HERŞEY İYİYDİ AMA
Hıristiyan olarak yetiştirildiğini ve üniversiteyi bitirdikten sonra bir tıbbi merkez açtığını belirten Kai Lühr, İslam'a yönelik arayışını şöyle dile getridi: “Bir kaç yıl sonra evlendim. Evliliğim gayet iyi gidiyordu. Maddi durumum da giderek düzeliyordu. Ancak hayatımda bir şeyler eksikti. Büyük bir arayış içine girdim. Hıristiyanlığı, Budizmi araştırdım. Dalay Lama ile ilgilendim. Ancak aradığım cevabı bir türlü bulamadım.”
Kai Raşid Lühr'ün yaşadıklarına benzer bir arayış içine kendisinin de girdiğini belirten ve Müslüman olduğu 1979 yılına kadar Protestan Kilisesi'nde resmi görevli olarak çalışan Mohammed Herzog ise, “10 yıl önce din değiştirenlerin sayısı yılda 50 kişiyi geçmezdi. Şimdi bu sayı inanılmayacak kadar arttı. Eskiden ateist olanlar değil de genellikle dindar Hıristiyanlar İslam'ı tercih ediyor” diye konuştu.
EVLİLİK DEĞİL ÖZGÜR İRADE
Daha önce genellikle Müslümanlarla evlenenlerin İslam'ı tercih ettiklerini, son yıllarda ise bu eğilimin değiştiğini belirten Almanya İslam Arşivi Kurumu yetkilillerinden Muhammed Salim Abdullah, “İş ve profesyonel kariyer sahibi Almanlar artık evlilikle değil kendi özgür iradeleri ile müslüman oluyor. Bunlar arasında üniversite mezunları ile orta sınıftan olan Almanlar -Lühr ailesi gibi- büyük bir yer tutuyor” diye konuştu.
Almanya ile Amerika'da din değiştirenler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sosyolog Monika Wohlrab-Sahr, İslam'ı seçen orta sınıftan ALmanlar için, “Din değiştirmede temel etken kişisel bir kizinin üstesinden gelmedir. Bu motiv kişiyi öteki olana yöneltir. Kişi kendini farklı olma hissine kaptırır. İslam kişisel arayış içine giren ve farklı olmak isteyenler için büyük bir alternatif olarak görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bergner ve Ali'nin 'alkollü' tiramisuları
Sonradan Müslüman olanların doğuştan müslüman olanlara göre daha dindar, hatta bazen daha bağnaz olduklarına da dikkat çeken Sosyolog Monika Sahr, düşüncesini şu örnekle anlattı: ”Örneğin Hamburglu bir avukat olan 36 yaşındaki Nils Bergner, ofisinde namazlarını kılıyor ve hiç bir vaktini kaçırmıyor. Yanındaki Türk arkadaşı Ali Özkan ise, sabah namazlarını çoğu zaman kaçırıyor. Ama Ali, bunu o kadar sorun etmiyor. Ali'nin anlattığına göre bir davette, kendilerine tiramisu ikram edilmiş. Bergner, içinde alkol olabilir diye tereddüt edip yememiş. Ama Ali hiç duraksamadan hem kendisinin hem de Bergner'in tiramisusunu mideye indirmiş.”
Batı'nın yeni seçim kozu: İSLAMAFOBİ
Avrupa'nın bir çok ülkesinde son yıllarda “İslamafobi” (İslam korkusu) yanlılarının artması Fransa'nın başkenti Paris'teki UNESCO Merkezi'nde düzenlenen konferansta masaya yatırıldı. “Batı'da yükselen Müslamanlara karşı ayrımcılık ve İslamafobi” konulu konferansa katılan 12 konuşmacının görüş birliğine vardığı nokta; “Batı'da İslam korkusu, Müslümanlara karşı her alanda ayrımcılığa dönüşüyor. Bu ayrımcılık özellikle 11 Eylül sonrası gündeme geldi” oldu.