|
Gururlanma Batılı Rönesans’ın Doğulu

Müslümanların İspanya ve Orta Asya’ya ulaşmalarıyla, büyük bir canlılık kazanan ekonomik, siyasal ve kültürel hayat, mezhep savaşlarıyla yakılıp yıkılan, Avrupa ülkelerine de yansıdı. Orta Asya’nın büyük bilginleri Hint ve Yunan kültürünü İslam kültürünün ışığında özümseyerek, fizikten kimyaya kadar sosyal, sağlık ve teknik bilimlerin her alanında, özgünlüğünü hiç yitirmeyen, eşsiz eserler ortaya koydular ve bilim dünyasının kutup yıldızları oldular.

*

Bilim tarihçisi Fuat Sezgin’in ayrıntılı olarak ortaya koyduğu gibi: Orta Çağ Müslümanları, kendilerinden önceki bilimleri geliştirdiler, yeni bilimler kurdular ve bugün Batı dünyasında geliştirilen pek çok bilimin de temellerini attılar. Günümüzde dünyanın bilimsel alandaki başarısı: Müslümanların öncülüklerini yaptıkları, temel eserlerini verdikleri bilimlerin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi ve yeni boyutlar kazandırılmasına dayanır. Bilim, gelişme kesintisiz bir süreçtir.

*

İbn-i Sina, Biruni ve Farabi bilim dünyasının parlaklıklarını hiç yitirmeyen kutup yıldızlarıdır. Aynı dönemde Orta Asya’da yaşayan üç büyük bilgin ve düşünür, felsefe, tıp, astronomi ve matematik alanlarında verdikleri eserlerle, dünya bilim tarihinde kendilerine vazgeçilmez bir yer açtılar. Dünya düşünce tarihinde Farabi’nin adı, Aristo’dan önce anılır. Farabi Batı dünyasını aydınlatan, “Muallimi Sani” olarak ünlenen, ilk Türk ve Müslüman düşünürdür.

*

Aydın Sayılı ve Seyit Hüseyin Nasr’ın doktora hocası, Harvard’ın bilim tarihçisi George Sarton aşılmamış “Bilim Tarihi” kitabında bilimsel gelişmeleri, her biri elli yıl süren dönemlere ayırır ve her dönemi ismini veren, bir düşünürle açıklar. Dünya bilim tarihinde Yunanlı bilginler “450 ve 300” arasında üç dönem, Avrupalılar “1100 ve 1200” arasında iki dönem, Müslümanlar “750 ve 1100” ile “1200 ve 1350” yılları arasında beş ve üç dönemlik yer tutarlar. Dünyadaki bilimsel gelişmelerin lokomotifi Yunanlı bilginler değil, Müslüman bilginlerdir.

*

İslam’ın doğuşunun üzerinden bir yüzyıl bile geçmeden, Müslümanların Çin Denizi’nden Atlantik Okyanusu’na kadar uzanan mucizevi açılmaları olmasaydı, bilinen Avrupa başka bir Avrupa olacaktı. Yunanlı bilginlerin çalışmaları, çok dar bir coğrafyada kalırken, Müslüman bilginlerin çalışmaları, çok geniş bir coğrafyaya yayıldı. Ticaretin özendirildiği, üreten el olmanın erdem kabul edildiği, Müslüman toplumlardaki bilimsel canlılık, ekonomik ve sosyal yapıda da köklü dönüşümlere yol açtı.

*

Orta Çağ Müslümanlardan daha çok Hristiyanlar için karanlık çağdır. Orta Çağ’da Avrupa şehirleri yoksullukla boğuşurken, Şam, Bağdat, Kurtuba, Buhara ve Semerkant, her alanda altın dönemlerini yaşıyorlardı. “Roma gölü” olan Akdeniz, “Müslüman gölü”ne dönüştü.

*

Batı düşüncesinin temellerini Yunanlı bilginlerden önce Müslüman bilginler attı. Müslümanlar için “Muallimi Sani” olan Farabi, Hristiyanlar için “Muallimi Evvel”dir.

*

Avrupalılar Rönesans’larını Yunanlılardan değil, Müslümanlardan ödünç aldıklarıyla gerçekleştirdiler.

*

Avrupa Rönesans’ında İslam’ın payı Yunan, Roma ve Hristiyanlık'tan geri kalmaz.

*

Avrupa’da Rönesans adına ne varsa, hepsi İslam’dan borç alındı.

*

Önüne bak Avrupalı izlediğin öncü Asyalı.

#İspanya
#Orta Asya
#Avrupa
9 yıl önce
Gururlanma Batılı Rönesans’ın Doğulu
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle