Para var alamıyoruz

Türkiye borç ve faiz yükü nedeniyle insani gelişme ve yerel kalkınmaya para ayıramıyor. Ancak bunun için hazır olan milyarlarca avroluk Avrupa Birliği fonlarını da proje hazırlamadığımız için alamıyoruz

Haber Merkezi Yeni Şafak
Arşiv

MUSTAFA KARTOĞLUTürkiye, özellikle son 20 yılda ağırlaşan borç yükü nedeniyle her yıl ürettiği milli hasılanın büyük bölümünü iç ve dış borç faizlerine öderken, insan ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi, sosyal yapının güçlendirilmesi konusunda adım atamıyor. Ancak bu adımlar için AB fonları en büyük kaynağı sağlıyor. AB, üye adayı ülkelerin, siyasal, teknik ve bürokratik uyumu kadar sosyal uyumu için de önemli miktarlarda fon ayırıyor. Ancak Türkiye, başta bürokratik uyumu gerçekleştirememekten ve AB fonlarının mantığının yeterince anlatılamamasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle bu fonlardan yeterince yararlanamıyor.10 YILDA 12 MİLYAR AVRODünya Bankası ve AB fonları uzmanı Tunç Deniz Şensoy, Türkiye'nin AB'nin katılım öncesi fonlarına hak kazandığını, ancak Türkiye için burada da "özel" bir uygulama yapılarak fonların azaltıldığını belirterek, buna rağmen Türkiye'ye 10 yıl içinde 12 milyar avro civarında bir fon sağlanacağını bildirdi. Bunun yüzde yaklaşık 60'ının kırsal kalkınma, yüzde 30'unun devlet kurumlarının AB kurumlarına yapısal uyumuna, kalan kısmının da sosyal kalkınmaya yönelik olacağını belirten Şensoy, ancak halen fonların kullanımında en büyük engelin devlet olduğunu vurguladı. Kamu kurumlarının, AB'nin fon sağlama mantığını tam anlayamadığını belirten Şensoy, fonların sadece kamuya, özel girişime veya sivil toplum kuruluşlarına (STK) değil, bu üçünün bir araya gelerek oluşturduğu projelere verildiğine dikkati çekti. Bu rakamın arttırılabileceğine de dikkati çeken Şensoy, "AB ülkelerindeki kuruluşlarla birlikte Türkiye'ye yönelik projeler hayata geçirilebilir. Fon o ülkeye verilir ama Türkiye için kullanılır. Bu yolla, her konuda uzmanı getirip, kendi beyin gücümüzü, bilgi altyapımızı oluşturabiliriz. Bizim de asıl ihtiyacımız olan bu" dedi.PROJE ÜRETİNFonların etkin kullanımı için proje hazırlama kapasitesinin arttırılması gerektiğini belirten Şensoy, öncelikle bilinmesi gerekenleri şöyle sıraladı: "AB yerel projelere daha ağırlık veriyor. Projelerin AB usul ve esaslarına göre hazırlanması lazım. AB'nin her konuda politika ve strateji dökümanları var. Örneğin siz bir yerde çiftçi eğitim projesi verebilirsiniz, diğeri sadece kadın çiftçilere eğitim verebilir. İkincisi fonu alır. Çünkü AB 'ben dezavantajlı kitlelere yönelik projelere destek veririm' diyor. Vatandaş fonlarla yol, fabrika yapmak istiyor. AB bunlara para vermiyor.Çünkü AB kalkınmaya yönelik, yaşam seviyesini yükseltmeye yönelik projelere para verir. Üstelik bu projelerin içinde bir parça yol veya üretim tesisi de olabilir."Fon kimlere nasıl veriliyorBakanlıklar ve diğer resmi kurumlar ile, üniversiteler, eğitim kurumları, KOBİ'ler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve özel şirketler bu fonlara başvuru yapma hakkına sahip. Ancak AB, fonları bunlardan sadece birine vermiyor. Projenin AB'den onay alabilmesi için ön şart, projeyi, özel girişim, sivil toplum örgütü ve bir resmi kurumun birlikte hazırlaması. Binlerce STK var proje yokTürkiye 85 binden fazla STK, 3 bin 225 belediye binlerce meslek odası, birlik ve sendika bulunmasına rağmen, üretilen proje sayısı çok düşük. Özellikle AB'nin önem verdiği yerel kalkınma, kadın, çocuk ve özürlülere ilişkin yüzlerce dernek ve vakıf, bu fonları kullanamıyor. Örneğin, Türkiye'den, Lenardo da Vinci eğitim fonu için başvurulan 100 projeden sadece 5'i kabul edildi.'AB yolunda heyecanımızı kıramazlar'Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinde, dört fasılda taramanın başlamasının ardından teknik düzeyde bilgilendirme ve değerlendirme toplantısında 150'den fazla sivil toplum örgütü ile biraraya geldi. Babacan burada yaptığı konuşmada, ''Zaman zaman motivasyonumuzu etkileyecek girişimler olabilir. Bu Avrupa tarafından da gelebilir, kendi içimizden de. Heyecanımızı kırmaya, yönelik tavırlar, açıklamalar olabilir. Bunlara kulak asmayacağız" dedi. Toplantıda, aralarında bazı sivil toplum örgütü temsilcileri Avrupa'da üniversitelerde başörtüsü yasağı olmadığını hatırlatarak, tarama sürecinde bunun da gözönünde bulundurulmasını istedikler. KEZBAN BÜLBÜL