Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitap etti: Israrla dile getirdiğim 'Dünya beşten büyüktür' tezinin haklılığını bir kez daha görmüş olduk

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 75. BM Genel Kurul görüşmelerinde video konferans ile genel kurula hitap ediyor. Erdoğan, "Salgının başlarında, ülkelerin kendi hallerine terk edildiği bir manzara ortaya çıktı. Böylece, yıllardan beri bu kürsüden ısrarla dile getirdiğim 'Dünya beşten büyüktür' tezinin haklılığını bir kez daha görmüş olduk." dedi. Erdoğan, "Kudüs’te büyükelçilik açma niyetini beyan eden ülkeler, bu tavırlarıyla sadece ihtilafın daha da çetrefil hale gelmesine hizmet ediyor" diye konuştu. Erdoğan, "Doğu Akdeniz’de bir süredir yaşanan gerilimin gerisinde 'kazanan hepsini alır' anlayışıyla hareket eden ülkeler bulunuyor. Bölgede bugün yaşanan sıkıntıların sebebi, Yunanistan ile Rum kesiminin 2003’ten beri maksimalist taleplerle attıkları tek yanlı adımlardır" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na video mesajla seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Salgının başlarında, ülkelerin kendi hallerine terk edildiği bir manzara ortaya çıktı. Böylece, yıllardan beri bu kürsüden ısrarla dile getirdiğim 'Dünya Beşten Büyüktür' tezinin haklılığını bir kez daha görmüş olduk" dedi.

Bu zor dönemde, Birleşmiş Milletlerde yürüttüğü başarılı çalışmalar dolayısıyla Muhammed Bande'ye teşekkür eden Erdoğan, Genel Kurul Başkanlığını devralan Büyükelçi Volkan Bozkır'a da tebriklerini iletti.

GÜNDEM
BM'nin ilk Türk Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır'dan önemli açıklamalar

Erdoğan, Büyükelçi Bozkır’ın ülkelerin ezici çoğunluğunun desteğiyle bu göreve seçilmesinin, tecrübeli bir diplomat ve siyasetçi olarak şahsi meziyetlerinin yanı sıra Türkiye'ye duyulan güvenin de işareti olduğunu söyledi.

GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM Genel Kurulu'nda 'Dünya 5'ten büyüktür' mesajı

Genel Kurul'un "Kovid-19'la mücadele ve çok taraflılık" temasıyla düzenlenmesini, isabetli bulduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin bu konudaki taahhütlerine bağlı ve Kovid-19'la mücadeleye destek vermekte kararlı olduğunu söyledi.

Salgının, dünyayı çeşitli sınamalarla baş etmekte zorlandığı bir dönemde yakaladığını ifade eden Erdoğan, zaten tartışılan küreselleşme, kurallara dayalı uluslararası sistem ve çok taraflılığın, salgının etkisiyle şimdi daha da çok sorgulandığını dile getirdi.

Bardağın dolu ve boş taraflarının doğru ve samimi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

Aynı şekilde, uluslararası toplumun ortak vicdanını yansıtan Genel Kurulun da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bardağın dolu tarafında ise BM'nin insanlığın barış, adalet ve refah arayışında bir dönüm noktası olma potansiyelini sürdürmesinin bulunduğunu söyledi.

"Henüz salgın krizinin üstesinden gelemediğimizi de göz önünde bulundurarak, çok taraflı iş birliği için elimizdeki kurumları ve mekanizmaları en etkin şekilde kullanmaya çalışmalıyız" diyen Erdoğan, sorunların küresel olduğu durumlarda, yerel çözümlerin ancak günü kurtaracağını ifade etti.

Uzun vadeli çözümler için uluslararası dayanışmanın şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin salgın krizinin ilk günlerinden itibaren, tüm uluslararası platformlarda iş birliği çağrısında bulunduğunu, G-20'de, Türk Konseyinde, MİKTA'da, İslam İşbirliği Teşkilatında ve diğer platformlarda salgınla mücadele amaçlı çalışmaların en önünde yer aldığını aktardı.

"Aşılar, insanlığın ortak istifadesine sunulmalı"

Tüm bunları koronavirüs diplomasisi niyetiyle yapmadıklarını dile getiren Erdoğan, "Yardım ve tahliye çalışmalarımız için kimseden herhangi bir karşılık beklemedik, beklemiyoruz. Mağdurların ve mazlumların yanında olmak, milletimizin mayasında ve girişimci ve insani dış politikamızın özünde vardır. Buradan bir kez daha, tıbbi malzeme ve ilaç tedariki ile aşı geliştirme çalışmalarının rekabet konusu yapılmaması çağrısında bulunuyorum. Hangi ülkede üretilirse üretilsin, kullanıma hazır hale getirilecek aşılar, insanlığın ortak istifadesine sunulmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.

"Bir kez daha tecrübe ettik"

Salgınla birlikte, devlet kapasitesi, etkin yönetişim ve dayanıklılık gibi unsurların ne kadar hayati role sahip olduğunu hep birlikte bir kez daha tecrübe ettiklerini belirten Erdoğan, Türkiye'nin başarı hikayesinin arkasında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tesis ettiği etkin yönetişim mekanizmaları, sağlık alanındaki altyapı yatırımlarının geliştirdiği yüksek kapasite ve yetişmiş insan kaynağının bulunduğunu anlattı.

Bununla beraber, salgının dünya genelindeki çatışma dinamiklerini olumsuz etkilediğini ve kırılganlıkların arttığını ifade eden Erdoğan, "BM Genel Sekreteri'nin, bizim de desteklediğimiz, küresel insani ateşkes çağrısının somut sonuçlar doğurmamış olmasından üzüntü duyuyoruz. Türkiye olarak, ülkemize ve insanlığa yönelen tehditleri, gerektiğinde her türlü inisiyatifi alarak, bertaraf etmenin yollarını arıyoruz" dedi.

Suriye'de 10'uncu yılına giren ihtilafın, bölgenin güvenlik ve istikrarı için tehdit oluşturmaya devam ettiğini de belirten Erdoğan, şunları söyledi:

Aynı şekilde, Türkiye'nin güvenli hale getirdiği bölgeler sayesinde, İdlib başta olmak üzere, ülkenin çeşitli yerlerinden milyonlarca Suriyelinin de vatanlarından ayrılmalarının önüne geçtiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Libya'nın meşru hükümetinin yardım çağrısına somut cevap veren tek ülke Türkiye olmuştur"

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi dışlama amaçlı nafile adımların başarı şansının kesinlikle olmadığını söyledi.

Erdoğan, bugün dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye gibi ülkelerin, yaptıkları fedakarlıkla tüm insanlığın onurunu kurtardığını, buna karşılık aralarında bazı Avrupa ülkelerinin de yer aldığı kimi devletlerin, sığınmacıların ve göçmenlerin haklarını ihlal ettiğini kaydetti.

"Cenevre Sözleşmesi'ni ve uluslararası insan hakları sistemini aşındıran bu ihlaller karşısında Birleşmiş Milletlerin güçlü bir tavır almasının vakti gelmiştir." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

Yemen’de beş yılı aşkın süredir akan kanın durdurulması ve insani krizin önüne geçilmesinin de uluslararası toplumun sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bölgede nüfuz kazanma niyetiyle Yemen’in egemenliğine, siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne göz dikenleri ve Yemenlilerin ızdırabının sürmesine göz yumanları tarih affetmeyecektir" diye konuştu.

Irak’ın dış güçlerin çatışma sahasına dönüşmemesi, bölge için istikrar ve refah üreten bir konuma gelmesinin samimi arzuları olduğunu dile getiren Erdoğan, "Komşumuz Irak’a her alanda destek olurken, özellikle terörle mücadelede daha yakın işbirliği yapmak istiyoruz. Tıpkı DEAŞ gibi, Irak’ta yuvalanan PKK terör örgütünün kökünü kazıma konusunda, uluslararası toplumdan ve bu ülkeden samimi işbirliği bekliyoruz. Bölgenin terör örgütlerinden temizlenmesi, insanlığın en kadim coğrafyasına ev sahipliği yapan Irak’ın geleceğinin aydınlanmasına katkı sağlayacaktır." ifadesini kullandı.

İran’ın nükleer programıyla ilgili hususların uluslararası hukuk dikkate alınarak, diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesinden yana olduklarını belirten Erdoğan, "Tüm tarafların, bölgesel ve küresel güvenliğe ciddi katkılar sağlayan Kapsamlı Ortak Eylem Planındaki yükümlülüklerine riayet etmeleri çağrımızı tekrarlıyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın kanayan yarası olan Filistin’deki işgal ve zülüm düzeninin, vicdanları acıtmaya devam ettiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"En büyük engel olduğunu bir kez daha ispatladı"

Temmuz ayında Azerbaycan topraklarına saldıran Ermenistan'ın, Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispatladığını ifade eden Erdoğan, Yukarı Karabağ sorunu başta olmak üzere bölgedeki ihtilafların, Azerbaycan ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği ile Birleşmiş Milletler ve AGİT kararları doğrultusunda bir an evvel çözülmesinden yana olduklarını söyledi.

Güney Asya’nın istikrar ve barışı için de kilit önem taşıyan Keşmir sorununun da halen çözüm beklediğine işaret eden Erdoğan, Cammu-Keşmir’in özel statüsünün ilgasının ardından atılan adımların sorunu daha da karmaşık hale getirdiğini söyledi. Erdoğan, bu meselenin diyalog yoluyla, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ve özellikle Keşmir halkının beklentileri doğrultusunda çözülmesinden yana olduklarını kaydetti.

"Kimsenin hakkında, hukukunda, meşru çıkarlarında gözümüz bulunmuyor"

Doğu Akdeniz konusuna da değinen Erdoğan, "Doğu Akdeniz’de bir süredir yaşanan gerilimin gerisinde, 'kazanan hepsini alır' anlayışıyla hareket eden ülkeler bulunuyor. Ülkemizi dışlama amaçlı nafile adımların başarı şansı kesinlikle yoktur." dedi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz’de de başka bir bölgede de kimsenin hakkında, hukukunda, meşru çıkarlarında gözünün bulunmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

Bölgedeki krizin sebeplerinden birinin de 1968 yılından bu yana aralıklarla devam eden müzakerelerde Kıbrıs meselesine adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulunamaması olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kitle imha silahlarının tamamı ortadan kaldırılmalı"

Bu sene Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atılmasının 75’inci yılı olduğunu anımsatan Erdoğan, silahsızlanmanın, küresel barış ve güvenliğin sağlanması bakımından hayati önem taşıdığını vurguladı.

Buna karşılık silahların kontrolü mimarisinin, son yıllarda önemli hasarlar aldığını aktaran Erdoğan, uluslararası toplumun bu konuda eşitlik ve adalet temelinde ilerleyerek kitle imha silahlarının tamamını ortadan kaldırması gerektiğini söyledi.

Hep birlikte hareket etme mecburiyetinin bulunduğu bir diğer önemli konunun iklim değişikliği olduğunu belirten Erdoğan, insanoğlunun tabiatın dengelerine müdahale etmesinin nasıl ağır bedellere yol açabileceğinin görüldüğünü ifade etti.

Bu kötü gidişatı durdurmak ve tersine çevirmek mecburiyetinde olduklarını kaydeden Erdoğan, "Türkiye olarak gelinen noktadaki tarihi mesuliyetimiz yok denecek kadar az olmasına rağmen, bu mücadeleye samimiyetle destek veriyor ve yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Yakın geçmişte Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yaptık. Afrika başta olmak üzere pek çok bölge ve ülkeyle verimli bir işbirliği yürüttük. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 2022’de yapılacak 16’ncı Taraflar Konferansının da ev sahipliğini üstlendik" dedi.

"Irkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı vahim boyutlara ulaştı"

İnsanlığı tehdit eden ancak nedense görünmez sayılan bir soruna dikkati çekmek istediğini belirten Erdoğan, ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı ve nefret söyleminin vahim boyutlara ulaştığını ifade etti.

Salgın sürecinde yabancı düşmanlığı ve ırkçılık iyice artarken göçmenler ve sığınmacılar başta olmak üzere savunmasız kişilere yönelik şiddet eylemlerinin hız kazandığını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

Salgın ve onunla bağlantılı olarak tırmanan ekonomik krizin, sürdürülebilir kalkınma ve 2030 hedefleri bakımından da olumsuz etkilere yol açtığına işaret eden Erdoğan, gelişmekte olan ülkeler ile düşük gelir düzeyine sahip ülkelerin bu krizden daha fazla etkilendiklerini belirtti.

"Esasen, salgın döneminde yaşananlar bize sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin her türlü küresel krizle mücadelede önemli bir yol gösterici olabileceğini gösterdi" diyen Erdoğan, krizden çıkışın ekonomik reçetelerini tasarlarken dijitalleşmenin dönüştürücü gücünden de yararlanılması gerektiğini bildirdi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Dijital İşbirliği Haritasını desteklediklerini belirten Erdoğan, "Küresel ve bölgesel meseleleri ele almak üzere tasarladığımız ilk 'Antalya Diplomasi Forumu'nun temasını da dijital çağda diplomasi olarak belirledik. Ayrıca, En Az Gelişmiş Ülkeler için Birleşmiş Milletler Teknoloji Bankası'na da ev sahipliği yapıyoruz. En doğudaki Avrupalı ve en batıdaki Asyalı olmak üzere, her alanda Türkiye’nin özgül ağırlığını artırdığımızı bilmeniz lazım. Tarihin sarkacının yeniden Asya’ya doğru kaydığı bu dönemde, 'Yeniden Asya' girişimimizle, ilişkilerimize yeni bir dinamizm kazandıracağız." diye konuştu.

Türkiye'nin, coğrafi yakınlığı perçinleyen beşeri ve tarihi bağlara sahip olduğu Afrika ile ilişkilerinde de ciddi bir ivme yakaladığını aktaran Erdoğan, gelecek yıl Türkiye’de düzenlemek istedikleri Türkiye-Afrika Birliği Ortaklık Zirvesi’nin üçüncüsünde, Afrika’nın kapasitesini güçlendirmeyi amaçlayan projeleri hayata geçirmeyi planladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: