|
Antalya, başka bir âlem

Uluslararası Antalya Piyano Festivali bu sene on beşinci defa düzenleniyor.

Gürer Aykal yönetiminde yapılan festivalde dünyanın önde gelen sanatçıları zengin bir programla müzikseverlerin karşısında.

7 Kasım’da başlayıp 29 Kasım’da sona erecek olan festivalin açılışında bulunamadım ama bu hafta sonu yetişebildim.

Hızlanmış treni sonradan yakalayıp binmiş gibi oldum.

*

Cuma akşamı Paul Lewis, “Hüzün ve Huzurun Buluşması” konserinde Beethoven’ın üç sonatı ile sahnedeydi.

Festivalin bu yılki onur konuğu Alfred Brendel’in öğrencisi olan Lewis, dünyanın en iyi Beethoven yorumcusu kabul ediliyor.

Aynı zamanda “The BBC Proms’da ünlü bestecinin beş konçertosunun tamamını çalan ilk piyanist” olma unvanına sahip.

Nasıl bir konsantrasyonla tamamladı, tarifle anlatılmaz.

Hayranlık uyandıran bir performanstı.

Ben de oturduğum yerden çaktırmadan ona eşlik ettim ama hangimizin daha fazla yorulduğu sorulsa, tartışma götürür.

*

Cumartesi günü Andrea Portera’nın ‘Mera’ adlı eserinin dünya prömiyeri vardı.

Mera, İtalyanca'da “sade, yalın” anlamındaymış. Farsça'da “Cennet bahçesi”, Latince'de olmak fiilinin birinci tekil şahsı gibi anlamlara sahip.

Aynı zamanda denizle ilgili anlamına gelmekteymiş.

Mera kelimesinin bizim köydeki karşılığını ayrıca belirtmeye gerek yok.

“Deniz, su ve hayat” ile ilişkili olan bir yandan da ‘gizemlilik’ taşıyan Mera konseri için uyumlu bir mekân seçilmiş: Akvaryum.

Genç bestecinin söylediğine göre, eserdeki piyano hayatın kaynağı olan suyu temsil ediyor.

Eğer bir tanımlama cümlesi gerekirse, “Klasiğin en modern hali” diyebilirim Mera için.

Konseri balıklar da izledi.

Özellikle köpek balıkları epey ilgi gösterdi.

Bitiminde Kekeça grubunun gösterisi vardı ki, bütün salonu yönlendirip farklı şekillerde alkışlamayı öğreten ekip, en az konser kadar ilgi topladı.

*

Akşamına ise “Brezilya’nın büyüsü” olarak takdim edilen Eliane Elias, üç müzisyenle birlikte sahnedeydi.

Birçok ödülün sahibi olan çok yönlü sanatçı, piyanosunu konuşturmakla yetinmedi, her zamanki gibi, güçlü sesiyle şarkılar da söyledi.

Arada birkaç defa bateristin sergilediği solo performans, gecenin en unutulmaz anlarıydı.

Adeta salonu uçurdu ve tekrar aynı yere kondurdu.

Karar verdim ki bateri çalmak, uçak kullanmaktan daha zor, daha karmaşık bir iş.

*

Festivalin bu yılki onur konuğu Alfred Brendel’in öğrencilere yönelik son derece keyifli atölye çalışmasına da katıldık.

Ne var ki diğer programlar için vakit bulamadık.

Öncesinde Zacharias, İndila, Hüseyin Sermet ve sonra Fahir Atakoğlu ile Bowns Beşlisini kaçırdığımız için “Şehrin Sesi”nin ancak bir bölümünü yakalamış olduk.

Hepsini takip edebilmek için Antalya’da üç hafta geçirmek gerekir.

Üç hafta içinse epeyce babayiğit olmak.

O kadar süreyle gündemin dışına çıkabilmek, bence bu anlama gelir.

Antalyalılar kıymetini bilsin.

Başkan Menderes Türel’e, Sanat Yönetmeni Gürel Aykal ve Koordinatör Seren Akyoldaş’a teşekkür borçluyuz.

Üç günlüğüne de olsa başka bir âleme gittik ve döndük.

#Uluslararası Antalya Piyano Festivali
#Gürer Aykal
#Paul Lewis
٪d سنوات قبل
Antalya, başka bir âlem
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi