|

Evlilik programları şeytan üçgeni: Kurgu, entrika, şiddet

Evlilik programlarının kalkması için yeniden imza kampanyası başlatıldı. Hem en çok izlenen hem en çok eleştirilen evlilik programlarını mercek altına aldık ve karşımıza tam bir şeytan üçgeni çıktı: Katılımcıların bir kısmı cast ajanslarından geliyor, çiftler arasında kurmaca diyaloglar yürüyor. Her program kendi fenomenlerini oluştururken özellikle toplum nezdinde kadınlar ‘para ve mal’ üzerinden aşağılanıyor. Hem izleyen hem de konuk olarak katılanlar arasında ise Arif Verimli’nin iddiasına göre kendisine tedaviye gelen hastalar bile var.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/12/2016 Pazar
Güncelleme: 23:27 - 10/12/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Hafta içi gündüz kuşağında yayınlanan evlilik programlarına tepkiler gittikçe büyüyor. Hem en çok izlenen hem de RTÜK'e en çok şikayet edilen evlilik programlarının yayından kaldırılması için geçtiğimiz günlerde imza kampanyası başlatıldı. Ancak bu imza kampanyası ne ilk ne de son olacağa benziyor. Çünkü daha önce de pek çok defa şikayet edilen ve kaldırılması istenen evlilik programlarına RTÜK tarafından sadece bazı düzenlemeler getirildi ancak değişen pek de bir şey olmadı. Zaten o kadar şikayete rağmen reytingler bize evlilik programlarının on yılda giderek artan bir izleyici kitlesi olduğunu gösteriyor. Yine araştırmalara bakılırsa bu kitleyi sanılanın aksine sadece ev hanımları oluşturmuyor. Mahallede bakkalın tezgahına küçük bir televizyon yerleştiren esnaftan emeklilere kadar her kesim ve her yaştan izleyicisi var.



Hem en çok izlenen hem de en çok eleştirilen, yaklaşık on yıldır gündüz kuşağında reytingleri kimseye kaptırmayan, farklı kanallarda evlilik programları yapan sunucuları birbirine düşüren bu evlilik programlarında ne olup bittiğini anlamak için önce küçük çaplı bir araştırma yaptık. Öncelikle herkes tarafından 'tam bir şov dünyası' olarak nitelendirilen bu programların ele alındığı üniversite tezlerine, belgesellere baktık, bu alanda yapılan haberleri okuduk. Ardından da bir hafta boyu programların yapıldığı stüdyolara gittik buradaki uzmanlarla, program sunucularıyla, profesyonel katılımcılarla görüştük.







TAM BİR ŞOV DÜNYASI


Gördük ki üniversitelere tez konusu olan, belgeseli çekilen bu evlilik programları bir kere 'evlilik vaadi' adı altında insanlara tamamen bir şov dünyası satıyor. Bu şov dünyasında sıradan insanlar'figüran' olurken sunucusundan, ünlü konuk ve seyircilerine kadar çok daha büyük bir kısım 'ne kadar reyting o kadar para' gerçeği üzerinden izleyiciden tam not almak için birbiriyle yarışıyor. Söz konusu programlardan birine katılan ve geçtiğimiz aylarda bu programdan kavga ederek ayrılan bir damat adayı da tüm yaşananların birer kurgu olduğunu söylemiş ve şunalır anlatmıştı: "Damat adayı C.H, "Oradaki senaryoya ben de alet olmuştum. Bana 'Şu kıza talip çıkacaksın' dediler. Söyleneni yaptım. Bir ay boyunca üç kızla ismim duyuldu. Oradaki bazı insanlar gerçekten eş arıyor. Bazıları ise bu işten para alıyor. Bunu yapımcılar açıktan değil de 'masraflarınızı karşılıyoruz, harçlık olsun' diyerek yapıyor. Bugün 'Sen N. ile aşk yaşa' diyorlar, ertesi gün de kavga edilmesini istiyorlar. İnsanları kandırıyorlar. M. ve B. vardı mesela. İnsanlar arkalarından dua ediyorlardı. Ama B. gerçek hayatta benim bir arkadaşımla beraberdi."



EVLENME DİRME DAİRELERİNDEN TOPLANIYORLAR


Psikolojik Danışman ve Bütüncül Yaşam Koçu Filiz Baysal'ın evlilik programlarıyla ilgili iddiası ise daha farklı. Baysal'a göre stüdyoda evlenme kararı veren çiftler programa ikna edilip getiriliyor. Hem de evlendirme dairelerinden gün almış çiftler arasından seçilerek. Baysal iddialarını şöyle sürdürüyor: “Seyircilerin büyük bir kısmı bu programların bir kurgu olduğunun farkında. Evlendirme dairelerine gidip nikah tarihi yaklaşanları buluyorlarmış ve onların düğün masraflarını karşılama sözü veriyorlarmış."



AĞIR HASTAMI EVLİLİK PROGRAMINDA GÖRDÜM


Bu programa bir eleştiri de Psikiyatr Dr. Arif Verimli'den geliyor. “Toplum sadece bu programları tiyatro gibi izliyor. Ayrıca


programlarda günlük yaşam olaylarına hiç değinilmiyor. Gerçeklerle yüzleşmek istemeyen kitlelere hitap ediyorlar" diyerek ekliyor: "Hastalarımın çoğu bu programları izliyor. Bir iki tane o programa katılmış hastam vardı. Biz de programın yapımcısını arayıp o kişiyi programdan almasını istedik ve sağolsunlar bizi kırmadılar. Çok ağır iki uçlu manik hastaydı."



REKLAMINI YAPMAYA GELİYOR


Esra Erol'la programına 6 yıldır uzman avukat olarak katılan Hatice Temizkan da "Ben bu programlara orta yaş ve üstünü daha çok yakıştırıyorum. Çünkü bana göre gençler öncelikle eğitimlerine ve işlerine önem vermeli. İşsiz güçsüz olup aylarca, yıllarca bu programlara katılanlar var. Onların niyetlerinin gerçek evlilik olmadığını düşünüyorum.Kimi katılımcılar tanınmak ve reklam yapmak için programa katılıyor. Bunu izleyici de görüyor" sözleriyle farklı bir açıdan programları eleştiriyor.



Bir haftada sunucu oldum


Evlilik programları studyolarında ne olup bittiğini anlamak için programların yapıldığı studyolara da gittik. En eski program 2007 yılında Flash TV'de yayınlanan Dest-i İzdivaç programı. Sunucusu Gülşen Korucu üç aydır bu işi yapıyor. "Ben programın 15. Sunucusuyum” diyen Korucu hemen nasıl bu programın sunucusu olduğunu anlatıyor: “Önceden bir radyo programının editörlüğünü yapıyordum. Yapımcımız, programı nasıl sunacağım konusunda bana bir haftalık eğitim verdi ve üç ay önce kendimi ekranda buldum. İlk etapta bu kadar yaşı büyük insanlarla nasıl anlaşabilirim diye tedirginlik yaşıyordum. Burada çok farklı insanlar gördüm. 80 yaşında olup 20 yaşında bir kıza talip olan ve iyi bir maaşa sahip olup bir türlü aday beğenmeyen bir amca bile olmuştu."



YAŞ ORTALAMASI 60 YAŞ VE ÜZERİ


Evlenmek için stüdyoyu dolduranların yaş ortalaması 60. Huzurevi sakinleri sanki stüdyoda sitcom oynuyor. Bir o kadar acemi bir o kadar gayretliler. Şimdiye kadar 166 tane evliliğin yapıldığı programa Korucu'nun şarkısından sonra İzmir'den stüdyoya bağlantı alınıyor.



Herkes heyecanla telefonun kime geldiğini merak ederken İzmir'den yayına bağlanan kadın, Tanzer Bey'e talip olduğunu söylüyor ve pazartesi günü programa geleceği sözünü veriyor.


Ama teyzemizin bir de problemi varmış: "Uzun yolculuk yapamıyorum kızım, beni siz karşılayacaksınız değil mi?"



Toplum bu programlardan bıktı






Atatürk Üniversitesi'nden Prof.Dr.Yıldız Akpolat ise öğrencilerinin evlilik programlarıyla ilgili bir tez çalışması gerçekleştirdiklerini söylüyor. " Aile ve evlilik kurumlarına bu kadar ilgili olan bir toplum neden bu programları bu kadar çok seyrediyor?" sorusunu temel alarak Erzurum il merkezinde araştırma yaptıklarını ifade eden Akpolat, toplumun bu programları bir dizi gibi seyrettiğini ifade ediyor. Araştırmaya 187'si kadın 381 kişinin katıldığını ifade eden Akpolat, "Günümüzde toplum artık bu tür programlardan bıktı. Son 10 yıldır aynı senaryolarla medya bu programları sürekli halkın önüne getiriyor. Medya artık yaratıcı olmalı" diyor. Akpolat çoğalan tepkiler için, "Toplum artık belli bir doygunluk noktasına geldiği için daha çok tepki verir oldu" diyor. Çünkü duyguların pazarlandığı bu programlarda bireyler de gerçek olmayan duygular yaşıyor. Belli bir süre eğleniyorlar. Ama topum televizyonla arasına koyduğu mesafenin farkında. Dolayısıyla bu programların aile kurumunu tehdit ettiğini düşünmüyorum."



Köylülerim de beni izliyor





Programa kardeşiyle gelen Amasyalı İbrahim Amca da köyünden kalkıp gelmiş programa. Kız kardeşiyle bekleme odasındaki yerini alan İbrahim Amca, köyündekilerin de bu programları izlediğini ve kimsenin kendisini yadıramadığını belirterek "İki yıldır bu programa geliyorum. Eşimi 3 sene önce kaybettim. Hala kimseyi bulamadım" diye dert yanıyor. 50'li yaşlardaki Ayhan Bey de son iki aydır bu programa geldiğini söyleyerek karşısına uygun bir aday gelmemesinden dert yanarak programa katılma amacını şöyle açıklıyor: " Dışarıda taliplerimi aramıyorum. Burada beni daha fazla insan görsün diye geliyorum. Çünkü dışarıda sınırlı kişilerle görüşebilirim."



Hararetli tartışmalar yaşanıyor


Esra Erol'la programına katılmak için ATV Yenibosna Stüdyoları'ının yolunu tutuyoruz bu defa. Tıpkı hastane koridorunda doktor bekleyen hastalar gibi ekranı izleyip sırasını bekleyen gelin ve damat adaylarına çarptı hemen gözümüz. Biraz daha ilerleyince müzmin damat Caner ile karşılaştık. Az daha ileride Umut, Ali Mete, Urfalı Mehmet ve diğerleri derken stüdyodaki yerimizi aldık. Reklam arasına girilmesiyle soluğu dışarıda alan adaylar kendi aralarında programda yaşananları konuştu: "Seni bir daha gözüm görmesin, neden bana öyle davrandın?" Kızıyla birlikte programa katılan bir teyze ise programın sıkı takipçisi olduğunu söylerken Kayseri'den gelen başka bir ev hanımı da adayların belirttiği kriterleri saçma bulduğunu söylüyor. Programa Esra Erol'u görmek için farklı şehirlerden ve yurt dışından gelenler bile var.



Orta yolu bulmuşlardı






Son iki yıldır evlilik programları arasından yaşanan reyting savaşı inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Bu güne kadar sunucuların birbirlerine iftira atması, reyting getiren gelin ve damat adaylarının transfer edilmesi ve rakip programa parayla adam çıkarıp itibar zedelemesi, kurmaca ilişkilerin yaşatılması gibi birçok skandalların yaşandığı evlilik programlarının yapımcıları sonunda orta yol buldu. Şu an ekranda aynı konseptte program sunan Esra Erol, Zuhal Topal ve Seda Sayan'ın yayın yaptığı kanalların yöneticileri bir araya gelerek bir centilmenlik anlaşması imzaladı. Bu anlaşmayı canlı yayında duyuran Zuhal Topal artık kimsenin diğer programın locasından gelin ya da damat adayı transfer etmeyeceğini açıklamıştı.



Evlilik programında yaşanan cinayet


Programa katıldığı süreç içerisinde Temizkan'ı en çok etkileyen olay ise programda evlendikten 3 ay sonra eşi tarafından 8 yerinden bıçaklanan kadın olmuş. Bu davanın avukatlığını yürüten Temizkan "Adam, kendini çok farklı tanıtmıştı. Acele bir şekilde evlenmeye karar verdiler ve yanlış bir evlilik yapmışlardı" diyor. Temizkan, programda yapılan evliliklerdeki boşanma nedenlerinin toplumdaki benzer sebeplerle gerçekleştiğini söyleyerek şunları sıralıyor:


* Şiddetli geçimsizlik


* Maddi problemler


* Kıskançlık


* Eşlerin ailelerinin


yaptığı baskı


* Aldatma


* Kötü alışkanlıklar


* Şiddet


* Eşlerin iletişim kuramamaları



Başörtülü aday rezaleti






Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanan ve buradan yaptığı reklamlarla da önemli paralar kazanan gelin adayı Hanife, Esra Erol'dan Zuhal Topal'a transfer olan ünlü isimlerden biri. Başörtüsü takan ve orta sınıf bir aileyi temsil eden Hanife'nin sosyal medyada fanları da hayli fazla. Hemen her hafta bir damat adayıyla aşk dedikoları çıkan Hanife, ekranlarda yaşananların ne kadar kurmaca olduğunun aslında en açık örneği diyebiliriz.



Kadını değersizleştiriyor


Psikolojik Danışman ve Bütüncül Yaşam Koçu Filiz Baysal evlilik programlarıyla ilgili şunları söylüyor: “Kadını değersizleştiriyorlar. Çünkü sanki kadınların çoğu erkeklerin maddi varlığıyla ilgileniyormuş izlenimi veriliyor. Tüm kadınlar bu şekilde mi? Kadınlar sadece kendisinr sadece maddi olarak



kazanç getirecek bir kimseyle mi evlenmek istiyor? Bu tür programlar yüzünden toplumsal çözülmeler daha da artarak büyüyor.” Yine evlilik programlarının fenomeni Hanife için Baysal şu yorumu yapıyor: Orada normalde tesettürlü olmayan ama programda muhafazar kesmin de olduğu algısı oluşturulmak istenip başı örtülü bir şekilde bu programlara gelenler var. Hanife böyle olmayabilir



ama bu şekilde olanlar var. Açık olan, alkol kullanan kimseler de var. Kurgusal olarak bu yapılmaya çalışılıyor olabilir. O programlarda hiçbir vasfı olmayan kişileri fenomen yapıyorlar. Bu kişileri seyirci kendileriyle özdeşleştiriyor. Şimdi televizyon her konuda bu kadar dejenere olmuşsa mutlaka bunlarla ilgili bir şeyler yapılmalı. Toplum bir yere çekilmeye çalışılıyor.Öneml olan çok vasıflı olmasına gerek yok. Sadece insanları oyalıyor.”







Oyuncu seçimi yapılıyor


Psikoterapist Lütfü Kaan Özdemir de evlilik programlarının oyunculuk üzerine kurulu olduğunu söyleyerek bu programlardan birinden istifa etmişti. “Evlilik programlarının psikoloğu” sıfatıyla bir anda ünlü olmasına rağmen Özdemir'i istifaya götüren süreç, programlardaki kurguyu ve etik dışılılığı görmesiyle başlamış. Özdemir bir dergiye şunları söylemişti: "Kimileri gerçekten evlenmek niyetiyle, kimileri meşhur olmak niyetiyle çıkıyor. Orada oyunculuk ajanlarından gelenler var, reyting için yapılan ekstra faaliyetler de var. Bu ajanslar ellerinde bulundurdukları datalar sayesinde aranılan role en uygun kişiyi buluyorlar. İzdivaç tarzı programlara tanınmamış, amatör düzeyde oyuncular gönderiliyor."



Yüksek ücretler ödeniyor


Damat adayı C.H, programda gerçekten evlenenlerin de olduğunu söyleyerek "Hepsi normal vatandaş diye biliyorum. Dışarıdan gelen kızlar senaryo döndüğünü bilmiyor. Eğer locadan biri oradaki başka birine talip çıkıyorsa bilin ki o düşen reytingi yükseltme operasyonudur. Konu aynı. Annem istemedi deyip bırakıyorlar" diyor ve ekliyor: "Kanal bana 'Bununla aşk yaşa' dedi. Madem parayla çalışıyorum daha yüksek bir meblağ istedim. Onlar da o kadar veremeyiz dediler. Ben de programı bitirdim. Herkesin bir ücreti var. Kanal gelin adayı B.'yi şoförü var, öyle anlaşmış. Aldığı haftalık 750 lira. Kimi de ayda 3 bin 500 lira alıyor."





#Evlilik programları
7 yıl önce