#kral çıplak
#radikalizm
#mülteciler
#avrupa birliği
٪d سنوات قبل
Radikalizm nasıl büyüdü, kim büyüttü?
Türk Serpico"ları teker teker intihar ederken...
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından