PARİS'TE SON KONSER / Le Concert
Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Fransa-Romanya-İtalya-Belçika-Rusya ortak yapımı
Türü ve Süresi: Müzik merkezli duygusal drama / 119 dakika
Gösterim Formatı: 35 mm standart pelikül film
Perde Formatı: 2.35:1
Yönetmen: Radu Mihaileanu
Senaristler: (Héctor Cabello Reyes ve Thierry Degrandi'nin birlikte yazdıkları özgün bir öyküden hareketle) Radu Mihaileanu, Matthew Robbins, Alain-Michel Blanc
Görüntü Yönetmeni:Laurent Dailland
Özgün Müzik Bestecisi: Armand Amar
Kurgucular: Radu Mihaileanu, Séverine Cava
Yapım Tasarımcıları: Christian Niculescu, Stanislas Reydellet
Set Dekoratörü: Gina Stancu
Kostüm Tasarımcıları: Viorica Petrovici, Maira Ramedhan Lévy
Makyaj Tasarımcıları: Daniela Busoiu, Bernard Floch, Michèle Constantinides
Saç Tasarımcıları: Catherine Crassac, Adelina Popa
Sanat Yönetmeni: Vlad Roseanu
Oyuncular: Aleksei Guskov (Andrei Simoniovich Filipov), Dimitri Nazarov (Sacha Grossman), Mélanie Laurent (Anne-Marie Jacquet/Lea), François Berléand (Olivier Morne Duplessis), Miou Miou (Guylène de La Rivière), Valeriy Barinov (Ivan Gavrilov), Lionel Abelanski (Jean-Paul Carrère), Laurent Bateau (Bertrand), Vlad Ivanov (Piotr Tretiakine), Anna Kamenkova Pavlova (Irina Filipovna), Roger Dumas (Momo)
İthalatçı Şirket: Filma Ltd
Dağıtıcı Şirket: Tiglon Film
İçerik Uyarıları: Her ne kadar genel çerçevesiyle son derece temiz içerikli ve değerli bir film olsa da bir kaç bölümünde argo diyaloglar ve yüzeysel cinsellik/çıplaklık mevcut. Bundan dolayı, 13 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi? / ŞARTLI EVET (İlköğretim çağından büyük çocuklarla birlikte olabilir)
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: www.europacorp.com/dossiers/leconcert/
İnternet Sitesinin Teknik/Tasarım Kalitesi: 9/10
Yeni Şafak-Sinema Puanı: * * * 1/2
Andrei, günlerden bir gün, Châtelet Tiyatrosu'nun Bolşoy ekibini Paris'e konser vermeye davet ettiğini öğrenir. Aldığı bu haberle büyük bir heyecana kapılan kahramanımız, geçmiyte Komünist Parti tarafından kendisiyle birlikte acımasızca harcanmış olan eski müzisyenleri biraraya getirerek “Fransız başkentinde Bolşoy Orkestrası'nın yerine çalmak” gibi çılgınca bir plan yapmaya başlar. Eğer ki ununu elemiş, eleğini asmış durumdaki ekip arkadaşları bu çetrefilli planın altından kalkabilirlerse, eylemleri hepsi için geç gelen bir zafere dönüşecektir.
Romanyalı bir Yahudi gazetecinin oğlu olan Radu Mihaileanu, henüz 22 yaşındayken Nikolay Çavuşesku despotizminden yakayı silkerek, kısa süreli bir öğrenci vizesiyle Fransa'ya iltica etti. Genç adam, ailesini arkada bırakarak çıktığı bu sonu belirsiz serüvende, ilk olarak Fransa'nın en prestijli sinema okullarından IDHEC'i (İleri Düzeyde Sinemasal Çalışmalar Enstitüsü) bitirdi, ardından da ünlü İtalyan yönetmen Marco Ferreri'nin gözüne girip onun asistanı olmayı başardı. Dört dörtlük bir yönetmene dönüşebilmek için “kurguculuk”tan başlayarak sinema mutfağının bütün merhalelerinden sırasıyla geçen Mihaileanu, 1980'ler boyunca -aralarında James Bond külliyatının önemli kilometre taşlarından, 1985 tarihli “Ölüme Bir Bakış”ın da yer aldığı- bir düzineye yakın filmde yardımcı yönetmenlik yaparak kendisini iyiden iyiye geliştirecekti. Neticede, 1990'ların başlarından itibaren de “Hamdım, piştim, oldum” nidâları eşliğinde, uzun metrajlı sinemada artık kendi ayakları üzerinde durabildiğini gösteren ilgiye değer yapıtlar çekmeye başladı bu göçmen sinemacı…
Yönetmenin vaktiyle Romanya'da gazetecilik ve senaryo yazarlığı yapan babası da, filmin -sırf yetenekli Yahudi müzisyenleri kolladığı için bütün meslekî kariyeri bir günde sıfırlanan- baş karakteri gibi, ülkesindeki kâbus rejiminden dolayı büyük acılar çekmiş biri… Şili asıllı genç yazar Héctor Cabello Reyes'in Fransız meslektaşı Thierry Degrandi ile ortaklaşa yazdığı bu iç burucu öyküyü kendi kişisel ve ailevî deneyimlerinin de ışığında büyük bir hâkimiyet ve aynı zamanda da keyifle beyazperdeye aktardığı gözlenen sanatçı, orkestra şefi kahramanı Andrei Simoniovich Filipov'un durumuyla empati kurabilmesinin meyvelerini, şimdilerde gösterime girdiği bütün ülkelerde ayakta alkışlanan görkemli bir başyapıtla topluyor. Bir dizi yetenekli Rus, Romen ve Fransız oyuncuya, geçen yıl Quentin Tarantino'nun “Soysuzlar Çetesi”nde başrollerden birinde izlediğimiz genç kuşak Fransız kadın aktrist Mélanie Laurent'in de eşlik ettiği “Paris'te Son Konser”in dış mekân çekimleri Moskova'da, iç mekân çekimleri ise “büyük birader”inkine oldukça benzer bir mimarinin egemen olduğu Romen başkenti Bükreş'te gerçekleştirilmiş. Öyküsü Moskova'da başlayıp Paris'te nihayetlenen film, ilk karesinden son karesine kadar göz kamaştırıcı bir sanat yönetiminin yüksek özenini perdeye yansıtırken, aynı zamanda artık yavaş yavaş unutulan (aslına bakarsanız, günümüz gençliği tarafından hemen hiç bilinmeyen!) kasvetli bir çağın, “soğuk savaş yılları”nın yitik kuşağına yaktığı ağıtla da izleyicisinin yüzünde buruk bir tebessüme yol açıyor.