Bu cümleyi, aylar önce bir sohbet sırasında üst düzey bir askeri yetkilinin ağzından işitmiştim.
Cümlenin devamı da şöyle gelmişti:
Bu konuları biraz açalım…
Yerli silahlar, yerli tanklar, yerli helikopterler, yerli taarruz uçağı projeleri, yerli savaş gemileri…
Toplum önünde yaptığımız yayınlarda, yazılarda, ne zaman bu konuları işlesek, bir dalgalanma oluyor, herkes dikkat kesilip bu meseleleri can kulağıyla dinlemeye başlıyor.
Dün sabah Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile bu konuları uzun uzadıya konuşma fırsatı bulduk.
Fikri bey, sağ olsun, bir saati Başkent Kulisi programı için, iki saati de Kanal 7 yönetimi ile kahvaltılı buluşma olmak üzere üç saatini bize ayırmış oldu.
Savunma Bakanı'nın sözleri ile, yukarıda atıf yaptığım askeri yetkilinin aylar önce dile getirdikleri birbirini tamamlıyor.
Türkiye'nin Hava Savunma Sistemi'ni acilen güçlendirmesi gerekiyor.
Rusya'dan S-400 Füzelerinin satın alınması fikri, zaten bu ihtiyaca binaen gelişti.
Dün sabah Işık'a yönelttiğim
Sorusuna aldığım cevap şöyle oldu:
Bir de, yerli imkanlarla yürütülen Uzun Menzilli Füze projesi var.
Ama o konu da henüz yolun başındayız.
Savunma Bakanı'nın ifadesiyle,
Yerli üretim füzeler geliştirilinceye kadar hazır bir sistemi alıp uygun yerlere yerleştirmek.
Hedef bu.
Bunun için iki şart aranıyor.
Savunma Bakanı'nın
sözlerinden de anlıyoruz ki, Ruslar, bu iki konuda da Türkiye'nin taleplerine uygun bir zeminde hareket ediyor.
Sorunumuz Batı ile, NATO ile…
Daha önce aynı çalışmalar Çin'le yapılmış, kıyameti koparmışlardı.
Şimdi aynı durum Rusya için geçerli.
Sözün burasında yine Savunma Bakanı'nın dediklerine kulak vermek lazım:
Vaziyet aynen böyle.
“Peki neden?” diye soracaksak çok basit bir cevabı var bunun.
Türkiye, askeri kapasitesini bu tür adımlarla büyütmeye devam ederse, kendi ayakları üzerine daha sağlam basmaya devam edecek,
pozisyonundan çıkmış olacak.
Bir başka deyişle, Soğuk Savaş döneminden tevarüs edilen
bozulacak.
Demem o ki;
Orta-uzun menzilli Hava Savunma Füzeleri için kısa vadede Ruslarla yürütülen müzakerelerin, artı, yerli ve milli Füze üretme programlarının gidişatını böyle bir çerçeve ile değerlendirip takip edersek, Türkiye'nin, içinden geçtiğimiz süreçte karşı karşıya olduğu birçok sıkıntının anlamlandırılması da daha kolay olacaktır.
Fikri Bey'den Savunma Sanayii alanında kat edilen mesafe ve bundan sonraki hedefler konusunda da bilgiler aldık.
2002'de Savunma Sanayii'nde yerli üretim oranı TSK'nın ihtiyaçlarını ancak yüzde 24 oranında karşılıyor idi.
Aslında, nasıl ekonomide birkaç milyar için IMF kapılarında nöbet tutuyor idiysek, silah ihtiyacı konusunda da benzer bir durum söz konusu idi.
Yüzde 76 dışa bağımlı olduğumuz gibi, yerli üretimin kalitesi de
düzeyde kalitesiz idi.
Şimdi Savunma Sanayii'nde yerlilik oranı yüzde 60'ları bulmuş durumda.
Yeni hedef, bu oranı yüzde 80'lere çıkarmak.
Şu 7-8 yıl içerisinde
, bu programlar başarılı olursa, ülkenin esas o zaman önü açılacak.
16 Nisan sonuçlarının ne getirip ne götüreceği meselesine bir de böyle bir yerlerden bakmak doğru olacaktır.