|
“Türkiye gelsin bu iş 12 saatte biter”
"DAİŞ 2014'te Musul'u 24 saat içerisinde ele geçirdi. Şimdi Musul'u kurtarmak için 12 saat yeterli. Ama bunun için işin içinde Türkiye'nin olması gerekir.”


“Irak'tan, Musul'dan her gün telefonlar alıyoruz. Musul operasyonunu bir an evvel başlatın. Biz de bütün gücümüzle yanınızdayız diyorlar.”


Bayram tatilinin bitiminde Ankara'ya dönünce, hiç hesapta yokken

'radarımıza'

bir Musul gündemi takıldı.



HDP'li belediyelere kayyım atanması, Suriye, Fırat Kalkanı…



Bu konular üzerinde konuşurken, yukarıdaki sözlerin de sahibi olan muhatabımız,

“Kafamızda asıl bir Musul meselesi var. Musul'u kurtarırsak biz kurtarırız”

deyince, bugün huzurlarınıza böyle bir yazıyla çıkmış olduk.



“BAŞİKA'DAN ÇIKAR GİBİ YAPTIK AMA ÇIKMADIK”


Hatırlayacaksınız, geçen sene Ağustos ayının başlarında, bir gece aniden karşımıza

“Türk tankları Başika'ya doğru ilerliyor”

diyen bir haber çıkmıştı.



Ertesi gün, Bağdat'tan, Tahran'dan, Washington'dan içerisinde açık/örtülü tehditlerin de yer aldığı arka arkaya açıklamalar yapıldı,

“Türk tanklarının Başika'dan behemehal ayrılması”

talep edildi.



Ankara'nın bu etkili hücuma karşı aldığı pozisyon şöyle oldu:



'Durumu idare edip, tarafları olabildiği kadar sakinleştirmek ama geri adım atmamak…'


Yani Ankara, Başika'dan çekilir gibi yapılıp aslında oradaki gücü bütünüyle korumayı sürdürdü.



Neden mi Başika'dan söz ediyoruz?



Buradaki TSK varlığının temel hedefinin, günü geldiğinde Musul'u kurtaracak olan grupları eğitmek olduğunu biliyoruz da, o yüzden.



“MUSUL'DAKİ AŞİRETLER TÜRKİYE'Yİ İSTİYOR”


Musul'un DAİŞ'ten kurtarılması meselesi uzunca bir süredir Türkiye'nin gündeminde.



Ama kolay değil.



Irak merkezi yönetimi, İran ve hatta ABD dahil bir dünya güç odağı, Türkiye'nin öncülüğünde yapılacak böyle bir operasyona karşı çıkıyor.



Bununla birlikte, Türkiye'nin elinde hiç kimsenin elinde olmayan başka bir güç var.



2014'te,

“Şii milislerin zulmü ile karşılaşmaktansa, bu kenti DAİŞ'e verelim”

diye düşünen Musul'daki Sünni aşiretler şimdi,

“Kapılarımızı bir tek Türkiye'ye açarız ve Musul'u kurtarma operasyonuna Türkiye katılırsa, ancak o durumda biz de destek veririz”

diyorlar.



En başta aktardığım diyalogda geçen

“Musul 24 saatte DAİŞ'in eline geçtiyse, 12 saatte geri alınır”

cümlesinin oturduğu bağlam tam da burası.



2014'te, 24 saat içerisinde Musul'un DAİŞ tarafından ele geçirilmesini sağlayan aşiretler, şimdi bu örgütten kurtulmak istiyor.



Ancak bu kurtarma operasyonunu sadece Türkiye'nin yapmasını istiyor.



Ortadoğu politikalarında

'Büyük Şeytan-Küçük Şeytan'

paslaşmasıyla birbirlerini kollayarak hareket eden ABD ve İran, Musul'u Irak Merkezi Yönetimi'ne bağlı ordunun ele geçirmesini arzu ediyor.



Ancak böyle bir operasyonun, Musul'u ikiye bölen Dicle nehrinin kırmızı renkle akmasına yol açacak kadar kanlı geçmesi gibi bir risk/ihtimal söz konusu.



Musul'daki aşiretlerin gün aşırı Türkiye'yi davet etmelerinin temel gerekçesi de bu.



Son günlerde Musul'dan ve Irak muhalefetinden Türkiye'ye gelen çağrıların artmasının bir nedeni de, Türkiye'nin Musul'da yapabileceklerinin bir benzerini Suriye'de şu günlerde yapıyor olması.



Suriye'de oluyorsa, Irak'ta neden olmasın?



ANKARA ABD'Yİ İKNA EDEBİLECEK Mİ?


“ABD, hesabını kitabını 15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması üzerine yapmıştı. Darbe başarılı olsaydı, sınırın güneyi boydan boya PKK'ya teslim edilecekti.


Yetmedi, Güneydoğu'nun bir bölümü de Türkiye toprakları olmaktan çıkacaktı.


Ne Musul, ne Cerablus, ne Bab hiçbirini konuşuyor olmayacaktık. Darbe püskürtülünce hesap bozuldu. Şimdi onlar da yeni denkleme göre yeni bir pozisyon almaya çalışıyorlar.”


Açık beyanatlara yansımasa da, Ankara'da hükümet ve Ak Parti çevrelerinden dinlediğimiz analizlerin çerçevesi, aşağı yukarı bu cümlelerde karşılığını buluyor.



Şimdi bu oyun bozuldu, yeni bir denklem oluştu.



Darbenin büyük bir kahramanlık destanı yazılarak püskürtülmüş olması, Türkiye'nin önüne 14 Temmuz'da olmayan büyük bir fırsat penceresi açtı.



Musul'un kurtarılması meselesinin heyecan verici bir gündem maddesi haline gelmesinin temel sebebi bu.



Sonuncusu Çin'de yapılan G-20 zirvesinde gerçekleşen Erdoğan-Obama görüşmesinde Musul konusunun da Rakka bağlamında gündeme geldiğini, Erdoğan'ın yaptığı açıklamalardan öğrenmiştik.



Erdoğan'ın açıklaması

:



“Obama, Rakka'da birlikte çalışmak istiyor. Biz de, 'Askerlerimiz bir araya gelsinler, ne gerekiyorsa bu yapılır' dedik. Burada ABD'nin tavrı belirleyici olacak. PKK, Musul'da yer edinmeye çalışıyor, yarın Türkmenleri tamamen bitirmeye kalkabilir. Dolayısıyla Musul'un güvenliği için her şeyi gözden geçireceğiz”


Bu açıklamadan şunu anlıyoruz.



O görüşmede Obama Erdoğan'a Rakka demiş.



Erdoğan'da Obama'ya Musul diye karşılık vermiş.


#Musul
#DAEŞ
#Irak
#Rakka
8 yıl önce
“Türkiye gelsin bu iş 12 saatte biter”
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak