|

Bir çikolata bile ABD’yi çatlatabilir

ABD'de Donald Trump yönetimi özellikle dış politikada Obama döneminin tüm strateji ve politikalarını terk ederek yeni bir planlamaya giderken, Ortadoğu'da da ABD dış ve savunma politikalarının değişmesine yönelik beklenti var. Tecrübeli gazeteci Joyce Karam, Ortadoğu'da geleneksel müttefiklere ağırlık veren bir politikanın Washington'da pişirildiğini belirtiyor.

Yeni Şafak
04:00 - 8/05/2017 Pazartesi
Güncelleme: 04:39 - 8/05/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Joyce Karam
Joyce Karam

ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump’ın görev süresinde yüz günü aştık. Trump ile Washington hareketlenirken, beraberinde birçok soru işaretini de getirmiş durumda. Biz de Washington’daki son durumu ve Trump yönetiminin Ortadoğu politikasının ana hatlarını, Arap dünyasının önde gelen gazetelerinden Al-Hayat’ın Washington Büro şefi, ABD’de Ortadoğu konusunda sayılı uzmanlardan, deneyimli gazeteci Joyce Karam ile konuştuk. Karam, Trump’ın Pentagon ile bağının selefine oranla oldukça güçlü olduğunu belirtirken, ülke içindeki siyasi kutuplaşmayı, “ABD içindeki siyasi bölünme o kadar derin ki, çikolata üzerine bir konuşma bile önemli bir çatlak oluşturabilir.” sözleriyle değerlendiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın görevdeki yüzüncü günü geride kaldı. Trump’ın şu ana kadarki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak seçilmesi siyasi sistem içerisinde şok etkisi yarattı ve bu etkiler Trump’ın başkanlığının ilk 100 günü boyunca devam etti. Trump’ın Beyaz Saray’da yerini sağlamlaştırma girişimlerinde ve politikalarında büyük iniş çıkışlar gözledik. ABD mahkemeleri tarafından reddedilen seyahat yasağını yürürlüğe koymaya çalışırken ağır yenilgiler aldı. Kötü haberler FBI’ın, Trump’ın seçim kampanyasının Rus hükümetiyle bağlantılarını araştırmasıyla devam etti.

Ancak ilk yüz günde durum o kadar da vahim değildi. En yakın dış politika yardımcılarından biri ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Mike Flynn’in istifasına rağmen Trump, Beyaz Saray’da pek çok uluslararası liderleri ağırlayarak kendine gelmeyi başardı. Trump’ın Esed’e yönelik askeri hava saldırısı ve NAFTA’ya yönelik fikir değişimi de başlıca gelişmelerdi ve hükümette henüz öngörülemeyen geleceğin değişken olacağına bir kanıttı.

GÜÇ GÖSTERİSİNE HEVESLİ
Beyaz Saray içinde ve dışında birçok güç mücadelesi görüyoruz. Washington’daki toz duman ne zaman kalkar?

Asla yerine oturmayabilir. Trump, eski bir iş adamı ve TV yıldızı olarak drama yaratmayı, rakiplerini azarlamayı ve her gün manşetlerde olmayı seviyor. Twitter’da kullandığı dili yumuşatsa da her şeyden önce onu Beyaz Saray’a taşıyan tarzını değiştirecek gibi durmuyor. Buna ek olarak, ABD içindeki siyasi bölünme o kadar derin ki çikolata ya da Bill O’Reilly üzerine bir konuşma bile önemli bir çatlak oluşturabilir.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bir kez daha Washington’da politika yapımında söz sahibi konuma yükseldi. Trump kabinesinde de birçok üç ve/veya dört yıldızlı general bulunuyor. ABD politikalarında sert güç öne mi çıkıyor?

Tam olarak değil. Trump’ın generallere yakınlığı 'ABD savaşa gidecek' anlamına gelmiyor. Ordular, genellikle savaşa gitme konusunda en kararsız olanlardır çünkü savaşacak olan onlar. Yine de, ABD’nin dış politikada daha fazla güç gösterisinde bulunmaya hevesli olduğu söylenebilir. Suriye hava saldırısında, DEAŞ’a karşı daha ağır hava gücünde (Afganistanda’ki MOAB) ya da Asya’da artan askeri varlıkta olduğu gibi.

Bu durum, Trump’ın Pentagon’la Obama’nınkinden daha iyi ilişkilere sahip olacağını da kanıtlıyor. Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat servisleri gibi hükümetin diğer dalları için daha az nüfuz sahibi olmayı da riske atacağını gösteriyor.

ERDOĞAN’IN WASHINGTON ZİYARETİ ÖNEMLİ
Obama döneminde ABD Ortadoğu’daki müttefikleri Türkiye ve Suudi Arabistan arasında ilişkiler yakın müttefiği olan ülkelerle sorunlar yaşanmıştı. Sizce Trump, ABD’nin bölgedeki geleneksel müttefiklerinin güvenini yeniden kazanabilecek mi?

İşin özü şu ki, Obama dışında herkes bölgedeki gelişmelere şüpheyle yaklaşıyor. Trump ve Arap liderler arasında kısa süre içinde gerçekleşen görüşmeler daha iyi ilişkiler konusunda güven verdi ancak yaşamadan bilemeyiz. İki tarafın eylem ve stratejileri de bu noktada belirleyici olacak.

Trump’ın Suudi Arabistan’a ziyareti, Erdoğan’ın Washington ziyaretinde olacağı gibi çok önemli. Suriye’deki Kürt gruplara yönelik Ankara ve Washington yönetimleri arasında farklı görüşler bulunuyor. Ancak Trump, kişisel ilişkilere Obama’dan daha fazla önem veriyor.

  • Ortadoğu'da Trump’ın üç önceliği
  • Trump döneminde Ortadoğu politikasında ne gibi bir değişim gözleniyor? Bu politikanın öncelikleri nedir?
  • Trump, Obama’nın İran ile ilişkileri geliştirme girişiminden uzaklaşıyor gibi görünüyor. Bunun yerine, bölgedeki geleneksel müttefikleriyle ilişkileri tamir etmeye yoğunlaşıyor. Trump, bölgede demokratikleşme ve reform çabalarını da tamamen terk etti ve sadece üç amaç üzerine yoğunlaştı: DEAŞ’la mücadele ve İran’ı zaptet; İsrail-Filistin Barışı’na ve Arap-İsrail barışı için çabala; ABD ekonomisinden bölgenin yatırımlarını çek ve Ortadoğu’da ABD yatırımlarını teşvik et.
  • Trump kabinesinde Ortadoğu konusunda kim belirleyici?
  • Şu ana kadar görünen o ki, Başkan’ın dış politikasında en büyük etkiyi oluşturanlar Kushner, Mattis ve Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster. Kushner, bölgenin önde gelenleriyle bizzat görüştü ve Steve Bannon açığa alınırken, Beyaz Saray’a Dina Habib Powell gibi dış politikada daha ılımlı görüşlere sahip kişilerin alınmasına yardım etti. Mattis’in Suriye’ye yönelik hava saldırısındaki rolü merkeziydi ve AB, Asya ve Ortadoğu ziyaretleri, ABD’nin politikasını açıklamada ve Trump’ın ziyaretlerinin hazırlanmasında kritik öneme sahipti.
  • Büyükelçilik konusunda belirsizlik sürüyor
  • Son dönemde ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinde karşılıklı ziyaretler yoğunlaşmış durumda. İki ülke arasındaki ilişkinin seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Suudi Arabistan ve ABD arasındaki diplomatik ilişkiler zirvesini yaşıyor ve Trump’ın yurt dışı seyahatlerinin ilk durağı olarak Krallığı seçmesi büyük önem taşıyor. Obama günlerinden çok farklı bir atmosfer var ancak iki taraf da gerçek bir ilerlemeyi değerlendirmek için somut sonuçlar görmeyi umut ediyor. Suudlar için bu sonuç, İran’ın Körfez ve Yemen’deki faaliyetleriyle mücadele olarak görülebilir. ABD için ise, DEAŞ’a karşı mücadelede ve barış sürecinde Suudilerden gelecek yardım anlamına geliyor. Trump göreve geldiğinden beri iki ülke arasında daha fazla ekonomik yatırım yapılması da ele alındı.
  • Sizce Trump yönetimi Tel-Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacak mı?
  • Bu durum belirsizliğini koruyor. Yönetim, “Evet, elçiliği taşıyacağız”dan “taşımayı değerlendiriyoruz”a kaymış durumda. Washington’ın Ürdün ve Mısır’ın da dahil olduğu pek çok Arap müttefiki, bölgesel güvenliğe olumsuz etki edeceği ve henüz başlamayan barış görüşmelerini çıkmaza sokacağı korkusuyla böyle bir adıma karşı temkinli. Bu yaz böyle bir adımın atılması pek mümkün gözükmese de, Trump tahmin edilemez biri ve herkesi şaşırtma alışkanlığına sahip.
#ABD
#Donald Trump
#Barack Obama
7 yıl önce