Yol yapımı için uğraşan mühendisler, yolu nereden devam ettirecekleri konusunda kararsız kalmışlar.
Oralarda keçi otlatan bir yörük bir haftadır hiç çalışma yapılmamasını merak etmiş ve Karayolları ekibinin yanına varmış;
-“Hayrola hemşehrim. Bir haftadan kelli iş yürütmüyorsunuz?”
-“Yok çoban kardeş. Yola nerden devam edeceğimiz konusunda teknik araştırma yapıyoruz. Toprak ve kaya örnekleri gönderdik.
Yörük gülümsemiş;
-“Bundan kolay ne var? Toz kireç varsa, ben size hallederim!”
Tahlil sonuçlarını beklemekten canları sıkılan mühendisler eğlence bulmanın sevinciyle,
-“Olmaz mı elbette var. Peki ne yapacaz?”
-“Şimdi bu kireç çuvalını benim eşeğe yüklücez. Çuvalı dabanındanda delecez.
Mühendisler yörüğe kireç çuvalını vermiş ve onun çuvalı eşeğe yükleyip, dehlemesini eğlenerek izlemişler.
Lakin 3 gün sonra istedikleri tahlil sonuçları geldiğinde şaşırıp, kalmışlar. Çünkü sonuç yörüğün eşeğinin izinin aynı istikametini vermiş.
Birkaç gün sonra yörüğün keçi sürüsünü telaşlı telaşlı sürdüğünü görmüşler.
-“Çoban emmi nedir bu telaş?”
-“3-4 saate varmaz şiddetli yağmur gelecek. Çadırlarınızı düz yerden sökün aha şu yan bayıra kurun. Telef olmayın.”
Mühendisler gülmüş.
-“Sen telaş etme emmi.
. Bir hafta yağış yok.”
Yörük; Benden söylemesi demiş. Gerçekten de 4 saat sonra öyle bir yağmur kopmuş ki mühendisler canlarını zor kurtarmış. Çadırları, malzemelerini sel götürmüş.
Sabah olduğunda ölümden dönen iki mühendis kısacık istifa dilekçesi yazarak, vermişler;
“Eşeğin yol, keçi çobanının meteoroloji mühendisi olduğu yerde bize lüzum yoktur!”
Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Yeri geldiğinde eşekten de dağdaki çobandan da ders almasını bileceksin.
İşte bu hikayeden çıkarılacak asıl ders budur.
***
Dönemin kimine göre meczubu, kimine göre ermişi Behlül-ü Dana saraya gider ve Halife Harun Reşid'i yerinde bulamaz, çıkar boş tahta oturur.
Behlül'ü tahtta oturur gören hizmetliler hemen koşar, alaşağı eder ve bir de sopa atarlar.
O sırada Harun Reşid içeri girer ve Behlül'ü ağlarken bulur.
Hemen koşup neden ağladığını soran halifeye der ki
Bu kıssanın sonuna Lamii Çelebi şu dörtlüğü yazar: Ey devlet sahibi, devletinin sonunu düşün ki her devletin sana sonunda cezası vardır. Tahtın, sonun bir tahta parçası olur. Beyim, bu yücelikle sevinme, zilleti hatırla.
En küçüğünden en büyüğüne kadar bugünün patronlarına, idarecilerine, yöneticilerine, amirlerine de bir
değil mi!
***
Nasreddin Hoca öküzüyle tarlasını sürerken kayış kopar.
Hoca da yerine tülbent bağlar. Tülbent fazla dayanamaz ve kopar.
Hoca tülbente bakıp; “E sen de gör bak kayış neler çekermiş”.
***
İşe başvuran ile insan kaynakları müdürü arasındaki diyalog şöyle:
-Ben ayda 10 bin dolar maaş isterim
-Biz çalışanlarımıza zaten en az 15 bin dolar veriyoruz
-Şirket aracı olarak BMW istiyorum
-Biz çalışanlarımıza cherokee jeep veriyoruz
-Saat 10 da gelirim 15'te çıkarım
-Bizim çalışanlarımız evden çalışır
-Yılda 1 ay tatil isterim
-Biz çalışanlarımıza 2 ay veriyoruz
-Antalya da tatilimi geçirebileceğim bir yazlık
-Biz çalışanlarımızı Avrupa'ya gönderiyoruz
-Şaka yapıyorsunuz!
-Ama önce siz başlattınız!
Şirkette kim kimdir? Sorusuna şöyle bir cevap verilir;
9 kadının 1 bebeği 1 ayda doğurabileceğini söyleyen kişiye
denir.
1 bebeğin 18 ayda ancak doğacağını söyleyen kişiye
denir.
Tek bir kadının 1 ayda 9 bebek doğurabileceğini söyleyen kişiye
denir.
Bebeğin üretim şeklinin ille de yanlış olduğunu söyleyen kişiye
denir. Dünyada hiç kadın ve erkek kalmasa o bebeği kendinin doğuracağını söyleyen kişiye
denir.
Bebek falan istemediğini söyleyen kişiye
denir
***
kurucusu
der ki; Zeki insanları işe alıp, sonra onlara ne yapacaklarını söylemek bana mantıklı gelmiyor.
Biz zeki insanları işe alırız ki, onlar bize ne yapacağımızı söylesinler.
