Hedefe ulaşılamamasının nedenlerinin taraflar arasında sağlıklı değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Akıncı, şunları söyledi:
- "Sorunun ulaşmaya çalıştığımız çözüm modeli ve parametreleri ile ilişkili olduğu kanaatinde değilim. Çünkü gerçekçi olanlar elimizde formül olarak iki kesimli iki toplumlu Federal çözümden başka bir şeyin olmadığının farkındadırlar. Bunun nedeni de bellidir. Çok açıktır ki Kıbrıslı Türkler Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerdir. Kıbrıs Rum tarafında da bazı çevreler iki ayrı devlet fikrine yakınlık duyabileceklerini ima etseler de Rum toplumunun büyük çoğunluğunun iki ayrı devlet oluşumunu onaylamayacağı aşikardır. Bu durumda görünürdeki olasılık ya Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da destek vereceği, iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için çalışmak ya da statükonun devamına göz yummaktan ibarettir. Mevcut durum, bugün için Kıbrıslı Türkler açısından daha acı verici olsa da Kıbrıslı Rumlar bakımından da çözümsüz geçecek. Zamanın neler getireceğini kesin olarak öngörmek kolay değildir. Statükonun devamı her iki toplum açısından da çeşitli tehlikeler barındırmaktadır."
Kıbrıs sorununun makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamaktan geçtiğine dikkati çeken Akıncı, Kıbrıs'ta çözümün her iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı olacağı birçok Birleşmiş Milletler (BM) kararında, BM Genel Sekreteri raporlarında, 11 Şubat 2014 mutakabatında ve iki taraf arasında sağlanan birçok uzlaşmada yer aldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum lider Nikos Anastasiadis'in daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulundaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saydığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
- "Anastasiadis, 'Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini' söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs'ın doğal gazı ve nakil projeleri Anastasiadis'e göre federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi?
Olası bir federal çözümde merkezi hükümette ortaklaşa karar alınmasının önemine işaret eden Akıncı, "Her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamı ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demektir. Eğer bu hala hazmedilemeyecek ise toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır." dedi.
Mustafa Akıncı, Kıbrıs müzakerelerinde taraflar arasında güven yaratıcı önlemler kapsamında elektrik ve cep telefonları kullanımının da Mayıs 2015'te uzlaşılan konulardan olduğunu aktararak, şu değerlendirmede bulundu:
- "Tüm teknik altyapılar müsait olmasına rağmen gerçekleşmedi. Cep telefonları konusunda güneyde geçerli olan bir yasanın kuzeydeki telefon operatörleri ile iş birliği yapılmasına imkan vermediği söylendi ve olay orada tıkandı. İsteyenlerin çift sim kart kullanması önerildi. Bu kuşkusuz isteyenler tarafından bugün de uygulanabilir. Ama bu bireysel bir çözümdür. Bizim arayışımız, iki tarafın kurumları arasında, birbirlerini tanımasalar da, iş birliğini geliştirmek ve geleceğe hazırlanmaktır. Kıbrıslı Türk operatörler Güney Kıbrıs hariç tüm dünya ile Lüksemburg veya İsviçre üstünden iletişim kurabilmektedirler ama Kıbrıs’ta bu yapılamamaktadır. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Afrika dahil dünyanın her yerinden evleri ile konuşabilmekte ancak adanın bir tarafından diğerine geçince bunu yapamamaktadır. Bunun mantıklı bir izahı yoktur."
Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un yılbaşından önce Ada'ya gelmesinin beklendiğini bildirerek, "Lute, görev tanımını tamamlamaya çalışacaktır. Ne var ki artık bir karar verilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Geçmiş yıllarda her iki toplum da değişik zamanlarda, değişik boyutlarda acılar çektiğini anlatan KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, "Geleceği, belirsiz ve tehlikelere açık bırakıp, gelecek kuşakların da yeni acılarla yüz yüze gelmesine mi neden olacağız, yoksa tarihi sorumluluklarımızın bilinci içerisinde mi davranacağız? Gelecekte yeni acıları paylaşmak yerine, yetkileri ve refahı paylaşmayı başarabilecek miyiz?" ifadesini kullandı.