Geçen gün “PKK'nın cinayetleri karşısında Demirtaş ne hissediyordur” diye sormuştuk.
Aynı gün hazret konuştu.
“Provokasyon olmayacağını bilsem, cenaze törenlerine katılmak isterdim” açıklamasında bulundu.
Yeme bizi Eş Genel Başkan.
Şehit cenazesinde ne işin var senin?
Hem öğle vakti yemek yiyip, hem de oruç tutmak mümkün müdür?
Hem iştahla lahana turşusuna yumulup, hem de perhizde olduğunu söylemek olur mu?
Hadi söyledin diyelim; inanacak bir kişi bulabilir misin?
Sırtını dayadığın örgütlerin yaptığı saldırılarda şehit olanların cenaze törenlerinde saf mı tutacaksın?
*
Şehidin annesinin elini öpmek istermiş…
Kendi annesinden ne farkı varmış…
Vatan savunulacaksa, beraber savunalımmış…
Yahu sen bu milleti hakikaten salak mı sanıyorsun?
Vazgeçtim.
Sen dünyanın en büyük teröristleri listesinde yer alamazsın.
Olsa olsa, “dünyanın en büyük yalancıları” arasında adın geçer.
PKK'nın üstlendiği olayları “Arkasında karanlık güçler var” açıklaması yapan bir adam, ancak yalancılar listesinde yer alabilir.
*
PKK'lılar varsayalım dağdan inmeye niyetlenseymiş, ülkeyi yönetenler “Durun inmeyin” derlermiş.
Bu derece kötü niyetli kişilermiş ülkenin başındakiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan öyle demez, Başbakan Davutoğlu da demez.
Fakat ben rahatlıkla söylerim.
İnmesinler.
Silah bırakma kararına uymamışlar, çözüm sürecinin kıymetini bilmemişler, çağrılara kulak asmamışlar, inadına cinayetlere devam etmişler…
Şimdi mi inecekler?
Böyle saçmalamaya devam edeceksen, sen de çık onların yanına.
*
Yazıktır dediler, kan dökülmesin dediler…
Analar ağlamasın, silahlar bırakılsın, barış olsun dediler.
Kim dinledi?
Kim ciddiye aldı?
Yıllar boyunca haykırarak söylenilen o sözlere, sivrisinek vızıltısı kadar itibar eden olmadı.
Uçaklar terör kamplarını hedef aldığı zaman mı “konuşarak çözülemeyecek mesele olmadığını” fark ettin?
Bunca yıl konuştuk da nereye vardık?
Biliyor musun, “Barış” kelimesi ağzına hiç yakışmıyor.
Ekmek içindeki jilet gibi duruyor.
*
Ailenin zihin özürlü oğlu, ne yapsa hoş görülür ya.
Akıldan beri olduğu için, cezai ehliyeti bulunmadığı için, yaptıklarından dolayı cezalandırılmaz.
Bu arkadaşlar da terör örgütünün o şekilde karşılanmasını bekliyorlar.
Adam öldürecekler, bomba atacaklar, kurşunlayacaklar…
Asker, polis, sivil gözetmeden şehit edecekler…
Biz de olur böyle şeyler diyeceğiz.
Alıştık ya kırk yıldır böyle devam etmesine; ses çıkarmayacağız.
*
Henüz reşit olmamış çocuklar dağa kaldırılacak.
Örgüte katılacaklar.
Adadaki adam ara sıra bildiri yayınlayacak, mektup gönderecek.
Dağdakiler kendi bildikleri yolda ilerleyecekler.
Meclistekiler şık takım elbiseleriyle caka satacaklar.
Böyle gelmiş, böyle gidecek.
Bütün bunlar olurken herkes konuşacak.
Ağzını açan barış diyecek, fakat o barışa bir türlü ulaşılmayacak.
Çözüm süreci üzerine nutuklar atılacak.
Yıllar geçecek, yüzyıllar geçecek fakat bir arpa boyu yol alınamayacak.
“Önemli olan hedefe varmak değil, yolda olmak…”
*
Yok eşkenar başkan…
O iş öyle değil. Onlar yanlış biliyor. Senin bildiğin ise hepsinden daha çok yanlış.
Siz bildiğiniz yolda yürümeye devam edin, biz de kendi bildiğimiz yolda yürüyelim.
“Senin yolun sana, benim yolum bana” diyelim karşılıklı.
Bakalım kim nereye kadar ilerleyecek, bakalım önce kimin cephanesi bitecek.
İhtiyaç duyarsanız, diğer terör örgütlerinin de desteğini alın.
#Demirtaş
#pkk
#provokasyonlar
9 yıl önce
Dünyanın en büyük yalancısı seçildiniz, kutlarım
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi
