|

Kurumsal ırkçılar

Suriyeli ve Afrikalı göçmenlere yönelik IRKÇI uygulamaları deşifre olan Avrupa, artık açıktan “Müslümanları değil sadece Hristiyanları kabul ediyoruz” diyor. Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Bulgaristan’dan sonra Avusturya da sadece Hristiyanları kabul edecek. İnsan hakları savunucuları ve Af Örgütü, “Biz de bu ayrımcı uygulamaya karşıyız” dedi.

Yeni Şafak
04:00 - 22/08/2015 Cumartesi
Güncelleme: 22:50 - 21/08/2015 Cuma
Yeni Şafak

AB ülkelerine iltica talebinde bulunan sığınmacıların kabulünde 'Müslüman olmama' kriteri artık Birlik ülkeleri tarafından cüretkar bir şekilde dile getiriliyor.



Avrupa Birliği, aylar süren müzakereler ve tartışmalardan sonra Yunanistan ve İtalya üzerinden gelen sığınmacıların üye ülkelere adil bir şekilde dağıtılması konusunda anlaştı ancak mülteci olarak kabul edilme kriterlerinde 'din' unsurunun öne çıkarılması, Müslümanlara yönelik ayrımcılığı bir kez daha gün yüzüne çıkardı. AB'nin kota sistemine karşı çıkan Slovakya, Suriyeli göçmenlerden sadece Hristiyan olanları kabul edeceğini resmen açıklayarak, ayrımcılığın Birlik içerisinde kurumsallaşmasına neden oldu.



DİNE DAYALI KRİTER


Slovakya Başbakanı Robert Fico'nun 100 Hristiyan Suriyeli göçmeni kabul edeceklerini açıklamasından sonra İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Ivan Metik, ülkelerinde cami olmadığını, bu nedenle Müslümanların ülkeye uyum sağlamalarının zorlaşacağını ve amaçlarının toplumsal uyumu sağlamak olduğunu ileri sürdü.


Dini ayrımcılıkta eski doğu bloku ülkelerinin öne çıktığı görülürken, Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milos Zeman daha önce basına yansıyan ifadelerinde, kültürel farklılıklarından dolayı Müslümanlardan ve Kuzey Afrika ülkelerinden sığınmacı kabul edilmemesi gerektiğini açıklamıştı. Çek Cumhuriyeti'nin Saraybosna Büyükelçiliği ise, cumhurbaşkanının açıklamasına rağmen hükümetlerinin mülteci seçiminde dine dayalı bir kriterlerinin olmadığını savundu.



HRİSTİYAN MÜLTECİ TALEBİ


AB üyesi ülkeler içerisinde, Hristiyan mülteci kabul edeceğine ilişkin ilk açıklama Avusturya hükümetinden gelmişti. Avusturya İçişleri Bakanı Johanna Mikl-Leitner, Ekim 2013'de gerçekleştirilen genel seçimler öncesinde bin Suriyeli sığınmacı alınacağı ve bunların Hristiyanlardan seçileceğini belirterek, “Kabul edeceğimiz bin mülteci öncelikle Hristiyan kadın ve çocuklar olacak” ifadelerini kullanmıştı. Tepkilerin ardından bir daha dillendirilmeyen “Hristiyan mülteci” konusu kısa sürede unutuldu.


Avusturya İçişleri Bakanlığı Basın sözcüsü Karl-Heinz Grundböck, sığınmacıların kabulünde Cenevre Sözleşmelerini esas aldıklarını kaydetti ancak bakanlığın internet sitesinde yer alan “Suriyeli mülteciler için kriterler” bölümünde “kadınlar, çocuklu ve savunmasız aileler ve zulüm altındaki Hıristiyan azınlıklar”ın öncelikli kabul edileceği belirtiliyor.



Evrensel ilkelere ters






Uzmanlar, savaştan kaçan sığınmacıların dinlerine göre muamele görmelerinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor. Salzburg Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi ve İslamofobi Uzmanı Dr. Farid Hafez, Avrupa genelinde Ortadoğu'dan gelen sığınmacıların sadece Hristiyan olanların kabul edildiği bir “kültür” olduğunu söyledi. Hafez, “Bu tutum, açıkça anayasaya ve evrensel insan hakları sözleşmelerine aykırıdır” açıklamasında bulundu.



Alman haber ajansı DPA ve “Welt” gazetesi de, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Bulgaristan'ın sığınmacı kabul ederken “Hristiyan” kriteri uyguladıklarını ve Müslüman göçmen kabul etmeyecekleri haberlerini gündeme getirdi. Haberlerde, Çek Cumhuriyeti'nin 70, Polonya'nın 50 Hristiyan mülteci kabul edeceğini, Bulgaristan'ın ise nüfus yapısı değişmesin diye Müslüman mülteci kabul etmeyeceği ileri sürüldü.



Karşı çıkacağız






Uluslararası Af Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı Francesca Pizzutelli ise savaştan kaçan insanların dini kriterlere göre kabul edilmesinin “ayrımcılık” olduğunu söyledi. “Eğer böyle bir uygulama olursa kesinlikle ayrımcı bir uygulama olacaktır. Biz de buna karşı çıkacağız” diyen Pizzutelli, AB'nin tüm sığınmacılara vize vererek, tehlikeli yollar üzerinden Avrupa'ya gelenlerin engellenebileceğini belirterek, “Avrupa Birliği ülkeleri sığınmacıları kendi arasında eşit şekilde paylaşmalı. Birçok sığınmacı önce İtalya ve Yunanistan'a geliyor. Biz bu anlamda sığınmacıların adil bir şekilde tüm üye ülkelere adil bir şekilde paylaştırılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.



Babasını ihraç etti


Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) Onursal Başkanı Jean-Marie Le Pen'in partiden ihracından sonra hem parti yönetiminden hem de Le Pen'den tepki gecikmedi. Le Pen, kararın parti lideri kızı Marine Le Pen tarafından alındığına emin olduğunu dile getirerek, karara yargıda itirazda bulunacağını söyledi. Baba Le Pen, “Ben bir babayım, eğer size çok yakınınızdan birisi haksızlık yapıyorsa bunu kabul etmek daha da zorlaşıyor. Öz kızım tarafımdan kurulan tuzağa kurban gittim” dedi.  PARİS



Çok az şey yapılıyor


Almanya İçişleri Bakanı Thomas De Maiziere, Avrupa'daki sığınmacı krizine ilişkin olarak “Akdeniz ve Yunanistan'da dramlar yaşanırken, alınan kararların uygulanmasında çok az şey yapılıyor” dedi. Maiziere, bundan dolayı Yunanistan ve İtalya'da “hotspot” denilen sığınmacıların kayıt altına alınacağı bekleme bölgelerinin oluşturulmasını gerektiğini vurguladı. Fransa İçişleri Bakanı Cazeneuve da iltica kurallarını uyumlu hale getirmek istediklerini belirtti.



Finlandiya'da rekor


Finlandiya İçişleri Bakanlığı, ülkeye gelen göçmen sayısında rekor artışla bu yılın 8 ayında ülkeye gelenlerin 10 bini bulduğunu açıkladı. Yılda bin civarında göçmenin geldiği ülkeye bu yıl gelen sığınmacı sayısının 15 bini bulacağı belirtildi. Öte yandan İskandinavya'nın diğer ülkelerinde de göçmen sayısında büyük artış yaşanıyor. Geçen yıl 65 bin kişinin sığındığı Danimirka'da gelenlerin 70 bini bulacağı bildirildi. İskandinavya'da en çok sığınmacı alan ülke İsveç oldu.



Cami yakana benzin!


Danimarka'da yükselişe geçen İslamofobi akıl almaz noktaya ulaştı. Irkçılar, cami kundaklayanlara bedava benzin vaadinde bulundu. Svend Jeppesen adındaki Danimarkalı, Facebook sayfası üzerinden yazdığı mesajda “Camilere hayır. Deve pisliklerini yakın. Neden sadece bir yer yakıldı? Bir cami kundaklanacaksa ben de bir bidon benzin vermeye hazırım, yeter ki bir Müslüman ölsün” dedi.Jeppesen'in başlattığı kampanyaya katılım kısa sürede 7 bin üyeye ulaştı.





#Uluslararası Af Örgütü
#Mülteci
#Göçmen
#Francesca Pizzutelli
9 yıl önce