Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Fırat Kalkanı Operasyonu için geçen hafta, yani Ağustos'un 24'ünün ilk saatlerinde sabaha doğru harekete geçtiğini biliyoruz.
Bir gün önce, yani Ağustos'un 23'ünün gündüzünde, daha önce programda olmadığı halde Ankara'ya sürpriz bir konuk geldi.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani.
İzleyenlerin dikkatini çekmiş olmalı.
Vücut dilini iyi kullandığını bildiğimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe'deki karşılama sırasında bir de jest yaptı.
Tokalaşmak için elini uzatan Barzani'yi kendisine doğru çekerek sarıldı, böylece bir nevi objektiflere
pozu verilmiş oldu.
Şunu biliyoruz.
O görüşmede Barzani'ye, Fırat Kalkanı Operasyonu için
denildi.
Ama şimdi öğrendik ki ziyaret sırasında daha fazlası da olmuş.
Cerablus'tan başlayarak batıda Afrin'e kadar uzanan bölgeyi terör unsurlarından temizlemeyi kafaya koyan Ankara, operasyon için düğmeye basmadan hemen önce Barzani'den fiili destek de istemiş.
Nasıl bir destek mi?
Suriye'nin kuzey bölgelerinde yaşayıp da Barzani hareketine yakın duran Kürt aşiretlerin, bu süreçte Türkiye'nin aktif şekilde yanında durması istenmiş.
Barzani de buna
demiş.
Ankara'da görüştüğümüz kaynaklar, Barzani yönetiminin Türkiye'nin Suriye'de yürüttüğü operasyondan ziyadesiyle memnun olduğu bilgisini veriyor.
Şöyle de diyebiliriz.
Yeri geldi, bu görüşü bir örnekle destekleyelim.
Geçen sene 23 Temmuz'da PKK'ya yönelik hava operasyonları başladığında üst düzey bir hükümet yetkilisi bilgi vermek için IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani'yi aramıştı.
Gece yarısı Türkiye'nin PKK'ya karşı harekete geçtiğini öğrenen Neçirvan Barzani, telefonun öbür ucundaki hükümet yetkilisine,
cevabını vermişti.
Hal böyle iken Barzani yönetiminin Türkiye'nin Suriye'de yürüttüğü böyle bir operasyona daha gönülden destek verdiğini, vereceğini düşünebiliriz.
Neden derseniz, 2011'den bu yana Suriye'nin kuzeyinde ısmarlama bir proje yürüten PKK, en büyük zulmü, bölgede yaşayan Barzani'ye yakın Kürtlere yaptı.
Örgüt burada cinayet işlemeye, Barzani'nin partisine destek veren kimi siyasileri öldürerek başlamıştı.
Devamında PYD baskısı yüzünden on binlerce Kürt, Kuzey Irak'a ya da Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı.
Şimdi kalkmış birileri,
diye çağlık basıyor, algı operasyonu yürütüyor.
Birileri derken sadece PKK sempatizanı olan kesimleri kast etmiyorum.
Avrupa ve ABD basınında Türkiye'nin YPG/PKK ile her karşılaşmasını Türklerle Kürtlerin gerilimi/çatışması olarak sunan bir medya dili kullanılıyor.
Halbuki, 2015 Temmuz'una kadar bu dil tam olarak böyle değildi.
Mesela izlediğim batılı büyük yayın kuruluşları PKK'dan söz ederken eskiden
gibi tabirler kullanırdı.
Oysa son bir yıldır bu
bilinçli bir tercih değişimi oldu.
Bu yayın kuruluşlarında artık PKK ya da YPG'den söz edilirken
genellemesi yapılıyor.
Türkiye'nin Suriye'ye operasyon yapmasından zaten rahatsız olan çevreler, TSK'nın YPG'ye yönelik müdahalelerini de
biçiminde sunuyorlar.
Dün, Fırat Kalkanı operasyonu hakkında ilgili çevrelere aklımdaki soruları sorup cevaplar aldım.
Bu soru ve cevapları şöyle sıralayabilirim.
SORU: ABD yönetiminin böyle bir operasyona karşı durduğunu, işin bu kadar gecikmesinin sebeplerinden birinin de bu olduğunu biliyoruz. Şimdi ne değişti de ABD Türkiye'ye destek vermeye başladı?
CEVAP: ABD,
pozisyonu aldı. Türkiye'nin Suriye harekatını artık engelleyemeyeceğini anlayan Washington, madem iş bu noktaya geldi o zaman biz de destek açıklamaları yapalım diye düşündü. İşin aslı, fiilen fazla bir destek verdikleri de söylenemez.
SORU: Peki Rusya bu işe ne diyor?
CEVAP: En azından itiraz etmediklerini söyleyebiliriz.
SORU: Operasyonun hedefi tam olarak nedir?
CEVAP: Cerablus'tan başlayarak batıya doğru ilerleyip Afrin'e kadar bütün sınır bölgesi temizlenecek. DAİŞ'in elindeki El Bab şehri ile YPG'nin ele geçirdiği Membiç'in destek verilen Özgür Suriye Ordusu tarafından ele geçirilmesi hedefler arasında.
SORU: Operasyonun hangi riskleri var?
CEVAP: DAİŞ ve YPG'nin Türkiye'ye karşı doğrudan bir savaşın içine germesini beklemiyoruz. Bunun yerine önceki gün TSK'ya ait tanka yapılan saldırıda olduğu gibi, vur kaç taktiğiyle hareket edeceklerini öngörüyoruz. Bununla birlikte yurt içindeki terör eylemleri yeni yöntemler kullanılarak artışa geçebilir. İçeri girdik ama bir de çıkış stratejisine ihtiyacımız var. ÖSO'nun yeteri kadar güçlü olmaması sıkıntı. Ama şu ana kadar işler önemli ölçüde yolunda gitti diyebiliriz.