|
Gelin ekrana çıkmış ya reyting demiş!

Aynı tema etrafında senaryolaştırılan diziler aynı anda ekranda olmayınca dizi sektörünün içi rahat etmiyor! Güney Kore uyarlaması romantik komedi furyasından ders alınmamış olmalı ki, benzer temalara sahip diziler aynı anda TV kanallarında görücüye çıkmaya devam ediyor. Asker ve terör temalı üç dizi için geri sayım devam ederken; gelin temalı üç dizi eş zamanlı olarak yayın hayatına başladı.



Gelin temalı dizilerden ağır dram vadeden, her an bir felaketin yaşandığı Çoban Yıldızı; babası tarafından zengin ve yaşlı ağaya satılan Zühre'nin elini kana bulayarak kaçma girişimiyle ivme kazandı. Yerli dizilerde hep olageldiği üzere Fikret yörenin en güçlü kişisi olduğundan, dizide polis ve savcı yok hükmünde! İmkansız ve büyük bir aşka imza atmak adına, Zühre'nin acısını yüreğinde hisseden tek kişi olan Seyit, ailesinin hayatını riske atma pahasına Zühre'yi yalnız bırakmamaya yeminli.



İstanbullu Gelin ise Süreyya nezdinde, kayınvalideye rağmen yapılan evliliğin zorluklarla dolu olduğu teması üzerinden yol alıyor. Annesine rest çeken, işleri bahane ederek İstanbul'da yalnız yaşayan Faruk, neden evlendikten sonra Bursa'da yaşamayı tercih ediyor, Süreyya'yı konakta yaşamaya mahkum ediyor tam bir muamma! Hikaye kuruluşundaki kusur deyip geçilebilecek bir detay değil ama elimiz mahkum başka bir açıklaması yok durumun. Hikaye, Faruk Süreyya evliliğinden ziyade, İpek'in hırsları ve entrikaları ile ivme kazanacak, Süreyya'nın belalısı her seferinde hedefi şaşırmaya devam edecek. Süreyya'yı bıçaklamak isterken Faruk'u yaralamıştı, düğünde intihar ederek ölümsüzlüğe imza atmak isterken Fikret'i vurdu. Televizyon bağımlısı teyzenin yıllar önce Bursa'da konsomatrislik yapan biri olmasından da fazlasıyla aksiyon beklentisi içinde senaryo. Konağa gelin olmayı başaramayan annesinin intikamını almak üzere dönen hikayenin kötü adamı Adem, Faruk'un gayri meşru kardeşi de olabilir. İpek'in annesi kızının göbek bağını konağın bahçesine gömmüş. İstanbullu Gelin'in başrolü konak, hayalleri süsleyen, yıkan, yarım bırakan konak. Konak fetişti olmasalar herkes kendi evinde yaşasa ortada problem kalmadığı gibi zorlama bir senaryo da olmayacak!



Üç gelin hikayesi içinde komediye göz kırpan, seyirciye eğlence ve kahkaha vaat eden ise Yeni Gelin. İspanyol Bella'nın Türkmen aşiretine gelin olmasıyla başlıyor hikaye. Ama Bella İspanyol bir anne ile Türk bir babanın çocuğu, dolayısıyla İspanyol değil, Türk. İspanya'da doğmuş olması, büyükelçi babasının görev yerlerinden dolayı Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde yaşamış olması Türk olduğu gerçeğini değiştirmez.



Bir İspanyol'un Türkmen aşiretine gelin olması, kusurlu bir tanımlama. Türkiye'den ve Türk adetlerinden uzak yetiştirilmiş Bella'nın, Türk kimliğiyle Türkmen aşireti vasıtasıyla tanışması dense, komik olma adına abartı sahnelerden uzak kalınsa, her açıdan izlenilebilir bir iş çıkabilirmiş ortaya.



Adana'da ikamet eden, kapısında Kayı boyunun arması olan Türkmen aşireti etrafında şekilleniyor komedi vaat eden senaryo. Yerleşik hayata geçilmiş, zengin ve lüks bir hayat söz konusu, ama hayat tarzı yerleşik hayatın fersah fersah uzağında. Misal bulaşık makinesi yok, onca kişinin bulaşığı elde yıkanıyor. Tabii ki de bu görev yeni gelinin hanesinde kayıtlı olduğundan Bella'lı sahnelerle sözüm ona komediye malzeme sağlanıyor. Diğer iki gelinin kendilerine özel çamaşır makineleri olduğu halde büyüklerin yok her ne hikmetse, onların kirlilerini Bella yıkıyor aynı gerekçe ve beklentiyle. Bin odalı denilerek büyüklüğüne vurgu yapılan konakta banyo sıcak su olmasına rağmen, her sabah salonun ortasında dökme su ile ağa baba abdest alıyor yeni gelinin elinden yine aynı beklenti ve gerekçeyle.



Biri Kürt biri Laz biri Arap üç kadınla evli bir adam, birbirleriyle mücadele içinde üç kadın, hiç evlenmemiş tüm gelinlerin fahri kaynanası kabul edilen Türkmen hala, çoban Ferhat'a gönlünü kaptıran evin kızı Şirin, yerine getirilmeyen sözlerden dolayı iki aşiretin tekrar alevlenen savaşı. Farklı anlatım dilinden dolayı farklı bir hikaye anlatıyormuş hissi verse de Yeni Gelin bildiğimiz gibi. Tek fark Brezilyalı Jessica May'in sıcak oyunculuğu ve beyaz camdaki en güzel Türkçe aksanına sahip olması. Hint dizilerinin hareketliliğinden fazlasıyla esinlenilmiş bir dizi Yeni Gelin ama maalesef hikayenin ayakları yere sağlam basmıyor. Çok eşlilik, her fırsatta cümbür cemaat ateş etme sahneleri ile komik olmaya yeltenmek komedi adına acınası bir durum.



İlk bölümlerin reytingi yanıltmasın! Çamaşır, bulaşık, ibrik esprileri miadını doldurduğunda, hikaye çeşitli aşk öykülerini merkeze alarak rutinleştiğinde seyirci de çekilir ekran başından.


#Güney Kore
#Uyarlama
#Diziler
#Film
7 yıl önce
Gelin ekrana çıkmış ya reyting demiş!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle