|
Anadolu’nun ruhu: İnsanlığın umudu

Bu topraklar, şehid kanıyla sulanan, derûnî irfan mayasıyla yoğrulan aziz topraklar. Bu topraklarda başka coğrafyalarda benzerine rastlanamayacak muazzez bir ruh var.

ÇİLE’YLE YOĞURULAN RUH
Bu toprakların mayası, bin yıllık bir çileyle karıldı. Hakikatin hayat olması, hayatın hakikatle buluşması için verilen bin yıllık mücahede ve mücadele çilesi bu.

Hakikatten süt emen akıncılar, gaziler, alperenler, ruh ve gönül adamları, ezelî ve ebedî hakikat bayrağını göndere dikebilmek için Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine kadar süren büyük bir yolculuk gerçekleştirdiler. Ve bize Haçlı ve Moğol fırtınalarını durdurabilecek, dindirebilecek yılmaz, yıkılmaz muazzam bir ruh armağan ettiler.

Evet, Anadolu’nun, Anadolu insanının bin yıllık hakikat çilesiyle yoğrulan bir ruhu var: Bu ruh bize Horasan’dan, Horasan Havzası’ndan yadigâr.
İNSANLIK TARİHİNDE AÇTIĞIMIZ ÇIĞIR: SELÂM YURDU
Mekke’de çağrı’sını kuran, Medine’de çağına kavuşan bu ruh, Selçuklu’da yolu’nu / istikametini buldu, Osmanlı’da kıvamını buldu ve tastamam herkesi sulayan, herkesin susuzluğunu gideren, herkese hayat sunan, farklı dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin kendi dünyalarını kurdukları bir çağlayan oldu.

Osmanlı’yla ilk kez küresel ölçekte hayat bulan, hayat olan ve herkese hayat sunan muazzam ve muazzez bir darü’s-selâm/ selâm yurdu kuruldu.

Eğer Osmanlı, Mekke’den ve Medine’den süt emen bir dârül-İslâm olmasaydı, herkese hayat sunan bir selâm yurdu kuramazdı.

Bizim insanlık tarihinde açtığımız çığır bu.
OSMANLI ÇAĞLAYANI
Bunun bir de İslâm tarihinde açtığı çığır var: Horasan Havzası’ndan devşirdiğimiz ve üç kıtanın kesişme noktasında yeşerttiğimiz bu aziz ve münbit ruh, İslâm dünyasını ilk defa üç büyük sütunda buluşturdu: İslâm dünyası, tarihte ilk kez akide, fikir ve siyaset’te birleştirdi.

Bugün İslâm dünyasında bir dirilik, bir canlılık ve bir ruh varsa, bunun nedeni, Osmanlı’nın Mekke’nin çağrı’sını ve Medine’nin çağ ruhu’nu herkesi “sulayan”, herkese hayat -hakkı- sunan muhkem ve muazzam bir çağlayan’a dönüştürebilmesinde gizli.

İşte bu çağlayan, yeniden gürül gürül akacağı ve bütün insanlığı “sulayacağı” günleri bekliyor sabırsızlıkla ama derûnî bir sükûnetle...
VE ANADOLU İNSANININ KAYNAYAN RUHU
Anadolu insanı, irfan sahibi. İzzet ve ikram sahibi. Kadir-kıymet bilen biri. Hem hakikatin kıymetini, değerini bilen, hem de hakikat erlerinin, öncülerinin kadrini-kıymetini bilen bir insan tipi.

0 yüzden hiçbir zaman ümidini yitirmedi: Gökkubbe çökünce sille yedi, tekme yedi ama hiçbir zaman ümitsizliğe düşmedi. Bir gün bu aziz toprakların yeniden meyveye duracağını biliyordu. 0 yüzden yaşadığı büyük yıkımlar onu hiçbir zaman yıldırmadı.

Tarihle, yüz yıl içinde her şeyini yitiren tek toplum olmasına rağmen umudunu her zaman diri tuttu. Ve yüzyıl sonra yeniden mazlum halkların, masum Müslümanların ve insanlığın umudu oldu.

Son bir yıldır Anadolu’yu karış karış dolaşıyorum. Kar demeden kış demeden, fırtına demeden tipi demeden yollara düşüyorum.

Urfa’dan Antalya’ya, Mardin’den Zonguldak’a, Sivas’tan Bartın’a, İzmir’den Rize’ye, Mersin’den Konya’ya, Karaman’a ve Kayseri’ye kadar üniversitelerde, İlim-Yayma, Ensar ve benzeri çok sayıda “sivil toplum kuruluşları’’nda özellikle genç kuşaklara, geleceğin öncü kuşakları olabilecek bıçkın arkadaşlara konferans üstüne konferans veriyorum.

Bu yolculuklarla ve verdiğim konferanslarda, fikir ziyafetine dönüşen sohbet, muhabbet toplantılarında, Anadolu’nun çilekeş ama aziz insanından ruh devşiriyorum. Ve tabii Anadolu insanında gözlemlediğim bu ruhla kendime geliyor, bileyleniyor, yenileniyorum.

twitter.com/yenisafakwriter

ykaplan@yenisafak.com.tr
#insanlık
#anadolu
#osmanlı
#türkiye
9 yıl önce
Anadolu’nun ruhu: İnsanlığın umudu
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti