Bir Vikipedi cümlesi okudunuz.
Cümlenin başlığında
yazıyor.
O gece ne olduğunu şimdi gelin, kendi cümlelerimizle biraz daha detaylandıralım:
Sabahında, takriben 43 milyon seçmenin sandık başına gideceği referandum gününün ilk saatlerinde, tam vaktini vermek gerekirse 00.20'de, 150 kişilik PKK grubu harekete geçmiş, daha önce de defalarca hedef olan Dağlıca Taburu'na ani bir baskınla saldırmıştı.
Saldırı sonucunda 12 asker şehit olmuş, 16 asker yaralanmış, 8 asker de terör örgütü tarafından kaçırılmıştı.
Birileri, Türkiye'nin 21 Ekim 2007 tarihine böyle bir saldırı ile başlamasını arzu etmişti.
O gün önemli bir gündü.
Neden derseniz, sabah 07.00'de referandum için oy verme işlemi başlayacaktı.
Halka,
diye sorulacaktı.
Ama insanlar o güne, referandum heyecanıyla değil, Dağlıca'dan gelen yürek dağlayıcı haberle uyandılar.
Haber kanallarının ekranlarının neredeyse yarısını kaplayan kırmızı renkli son dakika başlığında referandumdan değil, Dağlıca saldırısından bahsediliyordu.
21 Ekim 2007'de Dağlıca saldırısı referandumun yapılmasını engelleyemedi tabii.
İnsanlar, acı haberi içlerine atıp yine sandık başına koştu.
O referandum sonrası, halkın çoğunluğu yüzde 31'e karşı yüzde 69'luk
oyuyla,
fikrine onay vermiş oldu.
Şimdi.
Terör örgütü, böyle bir saldırı ile referandum yapılmasını engelleyemeyeceğinin farkında değil miydi diye bir soru sorabiliriz.
Sorunun iki şıklı bir cevabı var.
Ya, engelleyemeyeceğini bildiği halde çaresizlikten, ya da
diye hesap ederek böyle bir saldırıda bulunmuştu.
21 Ekim 2007'nin ilk saatinde Dağlıca'da yapılan saldırı ile 10 Aralık 2016'da yani önceki akşam İstanbul Dolmabahçe'deki ikiz patlama, zamanlama ve kollanan hedefler bakımından birbiri ile benzerlikler taşıyor.
Dün, önce Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, devamında da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu,
” açıkladılar.
Bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde 13 kişi gözaltına alınmıştı.
İçişleri Bakanı ilave olarak:
dedi.
Yani, kamuoyuna açıklanmasa da, saldırıya ilişkin önemli verilere ulaşılmıştı.
Dolmabahçe saldırısının ilk saatlerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın patlamaların hedefine işaret eden sözleri, yeni bir izahata ihtiyaç duyulmayacak kadar netti.
Şu cümleyi kurdu Erdoğan:
Sadece birkaç saat önce AK Parti ve MHP yetkilileri, kameralar önünde
diyerek açıklamalar yapmış, Türkiye'yi yine tarihi niteliği olan bir referandum sürecine sokacak Anayasa değişiklik teklifi TBMM'ye sunulmuştu.
Cumhurbaşkanı yukarıdaki sözlerle bunu kastediyordu.
Yani referandum yolunun bir terör saldırısıyla sabote edilmeye çalışıldığını dile getiriyordu.
Saldırıda işaretler PKK'yı gösteriyor dedik.
Ama bu yeterli bir cümle değil.
Bir sistem değişikliğini öngören Anayasa değişikliği, yahut, 2007'de olduğu gibi
diye sormak için yapılan bir referandum, normal şartlarda PKK'nın ajandasında yer bulacak konular değil.
O halde, bu işin arkasında yer alan asıl aktör/aktörler kim diye sormamız gerekiyor.
Aynı soruyu 2007'de sormuş,
diye bir cevap almıştık.
Şimdi yine aynı sorunun yanıtını arıyoruz.
Erdoğan'ın tabiriyle
irade neresi?
Referandum sürecini engellemeleri mümkün değilse eğer, çaresizlikten mi, yoksa bu süreci bu ülkeye zehir etmek istedikleri için mi bu bombaları patlatıyorlar?