|
Düşünmeden konuşmak

İnsan olmanın en büyük artılarından biridir konuşabilmek. İçinde yaşadığımız sosyal çevrede ancak kendimizi ifade ederek rahatlayabiliriz. Sorunları, anlaşmazlıkları, çatışmaları giderebilmenin en basit yoludur konuşabilmek. Konuşmayı becerememek duyguların farklı yollarla dışarıya çıkmasına neden olur ki, bunun da en bilindik şekli öfke ve agresyondur. Bağırıp çağıran, karşısındakini dinlemeden lafı yapıştıran ve sesi ile üstün gelmeye çalışıp sakin bir şekilde konuşamayanları bu öfke esir almış demektir.



Elbette konuşmak, özellikle de güzel konuşmak bir yetenektir. Çocukluğun ilk yıllarında bu yetenek kendini belli etmeye başlar. Kurulan cümlelerin kalitesinden, kullanılan kelimelere kadar her alanda bu yeteneği fark edebiliriz. Fakat konuşma becerisi aynı zamanda geliştirilebilen bir yetidir de. İki özellik üzerinde çalışılarak çocuklarda konuşma becerisi artırılabilir. Birincisi kitap okumaktır, ikincisi de sözel anlatımlar. Bu iki konuda da günümüz çocukları fazlaca sorun yaşamaktalar. Artık kitap okumuyor çocuklarımız. Bilgisayar ekranının cazibesi onlara kitabı unutturdu. Yazılı metinler sıkıcı hale gelmeye başladı. Ekrandaki renk cümbüşü, ses ve görüntü harmonisi, kitap okumayı keyifsiz hale getirdi.



Diğer taraftan çocuklar düşüncelerini anlatma konusunda da çok tembel oldular. Nerdeyse işaretlerle konuşur hale geldiler. Cümleler kısaldı, kelime hazineleri çok dar kaldı. 300- 500 kelime ile konuşan bir nesil oluştu. Konuşma ve sohbetin yerini kısaltmaların hâkim olduğu mesajlaşmalar aldı. Okulda konuşmayı beceremeyen çocuklar, eve geldiklerinde akıllı telefonlarına sarılıp kurdukları gruplarda uzun uzun yazışmaya başladılar. Sığ, dilin katledildiği, duyguların aktarılmadığı dedikodu sohbetleri yaparak.



Bütün bunlara ilaveten teknolojinin hızına yetişmeye çalışan çocuklar, çok hızlı ancak kısa cümlelerle ve düşünmeden konuşmayı tercih ettiler. Hemen karşılık vermek zorunda hissettikleri için, düşünmeden konuşmayı alışkanlık haline getirdiler. Oysa sağlıklı iletişimin olmazsa olmazı karşımızdakini iyi ve sonuna kadar dinlemek ile konuştuklarımızı mutlaka bir ön düşünce süzgecinden geçirmektir. Tam anlamıyla “ağzından çıkanı kulağı duymuyor" hali yaşamamaktır. Bu hal sadece öfke durumlarında ortaya çıkmıyor aslında. Laf olsun diye belki de espri amaçlı düşünmeden söylenen bir söz ve cümle de ilişkilerde derin yaralar açabiliyor. Ev içindeki iletişimden arkadaşlar ve öğretmenlerle iletişime kadar çok geniş bir alanda sorun oluşturuyor bu sabırsızlık.



Çocuklarımız bu hızlı dünyada biraz yavaşlamayı öğrenmeliler. Sağlıklı kararlar verebilmek, sağlıklı iletişim kurabilmek için önce sağlıklı ve sakin düşünebilmeyi becermeleri gerekiyor. Bunun için konuşmadan önce mutlaka “bu konuştuğum gerekli mi, doğru mu, kimseyi incitecek mi ve hoş bir şey mi" diye sormalılar kendilerine.


#İnsan
#Konuşmak
#Çocukluk
7 yıl önce
Düşünmeden konuşmak
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti