|

Lübnan yine karıştı

Lübnan Devlet Başkanı Emil Lahud, Lübnan'ın güvenliğini durumun olağanüstü hali gerektirdiği gerekçesiyle orduya teslim etti.

İha
00:00 - 23/11/2007 Cuma
Güncelleme: 20:51 - 23/11/2007 Cuma
Yeni Şafak
Lübnan yine karıştı
Lübnan yine karıştı

Lübnan'da görevi sona erecek olan Cumhurbaşkanı Emil Lahud, Lübnan'ın güvenliğini, ülkedeki koşulların olağanüstü hali gerektirdiği gerekçesiyle orduya teslim etti.

Lübnan Cumhurbaşkanı Lahud'un Sözcüsü Refik Shalala, Cumhurbaşkanı Lahud'un istifa etmesinin birkaç saat öncesinde Lübnan'ın güvenliğini orduya teslim ettiğini duyurdu. Shalala, "Var olan koşullar ve riskler olağanüstü hali doğurabilir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Lahud, ülkenin güvenliğini baştan başa orduya teslim etti" dedi.


HÜKÜMET KARARI REDDETTİ

Lübnan Hükümeti, Cumhurbaşkanı Emil Lahud'un ülke güvenliğini orduya teslim etmesi kararının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, bildirinin hiç yayınlanmamış olarak kabul edildiğini açıkladı.

Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora'nın ofisinden bir yetkili, Cumhurbaşkanı Lahud'un kararının hükümet tarafından reddedildiğini söyledi. Yetkili, "Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan bildiri meşru ve anayasal değildir. Bu bildiri sanki hiç yayınlanmamış olarak görülmeli" dedi.

ABD: GÖREVİ HÜKÜMET ÜSTLENMELİ

Lübnan Cumhurbaşkanı Emil Lahud olağanüstü hal ilan ederek orduyu iç güvenliği devralmaya davet ederken, ABD, Lübnan ordusuna hukuka bağlı kalması çağrısı yaptı, cumhurbaşkanlığı görevini de geçici olarak hükümetin üstlenmesi gerektiğini anımsattı.

ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "ordu ve güvenlik güçleri, siyasi aktörlerin karşılıklı müzakerelerine olanak sağlayacak biçimde hukukun üstünlüğüne bağlı olmalıdırlar" denildi.

Açıklamada, Lübnan cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından sonra yenisi seçilinceye kadar anayasa gereği bu görevi hükümetin yerine getirmesinin gerektiği de anımsatıldı.



KRİZLERİN ASIL SEBEBİ SİYASİ YAPI

Lübnan'da cumhurbaşkanı seçimiyle bir kez daha gün yüzüne çıkan siyasi bunalım, her şeyden önce bu çok dinli ülkede siyasi sistemden kaynaklanıyor.

Siyasi gözlemcilere göre, dini cemaatlere ayrılan kotaların karmaşık dağılımına ve uzlaşma geleneğine dayanan bu siyasi yapıda, hiçbir çoğunluk azınlığa iradesini kabul ettiremiyor.

Meclisteki Suriye karşıtı çoğunluk ve Şam ile Tahran'ın desteklediği muhalefet, yeni cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda anlaşamıyor.

Devlet Başkanı Hristiyan Emil Lahud'un görev süresi bu gece yarısı sonaeriyor, ancak Lahud'un halefi bir türlü belli olmuyor.

Sınırlı yetkilere sahip Lübnan cumhurbaşkanı, Arap dünyasında tek Hristiyan devlet başkanı. Lübnan'da devlet görevleri, dini esaslara göre belirlenmiş durumda. Devlet Başkanı Maruni Hristiyan, Başbakan Sünni, Meclis Başkanı Şii. Şimdiki Sinyora hükümeti "Batı yanlısı".

ULUSAL SÖZLEŞME

Bu gelenek, ortada yazılı metin olmadığı halde 1943'te varılan"ulusal sözleşme"ye dayanıyor. Bu anlaşma uyarınca, Müslümanlar Suriye'yle birleşme tasarılarından, Hristiyanlar da Batı'dan vazgeçmek zorunda kaldı.

1975'te başlayıp 1990'da sona eren kanlı iç savaşın sonunda Suudi Arabistan'ın Taif kentinde imzalanan anlaşmalarla, Hristiyanların çoğunlukta olduğu mecliste Hristiyanlarla Müslümanlar arasında eşitlik sağlandı. Bu yapı da, bu küçük ülkede siyasi ve dini aidiyetlerin birbirlerine niçin bu denli bağlı olduğunu gösteriyor.

Bir gözlemci, "18 cemaatten oluşan 4 milyonluk nüfusa sahip Lübnan toplumunun dini karakterini daha da vurguladı" diyor ve ekliyor:"ABD'de mesela, yüzde 0,5 puan farkla yeni başkanı seçersiniz.

Lübnan'da ise cemaatlerden biri memnun değilse, sistem felce uğrar. . . "Eski başbakanlardan Refik Hariri'nin 2005 şubatında öldürülmesi, Lübnan'ı kaosa sürükledi ve cemaatler daha önce görülmemiş ittifaklara başvurdu, ancak istikrarsızlık giderilemedi.

Lübnan'da sistemin din ve cemaat esasından uzaklaştırılması projesinin hayata geçirilmesi henüz zayıf ihtimal.

Gözlemciler, Hristiyanlarda liderlik sorununun daha yakıcı olduğunu, çoğunluğu oluşturan Hristiyanlarla muhalefet arasındaki uçurumun açıldığını ve Hristiyan dünyasında sahneyi dolduracak aday bulunmadığını düşünüyor. Bu da cumhurbaşkanı seçimini içinden çıkılmaz hale getiriyor.




16 yıl önce