|
Hukukun üstünlüğü meselesi

Eski yazılarımı karıştırırken “Kokuşmuşluk” başlığını taşıyan bir yazıma rastladım. 31 Ekim 2002 (Perşembe) tarihinde bu sütunda yayınlanmış.



Hukukun üstünlüğü 28 Şubat sürecinin çalkantılı döneminde gerekli olduğu kadar her dönemde de gerekliliğini ve değerini korur. Koruyor. Yazı, günümüz için de işaret edici bir işlev taşıyor:



Kamuoyunu temsil ettiği iddiasında olan basın yayın organlarıyla birlikte hukuk adamları da bir haksızlığa sahip çıkıyor ve tırnak sürtüyorsa, durumun, kokuşmuşluktan da öte bir anlam içerdiğine hükmetmek gerekiyor demektir. Burada, yalnızca hukukun değil, yasanın ve geçerli tüm ahlâk kurallarının da şirazesinden çıktığına kani olunabilir. Çünkü artık en kötüsünden bir yasanın yürürlüğü bile keyfî bir uygulamadan daha kötü olamaz.



Hukuksuz bir davranışın cevabı başka bir hukuksuz davranışla verilemez. Hukuka aykırı bir davranışın tesviyesi ancak hukuka uygun bir fiille sağlanır. Hukuk dışı diye telâkki edilen tavrın, davranışın, eylemin hukuk dışı olduğu ancak ilgili kazaî merciler tarafından belirlenir. Hukuk dışı fiiller dolayısıyla ortaya çıkmış olan her türlü zarar aynı merciin verdiği kararla telâfi ve tashih edilir. Hukuk yollarına başvurulmadan herkesin ihkakı hak yoluna müracaat ettiği bir yerde, hukukun yasası değil, fakat ormanın kanunu uygulanmış olur.



Hukuka herkesin ihtiyacı olduğunu vurgulayan birinin, günün birinde, bu fikrinden vazgeçerek kini ve garezi rehber ittihaz ettiği yerde, hukukun üstünlüğü değil, fakat intikam duygusu öne alınmış olur. Bu noktada kazaî merciler de güven yitimine uğrayacağından, insana, zulme katlanmasını tavsiyeden başka elden ne gelir?



Yasalarda yer almayan suçtan dolayı bazı kişiler, bazı şirketler, bazı kuruluşlar töhmet altında bırakılabiliyorsa ve aslında bu fiilin kendisi bir suç oluşturuyor olmasına rağmen, kazaî merciler bu fiilin sanıklarının yakasına yapışacağına onlarla işbirliğine giriyorsa, orası sıfırın tüketildiği yer olur. O zaman da geriye, ”çekiver kuyruğundan” demekten başka çare kalmaz.



Bu tür fiiller, aynı zamanda, bu fiillerin failleri tarafından işlenmiş bir ahlâksız fiiller cümlesindendir. Ama mahut failler, üstüne üstlük bir de mağdurları ahlâksızlıkla itham ederse, orada çifte bir ahlâksız fiilin ika edildiğini söylemek gerekecektir. Orada artık yalnızca, taşlarını bağlayıp köpeklerini serbest bırakan köyün manzarası görülmeye başlar. Ve insanlar ancak şöyle şöyle ederek meramlarını anlatma imkânı bulabilir.


#Hukukun üstünlüğü
#Kokuşmuşluk
8 yıl önce
Hukukun üstünlüğü meselesi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi