|
Trump’la çizilen Amerikan karizması

Çok olağanüstü bir gelişme olmazsa, sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Trump, ABD'nin 45. Başkanı olarak koltuğunu, Obama'dan devralmış ya da almakta olacak.



Tam iki dönem iktidarda kalan Obama ile ilgili söylenebilecek pek bir şey yok doğrusu, tüm dünya için tam bir hayal kırıklığı olduğunu belirtmek dışında... Obama'nın ezilmiş siyah ırktan geliyor olması ne ülkesindeki siyahlara bir nebze eşitlik sağladı, ne de O'nun Amerika'nın damarlarında yarı yarıya Müslüman kanı taşıyan, en azından bir adı da Hüseyin olan lideri olması dünyada dökülmekte olan Müslüman kanını durdurdu. Bilakis, Müslümanlar daha önce onar onar ölüyor idiyse Obama döneminde biner biner ölmeye başladı; siyahlar ise uğradıkları hakaret ve ayrımcılıklardan yılarak Amerika tarihinde ilk kez sokaklara döküldüler, ama iktidarda siyahi bir Başkan'ın olması onların öldürülmelerinin de, polis şiddetine uğramalarının da önüne geçmedi.



Ama Obama'nın yeteneksiz, beceriksiz, kifayetsiz, yer yer aptal diye tanımlanabilecek politikaları halefini sütten çıkma ak kaşık yapmıyor. Nitekim Trump'ın önceki gün yaptığı toplantıda İsrail'in başkentini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyacağı yönündeki sözünü tekrarlaması, Filistin konusunda hassas olan tüm Müslümanları derin bir endişeye sevk etti. Dolayısıyla Trump, vaatleri ve öncelikleri konusunda henüz test edilmemiş olsa da, Türkiye için, pek çok Müslüman ülke için, kendi ülkesindeki azınlıklar ve avantajsız kesimler için en hafifinden belirsizlik anlamına geliyor.



Benim bu yazıda mesele ettiğim durum ise “Obama iyi, Trump kötü” ya da aksi değil. Obama'nın başkanlık performansı o derece kötüydü ve kelebek etkisiyle dünyanın geri kalanını o kadar sarstı ki, elimizden ancak yeni Başkan'ın o kadar başarısız, beceriksiz, basiretsiz olmamasını dilemek geliyor. Poz vermeyi değil, iş yapmayı sevsin mümkünse…



Öte yandan Trump'ın tüm seçim süreci boyunca basınla ve Amerikan müesses nizamı ile yaşadığı derin kavga ilginçti. Sahiden de Trump'ın ünlü Amerikalı yıldızlarla, oyuncularla neredeyse ağız kavgasına girmesi, geçtiğimiz günlerde yaptığı basın toplantısında medya mensuplarını azarlaması, medyada eşi Melanie'yi giydirecek modacının bulunamadığı haberleri, Amerika sözkonusu olduğunda görmeye alıştığımız manzaralar değildi.



Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri'nin egemen ideolojisinin hakimiyetini dünya çapında sürdürme mekanizmalarının “kişiden kişiye”, “başkandan başkana”, “cumhuriyetçilerden demokratlara” değişen bir yapısı olduğu, belki de ilk kez Trump'a gösterilen dirençle ve O'nun müesses nizama gösterdiği karşı dirençle ortaya çıktı. Görüldü ki, Amerikan yönetici sınıfının üretim araçları ve fikirlerin dağılımı üzerindeki kontrolü de öyle yekpare bir blok olarak ve yüzde yüz garantiyle gerçekleşmezmiş. ABD'de Başkan adaylarının ve dünyayı yöneteceği varsayılan siyaset elitinin önceden belirlenmiş, belirli “eğitimlerden” geçmiş, “öngörülebilir hale getirilmiş” olması da meğer şart değilmiş.



Ancak bir Doğu ülkesinde rastlanabilecek “kararsızlığı”, “kafa karışıklığını”, “çatışmayı”, “özgüvensizliği”, “tamamlanmamışlığı”, “çözümsüzlüğü” meğer dünyanın en kudretli sayılan devletinde canlı yayında izlemek olası bir durummuş…



Hep şöyle düşünülmüştür: Amerika'da Cumhuriyetçiler ve Demokratlar kavga eder görüntüsü verse de, yerleşik düzen işlerin çirkinleşmesine hiçbir zaman izin vermez. Sözgelimi eğitimi sistemi, kitle iletişim araçları, aile kurumu, sendikalar ve siyasal partiler, hangi parti iktidara gelirse gelsin, verili bir ideolojinin va'z ettiği doğrultuda işlerler. Başkanlar değişir, partiler değişir ama Amerikan ideolojisi değişmez. O yüzden Cumhuriyetçilerin “sert” şekilde yaptığını, Demokratların “yumuşak” biçimde yaptığı varsayılır ve Amerika'nın başına kimin geçtiğiyle kimse o kadar da ilgilenmezdi… Nitekim verilen “uzlşmazlık” görüntüsü bile inşa edilmiş bir fotoğraftı ve Amerikan çıkarları devreye girdiği anda verili tutumlara, eğilimlere, alışkanlıklara geri dönülürdü.



Trump'a kadar... Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi dünyanın her yerinde Trump'ın fanları ve düşmanlarının oluşmasının nedeni biraz da bu. Dünyanın, bu seçim döneminde ilk kez olarak Amerikan siyasetinde görmeye alışık olmadığı manzaraları görmesi, Amerikan siyasetinin önceden verili ve blok bir yapısının olmayabileceğinin anlaşılması, Trump'ın olumlu ya da olumsuz bir fark yaratacağına yönelik bir ihtimalin ortaya çıkması…



Trump, Amerika'nın dışarıya yönelik egemenlik biçimiyle ilgili olarak varolan algıyı bile kökünden sarstı. İnsanların oylarının Amerikan siyasetine etki ettiği ilk kez olarak Trump'a gösterilen direnç ve O'nun girdiği tartışmalar ve ağız kavgalarıyla gösterdiği karşı dirençle ortaya çıktı…



Bu bir yandan Amerikan siyasetinin karizmasının çizilmesi, müesses nizamın yumruk yemesidir, ama bir yandan da kestirilemezliğin büyümesi ve istikrarsızlık ihtimalinin çoğalmasıdır. Neler olacak bakalım. İlgiyle izliyoruz….


#Donald Trump
#ABD
#Demokratlar
#Cumhuriyetçiler
7 yıl önce
Trump’la çizilen Amerikan karizması
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?