|
Güven bunalımı sürüyor

“Güven bunalımı” yeni kuşakların en az duyduğu, bizim ise sık duyduğumuz kalıplardandı.

Güven kelimesi şimdi daha çok halkla ilişkiler uzmanlarının, şirketlerinin tekelinde.

Bunalım ise yerine ikame edilen başka kelimelerle ifade ediliyor.

İçinde bulunduğumuz süreçte ise birçok konuda ‘güven bunalımı’nın sürdüğü, arttığı belli.

Öcalan’ın yanına alınmasını istediği yeni mahkumlarla ilgili bir gelişme zor ve uzun bir prosedür gerektirmiyor. Ama henüz bu talep yerine getirilmedi.

Çözüm Süreci’ndeki en önemli kanal olan İmralı ile HDP Heyeti’nin görüşmesi de henüz gerçekleşmedi. Şu birkaç gün içinde de gerçekleşmesi beklenmiyor.

Üstelik bu neredeyse bir rutindi ve hemen hiç prosedürü yok.

HDP sözcüleri üzerinden olsun meselenin diğer kanatlarından olsun çok sayıda talep sıralanıyor.

Büyük gürültüyle ve alt alta sıralanınca çok zor ve hiç yapılmamış, yapılamayacakmış gibi görünen o taleplerin bir hafta içinde yapılmasının önünde neredeyse engel yok.

Ama hiçbiri bugün itibariyle yapılmadı.

Hemen önümüzdeki günlerde de yapılacağına dair bir işaret alınmıyor.

Aksine gerek Başbakan Ahmet Davutoğlu gerek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın konuyla ilgili açıklamalarındaki ton hükümet kanadında hâlâ temkinin sürdüğünü gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika Zirvesi dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada Paralel Yapı’yla mücadele üzerine konuşurken bir “üst akla” atıf yapması ve buna göre 6/8 Ekim Olayları’na ve KCK’ya da değinmesi devletin genel duruşunu pekiştiriyor.

Bu duruşun adı “güven bunalımı”...

Bunalımı büyük oranda 6/8 Ekim Olayları’nın doğurduğunda şüphe yok.

Hükümet kanadıyla yapılan görüşmelerde olayların bu hale gelmesini kesinlikle kendilerinin de beklemediğini ifade etseler de hemen arkasından gerek HDP gerek PKK’dan yapılan açıklamalar ortaklaşa bir adım atılmasını önlüyor.

Yaşananların kendisi yetmezmiş gibi sürece adını koyarak ABD veya başka bir ülkeyi dahil etme çabaları ise bu güvensizliği pekiştirdi.

Çünkü Ankara yol haritası paylaşılmış üzerine mutabakata varılmışken patlayan terör dalgasının dış bağlantılarından, dışarıya ilişkin göz kırpmalarından yeterince kuşkuluydu.

Yerli bir masa olarak Çözüm Masası’nda otururken civardaki diğer masalarla girilen bu muhabbet, oradan da masaya bir sandalye çekme çağrıları bardağı taşırdı.

Bu arada Kobani üzerinden yapılan uluslar arası propaganda ve ABD’nin kimi icraatları savunma refleksini artırmaktan başka işe yaramadı.

Süreç sürüyor, taraflar hâlâ masada ama açıklamalar gerginliği yansıtıyor.

Keza HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Müzakere masasında 20-30 kişi olacak” veya Arınç’ın açıklamalarına karşı “İmralı tutanaklarını açıklayalım” sözleri bu bunalımı derinleştirmekten başka işe yaramıyor.

Velhasıl Ankara bugüne kadar kendi üzerine düşenlerin yüzde doksanını yaptığını ama karşı tarafın çok gönülsüz ve ağır davrandığı yetmiyormuş gibi acı sürprizlerden çekinmediğini de gördü.

Ve bu sefer kenara yazmadı, direk önlerine koyuyor.

Siyasetin karar verildiği anda birkaç gün içinde hayata geçecek basit icraatlar, önemli gelişmeler bu yüzden bekliyor.

Ankara ikna olmuş değil.

Güven bunalımı aşılmış değil.

Tam bu sırada ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın uzun görüşmeler içeren ziyareti ve ardından Savunma Bakanı Hagel’in istifasının da dolaylı etkileri sonuçları olacak şüphesiz bu meseleye.

Çünkü terör meselesi dünden daha fazla uluslar arası bir boyut kazanmış durumda.

O zaman yerli yabancı bütün aktörlerin pozisyonunun netleşmesi ama şüphesiz önce İmralı/HDP/Kandil’in varılan mutabakatlara uygun adımlar atması bekleniyor.

Aynı günlerde hem Genelkurmay hem MİT’e yönelik suçlamaların başlamasını da ne Çözüm Süreci’nden ne genel Ortadoğu politikalarından ayrı okumak mümkün değil.

Bakalım gelecek günler ne gösterecek?

Çok fazla faktörün işin içinde olduğu “güven bunalımı” kolay aşılabilecek mi?
#Güven bunalımı
#Öcalan
#Çözüm Süreci
9 yıl önce
Güven bunalımı sürüyor
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…