Tutunamayanların yönetmeni: Kaurismaki

Hollywood’un etkisiyle filmlerin birbirine benzediği bir ortamda hem içerik hem de biçim olarak özgün bir anlatıma sahip olan Aki Kaurismaki, Finlandiya başta olmak üzere Avrupa’da yaşanan sosyal adaletsizliğin alt sınıflar için ortaya çıkardığı toplumsal ve politik sonuçları gerçekçi bir üslupla perdeye taşıyarak ciddi bir sistem eleştirisinde bulunmaktadır.

İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

Yekta Şirin / Metin Yazarı

İnsanın umuda en fazla ihtiyaç duyduğu an umutlu olmanın neredeyse imkansız hale geldiği andır. Her şeyin tükendiği bir anda dahi umudu koruyabilmektir zor ama değerli olan. Finlandiyalı yönetmen Aki Kaurismaki üçlemeleriyle tam da böyle bir duyguyu betimliyor. Cennetteki Gölgeler, Ariel ve Kibritçi Kız filmleri İşçi sınıfı üçlemesini; Sürüklenen Bulutlar, Geçmişi Olmayan Adam ve Alacakaranlıktaki Işıklar Finlandiya üçlemesini; Umut Limanı ve Umudun Öteki Yüzü ise mülteci üçlemesini oluşturuyor.

DIŞLANMIŞLARIN HİKAYESİ

Mutlu sonda ilginç olan bir diğer nokta ise yaşanılan yerin terk edilmesidir. Cennetteki Gölgeler’de iki sevgilinin gemiye binip gitmesi, Ariel’in sonunda Meksika’ya uzanan yolculuk ya da Umut Limanı’ndaki çocuğun annesine kavuşmak için yola çıkması...

Filmlerinde abartıya yer vermez, sade bir anlatım tarzı kullanır. İzlenilen bir filmin Kaurismaki’ye ait olup olmadığı anlaşılacak kadar kendine özgü bir tarza sahiptir. Hollywood’u değerli görmez, kimseyi ‘eğlendirmek’ gibi bir derdi de yoktur.

POLİTİK HASSASİYET VE SANAT DENGESİ

ZOR YAŞAMLARI ANLATIP UMUDU GÖSTERMEK

Mülteci meselesine özel bir yer ayırır. Bir diğer Kuzey Avrupalı yönetmen Roy Andersson gibi Batı’nın mülteci konusundaki tavrını eleştiren Kaurismaki, bir röportajında göçmen meselesinin Avrupa adına utanç verici olduğunu söyler. Umut Limanı’nda Fransa’ya sığınan çocuğun ihbar edilmesi ya da Umudun Öteki Yüzü’nde göçmen olduğu anlaşılan kişinin saldırıya uğraması gibi sahnelerde göçmen nefretinin toplumsal boyutunu gözler önüne serer. Haberlerde göçmen tehlikeli insan olarak tanımlanır. Yönetmen İşçi sınıfı ve Finlandiya üçlemelerindeki gibi göçmenleri anlattığı filmlerde de bu kişileri dramın parçası olarak sunmaz. Göçmenler de sığındıkları ülkede her türlü zorluğa rağmen ayakta durmaya çalışırlar. Kaurismaki’nin temel yaklaşımı bu şekildedir. Üçlemelerde zor konular anlatılır. Fakat ‘dışarda kalanların’ hali acınacak bir durum değildir. Oyuncuların performansında hüzün yer almaz. Cennetteki Gölgeler’de aşkına karşılık bulamayan, Kibritçi Kız’da kaderine terk edilen ya da Sürüklenen Bulutlar’da işsiz kalan karı koca… Yaşananlar yürek burkar fakat Kaurismaki bu hikayeleri dramatik şekilde sunmaz. Geçmişi Olmayan Adam’da olduğu gibi insanın bir anda hayatı sıfırlansa dahi kaldığı yerden mücadele etmenin erdemine işaret eder. Onun için değerli olan alt sınıfların yaşadığı zorlukları anlatıp umutlu olmanın yollarını göstermektir.

ÖNCELİĞİ ONURLU BİR YAŞAM

Kaurismaki’nin hikayelerinde insanca ve haysiyetli bir yaşam önceliklidir. Bunu yaparken de meselesini büyük anlatılarla değil yaşamın içinden son derece insani, minimal hikayelerle gerçekleştirir. Mizah önemlidir. Zor hikayelerin anlatıldığı bir sinemada mizahın bu denli ön planda olması paradoks olarak görülebilir. Ancak mizah bir komedi unsuru değildir. Anlatımın bir parçası olarak, ironiyi besleyen unsurlardan sadece biridir. Uzun cümleler kurmayan karakterler için bir iletişim modelidir. Zaten karakterler de pek gülmezler.