|

‘Temizler Yurdu’ Pakistan 76. yılını kutluyor

“Pakistan 76 yıl önce bugün, Müslümanların hayatlarını “Temizler Yurdunda” kendi inançlarına göre yaşayabilmeleri için kuruldu.”

Mahmut Osmanoğlu
04:00 - 14/08/2023 Pazartesi
Güncelleme: 23:40 - 13/08/2023 Pazar
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Pakistan 14 Ağustos 2023’de 76. Bağımsızlık Yıldönümü’nü kutlayacak. Pakistan’ın bağımsızlığını kazanması da onu koruması da kolay olmadı. Bağımsızlık sonrasında düşen kalkan ama hep ilerleyen bir Pakistan vardı.

“Temizler Yurdu” ya da Pakistan

Pakistan isminin fikir babası, Çuhedri Rahmet Ali idi. Pencab, Afganya (Kuzey Batı Sınır Eyaleti) Keşmir, Sind eyaletlerinin baş harflerinin bir araya getirilip sonuna Beluçistan’ın son üç harfi “tan”ın eklenmesi ile elde edilmişti. Pak Türkçe ’de de kullanıldığı üzere temiz, “stan” ise Farsça’dan alınma eyalet, yurt, (günümüz Farsçasında ‘ustan’) manasına geliyor birleştiğinde ise “Temizler Yurdu, ülkesi” gibi bir mana veriyordu. Ali aynı zamanda Bengal bölgesinde Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgeler için “Banglastan” Haydarabat Nizamlığı içinde “Osmanistan” isimlerini öneriyor bu üç bölge arasında siyasi bir federasyon öngörüyordu. Rahmet Ali’nin 1933’de ilk gündeme getirdiği bu öngörü 1947’de Pakstan (Batı Pakistan) ve “Banglastan” (Doğu Pakistan) birlikte Pakistan olarak gerçekleşecek, 14 Ağustos 1947’de Pakistan ismi ile yeni bir devlet tarih sahnesinde yerini alacaktı.

Bölünme ve iki millet teorisi

Hint Yarımadası’ndaki İngiliz işgalinin sona ereceğinin anlaşılmasıyla birlikte Müslümanlardan bir kesim “dini milliyetçilik” ve Müslüman ve Hinduları ayrı gören “İki Millet” teorisi bazında Müslümanlar için ayrı bir ülke tasavvur etmişler ve bunu gündeme getirmeye başlamışlardır. Neticede başarılı oldular ve dini bazda bölünme gerçekleşti. Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletler Pakistan’a verilmiş, İngilizlerin ayrılması sonrasında bağımsızlığını kazanan (15 Ağustos 1947) Hindistan’ın doğusu (Doğu Pakistan-bugün Bangladeş) ve batısında (Batı Pakistan-bugün Pakistan) toprakları olan yeni bir devlet kurulmuştur.

Kana bulanan göçler

Bölünme bağlamında zikredilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de bölünme sonrası iki ülke arasında yaşanan büyük ve kanlı göçlerinden birisine tarihin şahitlik etmesidir. 15 milyona yakın insan iki ülke arasında göç etmiş, göç yolunda 2 milyon kadar kişi katledilmiştir. Hint Alt kıtasının en trajik, kanla yazılan ve karanlık sayfalarından birisidir.

Kaidi Azam erken öldü

Pakistan’ın kurucusu ve Müslüman Birliği Başkanı Muhammed Ali Cinnah Pakistan kurulduktan ölümüne kadar Pakistan’ın genel valisi olarak görev yaptı. Pakistan’da Kaidi Azam olarak anılan Cinnah’ın Pakistan’ın daha kuruluşun başlarında vefatı ülkenin kaderini ve siyasi gidişini de etkiledi ve ölümünden sonraki yıllardan günümüze kadar siyasetin askeri vesayet altına girmesinin önemli sebeplerinden birisini oluşturdu.

Keşmir ve “sürekli savaş hali”

Bölünme ve göç esnasında yaşanan trajedilerin travmasını atlatamadan, Pakistan kendisini, Keşmir sorununun içinde buldu. Yönetimi gayrı Müslim, halkı Müslüman olan Keşmir için, “bölünme” prensipleri gereği halk oylaması yaptırılmalı idi ama Mihrace ayak diriyor ve hatta Hindistan’a kur yapıyordu. Netice de karşılıklı müdahalelerle ilk Keşmir savaşı başladı. Dönemin Hindistan Başbakanı Nehru, zaman kazanma amaçlı BM’ye müracaat etti, BMGK aldığı kararlarla Keşmir’in Hindistan’a mı yoksa Pakistan’a mı katılacağı ile ilgili plebisit yapılması kararları aldı. Ama Nehru istediği zamanı kazanmıştı ve Keşmir’in kördüğüm olmaya giden süreci başladı.

İki ülke 3 büyük savaş yaşadı ve sürekli savaş halinde kaldılar. “Dünyanın Damı”nda da zirvelerde, buzullar arasında sessiz Siachin savaşına tutuştular. Bu anlaşmazlık, Çin’in sahnede yer almasına fırsat verdi. Bugün Keşmir Pakistan, Hindistan ve Çin arasında bölüşülmüş durumda ve her üç ülkenin de nükleer güç olmasından dolayı bir nükleer kördüğüm ve “nükleer parlama noktası” haline gelmiş durumdadır.

Nehru eğer BMGK plebisit kararlarını uygulatmaya fırsat vermiş olsaydı, sonucu ne olursa olsun şüphesiz ki her iki ülkenin menfaatine olacaktı.

Banglastan ay(ı)rıldı

Pakistan tarihinin en büyük darbesini, Doğu Pakistan’ı Hindistan’ın da müdahalesi ile kaybettiğinde yaşadı. Doğu Pakistan Bangladeş’e dönüştü, Batı Pakistan, Pakistan ismi ile devam etti. Siyasi sürecin işletilmemesi, Batı Pakistan’ı elinde tutan siyasi, askeri gücün seçim sonuçlarını göz ardı etmesi pahalıya mal oldu.

“Establishment” ya da asker ağırlığını koydu

Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah’ın bağımsızlığın ikinci yılı başlarında vefat etmesinin Pakistan siyasetine derin etkileri oldu. Daha başlangıçta güçlü siyasetçilerin sahneden kaybolması ve “sürekli savaş hali” ordunun öne çıkmasına sebep oldu. Süreç içerisinde ülkede “establishment” olarak anılan, orduda görevli ve emekli askerlerle, kendilerine yakın her tür bürokrasiden oluşan bir askeri vesayet oluştu. Asker ya darbelerle doğrudan ya da perde gerisinde hep ülkenin yönetiminde söz sahibi oldu. Siyasi alt üst oluşlar ve kıran kırana siyasi kavgalar, Demokles’in Kılıcı gibi ülke üzerinden sallanan Hindistan tehdidi ve nükleer silahlardan dolayı “establishment”ın halk içerisinde olumlu, geniş bir karşılığı olduğunu da belirtmek gerekiyor.

Sovyetler’in çökmesinde Pakistan katkısı

Pakistan’ın ABD başta, Batı ile oldukça yakınlaşması ve yıldızının parlaması Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali sırasında oldu. Savaş esnasında milyonlarca Afgan sığınmacıya kucak açması, Kızıl Ordu’ya karşı savaşan “Mücahitleri” çok boyutlu desteklemesi ve Mücahitlere silah akışının kavşak noktası olması hasebiyle Sovyetler’e Hindikuşlar’da ölümcül darbe vurulması ve sonrasında çökmesinde Pakistan’ın rolü büyüktü. ABD’nin Taliban’la savaşında “taş devrine götürecek bir bombalama” tehdidi ile iş birliğine zorlandı.

Caydırıcılık kazandı

Kendisinden her açıdan büyük Hindistan’la, özellikle Keşmir meselesinden dolayı, bitmeyen bir kavgası olageldi. Kavgayı dengeleyebilmek için girdiği yolda de facto nükleer güç oldu, nükleer bombalarını taşıtacak kısa ve orta menzilli füzeler geliştirdi. En önemlisi de nükleer saldırıya uğradıktan sonra saldırabilecek kapasite kazandı.

Olumsuzlukların telafisi mümkün

Pakistan 76 yılda çok çalkantılı askeri, siyasi, ekonomik süreci geride bıraktı. Parçalandı ama ayakta kalmayı başardı. Bugün 242 milyon nüfusu ile dünyadaki ikinci büyük nüfusa sahip bir Müslüman ülke. İngiliz mirası İngilizce’den dolayı Batı dünyası ile bağlantısı yakın. Eğitim ve okuryazarlıkta mesafe alındı ama hala yetersiz. Okur yazarlık oranını artırmak İngilizce’nin gücü ile birlikte sinerji etkisi yapıp Pakistan’ın büyük bir sıçrama yapmasını beraberinde getirecektir. Siyaset çok sert yürüyor, kemikler kırılıyor. Demokrasi ve meclis kesintiye uğradı ama süreç hep kaldığı yerden devam etti. Federal yapıdan dolayı tüm ülkeye hitap edebilen fazla parti olmadı. Siyaset Pakistan’ın ileriye doğru çözmesi gereken bir sorun olarak masada duruyor. Pakistan ekonomik olarak da yeterli düzeye çıkamadı. Yaklaşık 350 milyar dolarlık bir GSYH’ye sahip. 2022 ihracat toplamı 31 milyar dolar civarında. Pakistan ekonomide gerekli çıkışı yakalayamadığı için fakirliği de yeterince geriletemedi. Pakistan 76 yıl önce bugün, Müslümanların hayatlarını kendi inançlarına göre daha rahat yaşayabilmeleri için kuruldu. Başarıları oldu, geride kaldıkları oldu ama ayaktalar, bugüne geldiler ve geleceğe umutla bakıyorlar. Pakistan’ın Bağımsızlık Günü’nü tebrik ediyoruz. Pakistan zinde bad.

#Pakistan
#Politika
#Şahbaz Şerif
9 ay önce