Aynı yağmurda ıslanıyor, aynı güneş ile ısınıyoruz. Lodos ve poyraz hepimiz için esiyor.
Kar ne kadar çok yağsa da berekettir diyoruz. Barajlar doluyor diye seviniyoruz. Öyle ya bu yaz su sıkıntısı yaşanmayacak.
Amasya'nın elmasını, Mersin'in portakalını, filan yerin patatesini, falan yerin soğanını yiyoruz.
Döner her yerde döner, dürüm her yerde dürüm, ayran her yerde ayran. Az da yesek çok da yesek aynı kapıya çıkıyor.
İlaçlar artık ucuza geliyor, parasını devlet ödüyor. Evet nüfus arttı, doktor sayısı yetmiyor ama günde yüz hastaya bakan fedakâr doktorlar bizi geri çevirmiyor. Peş peşe şehir hastaneleri açılıyor, tıpta ileri olduğumuz söyleniyor, binlerce ameliyat yapılıyor, komşu devletlerden bazı hastalar tedavi için bize geliyor.
Trafikte çekilen sıkıntı ortaklaşadır. Yol tıkandığında siz de biz de bağırıp çağırıyor, aynı ağız dalaşına giriyoruz.
Neşet Ertaş'ı, Orhan Baba'yı, rahmetli Müslüm Gürses'i birlikte kucaklıyoruz.
, şive-ağız farkları birer zenginlik olarak yaşıyor. Kimi Şener Şen'in “Züğürt Ağa”sı ile bizi güldürüyor. Kimi 9-8'lik Roman havası ile hepimizi şıkır şıkır oynatıyor.
için el ele tutuşuyoruz. Kaval sesine, davul-zurnaya, bağlamaya, uzun havaya, ağıtlara, ninnilere vurgunuz.
Yunus Emre, Fuzuli, Karacaoğlan, Pir Sultan, Mehmet Âkif, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, İsmet Özel.
Onu ya Ahmet Kaya tutar, ya Çekiç Ali ya da Nezahat Bayram.
Yetmedi ise ilave yapalım: Barış Manço, Cem Karaca, Mazhar-Fuat-Özkan.
Tabutumuzu cemaat omuzluyor. Hangi mezarlığa gömülürsek gömülelim ardımızdan aynı dualar okunuyor.
Çorum leblebisi yiyor, mantıya bayılıyoruz.
Askere gidiyor, “Yaylalar Yaylalar” türküsü eşliğinde talim yapıyor, aynı bayrak altında toplanıyoruz.
Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Tatar, Azeri, Terekeme, Arnavut; kimimiz Alevi, kimimiz Sünni, aynı kaderi, aynı tarihi, aynı toprağı yurt edinmişiz. Kız vermiş, kız almışız.
Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Sakarya'da.
Yenikapı Ruhu hepimizi kuşatmış. Düşman kapıya dayandığında siz de biz de biliyoruz ki, aynı safta savaşacak, aynı karavanaya kaşık çalacağız.
Bu soruya verilecek cevapları biliyorum. Şu, şu, şu sebepler peş peşe sıralanacak, “Siz” ve “Biz” ayrımı yapılacak.
Kısa vadeli çıkarlar uğruna yapıldığını söyler. Bir temel, bir kök taşımadığını söyler.
Kimimiz Fenerli, kimimiz Beşiktaşlı diye ayrılsak da sonunda birlikte Millî Takım'ı tutarız.
Böyle bir ayrımda bulunmak kendini inkar etmektir, sarhoş sözüdür, yok hükmündedir.