|
ABD’li general teröristle neyin pazarlığını yaptı?
Bölge bir hayli hareketli.. Biliyorsunuz..
ABD Genelkurmay Başkanı Milley
önce İsrail’i, ardından Suriye’nin kuzeyini ziyaret etmişti. Onu
ABD Savunma Bakanı Austin
’in Ortadoğu turu izledi.
Bu sırada sürpriz hamle Çin’den geldi.
İran ve Suudi Arabistan, Çin’in arabuluculuğunda el sıkıştı
. Büyük harflerle not edelim: Büyükelçiliklerin karşılıklı olarak yeniden açılmasını öngören
anlaşmanın müzakereleri Pekin’de yapıldı.
Tüm bunlar olurken
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Kurilla
Suriye’nin kuzeyinde,
terör örgütünün uzantısı
ile görüşüyordu. Bu görüşmeden bir kaç gün sonra Karadeniz’de
Rus uçakları
ABD
SİHA’sını
düşürdü. Ukrayna nedeniyle yaşanan yüksek tansiyon belki de ilk kez
sıcak temas
noktasına ulaştı.
Akabinde
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad
İran hava sahasını kullanarak Moskova’ya gitti. Putin ile görüştü. Putin “Türkiye-Suriye normalleşme sürecine” verdiği önemi Esad’ın yüzüne bir kez daha tekrarladı.
Aynı saatlerde
Türkiye, Suriye
ve İran’dan üst düzey diplomatların, normalleşme görüşmesinin ana çerçevesini ele almak için Moskova’da olması bekleniyordu. -Artık 4’lü- toplantının hazırlık müzakereleri yapılacaktı. Ancak
teknik hazırlıkların tamamlanmaması nedeniyle toplantı belirsiz bir tarihe ertelendi.
Teknik hazırlıkların yetişmemesini İran’ın masaya dahil olmasına ve Esad’ın süreci ağırdan almasına bağlayabiliriz.

Birbiriyle kesişen tüm bu gelişmeler sadece iki haftada yaşandı. Baş döndürücü bir trafik bu. Biraz soluklanalım. Arkamıza yaslanıp görünür tabloyu ve ardındakileri analiz etmeye çalışalım.

Bir
. Rusya tüm enerjisini Ukrayna’ya verebilmek için Suriye’de netleşme bekliyor. Türkiye-Suriye diyaloğunu desteklemesi bundan. İran etkisinden yalıtılmış bir Suriye, Rusya’nın tercihi. Suriye masasında Türk-Rus çıkarları örtüşüyor. Ukrayna’da ayrışıyor.
İki
. İran’ın önceliği Suriye’de tutunmak, Lübnan’a uzanan etkisini sürdürmek. ABD ve İsrail, İran’ı Suriye’den çıkarmakta kararlı. Milis gücüne sahip İran sahada aktif, masada zayıf. Üstelik Rusya ve Türkiye ile çıkarları çelişiyor. Türkiye-Suriye yakınlaşmasına soğuk baktıkları söylenebilir.
Üç
. Uzun bir süredir Ortadoğu’ya nüfuz etmeye çalışan Çin, İran ve Suudi Arabistan’ı masaya oturtarak Ortadoğu’da aktörleştiğini kanıtladı. Bu, ABD’nin dengesini bozacak yeni bir unsur.
Dört
. ABD’nin dikkati Ukrayna’da. Çin’i Doğu Asya’da çevrelemek isterken Ortadoğu’da Çin nüfuzu sürprizi ile karşı karşıya. Türkiye-Şam normalleşmesi çıkarlarına uymuyor. Statüko bozulacağı için karşı hamle geliştirmeye çalışıyor. Stratejisi Rusya’nın çevrelenmesi, Şam izolasyonunun devamı, İran’ın Suriye’den çıkarılması, böylece İsrail güvenliğinin sağlanması.
Oyun planını terör örgütü üzerine kuruyor
. YPG ile PKK’yı ayrıştırarak örgütü bölgesel çıkarları için kullanmak istiyor. Türkiye’den de bunu kabullenmesini bekliyor.

Oysa Türkiye’nin kendi yaşamsal çıkarları var. Bu çıkarlar hiçbir aktörün beklentileriyle yüzde yüz uyumlu değil. Ankara bu yüzden çıkarlarından vazgeçecek de değil. Tansiyon bundan kaynaklanıyor. Özellikle ABD bahsinde.

ABD’li komutanların Suriye ziyaretlerine geri dönelim. Geçtiğimiz hafta kısmen değinmiştim. ABD,
Milley’in
ziyaretiyle ilgili “PKK’lılarla görüşmedik” dediği için Ankara sert tepki vermekten vazgeçmişti. Ancak yerel kaynaklara yansıyan bilgiler aksini söylüyor. ”PKK’lılarla sadece
Kurilla
değil
Milley
de görüştü” diyor. O halde şunu soralım: Ne konuştular? Hangi pazarlıkları yaptılar?

Özetleyelim:

Bir
. Şam’la anlaşması yönünde PKK/YPG’nin üzerinde ciddi bir baskı var. Baskıyı Ruslar kuruyor. Terör örgütünün Fırat’ın doğusundan çıkarılması ve bölgeyi Şam’ın kontrol etmesi fikrini Ankara da destekliyor. ABD’li generallerin terör örgütüne öncelikli mesajı “
Şam’la anlaşmayın
” şeklinde.
İki
. Kamuoyuna da açıkladılar. “Üslerimiz, Suriye’de duracak, buradan çıkmayacağız” diyorlar. PKK/YPG’den sadakat bekliyorlar. Terör örgütünün ABD’ye sadakatinden şüphe yok.
Üç
. Terör örgütü sadakatinin karşılığı olarak ABD’den Türkiye operasyonları konusunda koruma/garanti istiyor.
Dört
. ABD de bu koruma karşılığında terör örgütünden, üslerine saldıran İran milislerine karşı destek bekliyor.

Pazarlığın ana çerçevesi böyle.

Anlaşılan Washington, bölgede terör örgütüyle işbirliğinde ısrarlı. Bunun adı
stratejik körlük.

Tarih, Türkiye’nin ulusal güvenlik çekincelerini dikkate almadan bu bölgede adım atılamayacağını Amerikalılara da öğretecek.

#ABD
#Rusya
#Suriye
#Mark Milley
#Beşar Esad
1 yıl önce
ABD’li general teröristle neyin pazarlığını yaptı?
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...