ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Türkiye'nin terör örgütü PKK'ya karşı hava operasyonlarının başarılı sonuçlar verdiğini belirtirken, askeri yöntemlerin yanı sıra, siyasi ve ekonomik unsurları da içeren “kapsamlı bir strateji” uygulanmasının önemli olduğunu söyledi.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'un katıldığı Yüksek Düzeyli Savunma Grubu toplantısı için Washington'da bulunan Wilson, Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili Washington'da küçük bir grup Türk gazeteciyi bilgilendirdi.
Yüksek Düzeyli Savunma Grubu toplantılarının “çok verimli, olumlu geçtiğini, ilginç görüşmeler olduğunu” belirten Wilson, 2007'nin Türk-Amerikan ilişkileri bakımından “çok enteresan” bir dönem olduğunu, ancak bu dönemden olumlu bir şekilde çıkıldığını ve 2008 yılında da iki ülkenin, yararlı işbirliği yollarını bulacağını kaydetti.
Türkiye'nin saldırı helikopterleri talebine ilişkin bir soru üzerine Wilson, Türkiye'nin ek helikoptere ihtiyaç duyduğunu belirtirken, üretilmiş helikopter sayısında sıkıntı bulunduğunu, buna karşın bu meselede ABD'nin, Türkiye'ye yardım etmek için elinden geleni yapacağını kaydetti.
Terörizmi ortadan kaldırmak için pek çok farklı aracın kullanılabileceğine işaret eden Wilson, ABD'nin Afganistan'daki tecrübesini örnek gösterdi.
Askeri yöntemlerin yanı sıra ABD'nin, yeni hükümetin kurulmasına yardımdan, Afganistan'ın komşularıyla beraber çalışmaya kadar farklı araçları devreye soktuğuna işaret eden Wilson, “aynı prensip Türkiye için de geçerli. Sadece bomba atmak çözüm için yeterli değil. Siyasi ve ekonomik çözüm de gerekli” dedi.
Wilson, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, geçen yıl Eylül ayında dile getirdiği şekilde, terörle mücadelede ekonomik, sosyal ve psikolojik faktörlerin kullanılmasının önemli olduğuna inandıklarını ifade etti.
Askeri yöntemlerin yanı sıra Türkiye'nin, Irak ile ilişkilerini geliştirmesinin, sınırın diğer tarafında alınacak önlemlerin artırılmasına yardımcı olacağını belirten Wilson, Orgeneral Ergin Saygun'un Bağdat'a kısa süre önce düzenlediği ziyarete işaret etti ve “biz bu ziyaretten çok memnun olduk” dedi.
ABD'nin, terör örgütü PKK için “siyasi çözüm” önerisinin ne tür unsurları içerdiği yönündeki ısrarlı sorulara karşılık Wilson, Türkiye'nin, örgütü çökertecek farklı yolları kendisinin bulacağını kaydetti.
“Siyasi çözüm” deyiminden hoşlanmadığını belirten Wilson, “kapsamlı strateji” nitelemesinin daha doğru olacağına işaret etti. Wilson, bu kapsamlı stratejinin unsurları arasında ise Irak ile beraber çalışmak, terör örgütü PKK'nın lojistik desteğini kesmek, örgütü çökertecek şekilde para kaynaklarını kurutmak ve “PKK ile Türkiye'nin güneydoğusunda yaşayanları ayrı tutmak, güneydoğuda ekonomik gelişmeye önem vererek işsizliği ortadan kaldırmayı” saydı.
Kuzey Irak'ta ve Türkiye'de alınabilecek başka güvenlik önlemleri olduğuna işaret eden Wilson, örnek olarak, PKK'nın yoğun bir şekilde uyuşturucu kaçakçılığına karışmasının, terör örgütüne karşı kullanılabileceğini söyledi.
Wilson ayrıca, terör örgütü PKK'ya karşı son düzenlenen hava saldırıları için “Türkiye'nin hava saldırıları, PKK'ya önemli ölçüde zarar verdi. Bu da süreci ilerletmek için önemli” dedi.
Terör örgütü PKK ile mücadelede Iraklı Kürtlerin de müdahil olmasının önemli olduğuna işaret eden Wilson, “Biz onlarla da diyalog içinde olmanın önemli olduğuna inanıyoruz ve bu gerçekleşti de. Hem (Irak Devlet Başkanı Celal) Talabani, hem de (Iraklı Kürt lider Mesud) Barzani ile, PKK'ya giden kaynakların önünün kesilmesini konuştuk. Bazı adımlar attıklarına inanıyoruz. Bunların ne kadar etkili olduğunu göreceğiz. En azından o bölgede PKK'nın hoş karşılanmadığı açıkça ortaya konuldu. Bu da iyi bir şey” dedi.
Türk ordusunun kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'ya karşı askeri eylemleriyle ilgili ABD'nin bir şikayetinin olup olmadığı sorusuna ise Wilson, “Hiç bir şikayet yok. Çok iyi işliyor” yanıtını verdi.
Türkiye'deki türban tartışmalarına ilişkin görüşü sorulan Wilson önce, “ben hiç takmadım” diyerek espriyle karşılık verdi. Ardından Wilson, Türkiye'nin iç meselesi olduğunu belirterek, bu konu hakkında konuşmayacağını söyledi.
Sudan cumhurbaşkanının Türkiye'yi ziyaretine ilişkin bir başka soru üzerine Wilson, bu ziyaretten kısa süre önce Türk yetkililerle bir araya geldiğini ve Darfur'daki duruma ilişkin, Sudan cumhurbaşkanına verilecek mesajın ne olabileceği konusunun tartışıldığını kaydetti. Türkiye'nin, “uranyum zenginleştirme merkezi” haline getirileceği yönündeki haberlere ilişkin soruları yanıtlayan Wilson, bunu konuşmak için çok erken olduğuna işaret etti. Wilson, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile ABD Enerji Bakanı Sam Bodman'ın, Türkiye'de nükleer enerji konusunu, son görüşmelerinde ele aldıklarını belirtirken, “Türkiye'nin barışçı nükleer enerji elde etmesiyle biz çok ilgiliyiz ve bunun destekçisiyiz” dedi. Ross Wilson, üzerinde konuşulan nükleer enerji endüstrisinin, bir veya daha fazla elektrik üreten nükleer santralden ibaret olduğunu belirtmekle birlikte, halen bir dizi konunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, daha sonraki adımın da, reaktörlerin kurulması olacağını söyledi.
ABD Hazine Bakanlığı'ndan bir yetkilinin Türkiye'yi ziyaretinde, İranlı bazı banka şubelerinin kapatılmasına ilişkin telkinde bulunduğu yönündeki bir soruya karşılık Wilson, bu yetkilinin temaslarının genel olarak terörizmin finansal kaynaklarının kesilmesi kapsamında olduğunu, terör örgütü PKK'nın finansal kaynaklarının kesilmesini de içerdiğini kaydetti.
Wilson, BM Güvenlik Konseyi kararları gereğince İran'a karşı alınması gereken bazı finansal tedbirler olduğuna da işaret etti. Türkiye ile ABD'nin çıkarlarının yakın gelecekte örtüşmeyebileceği yönündeki bir yorum üzerine Wilson, “Elimde kristal küre yok ama Yüksek Düzeyli Savunma Grubu toplantılarında ele aldığımız problemler ve hedefler neredeyse tamamen aynı. Biz, bir takım konuları tamamen aynı şekilde görüyoruz. Sadece, başka ülkelerle de olduğu gibi, zaman zaman, belli hedeflere nasıl ulaşılacağı konusunda farklılıklarımız olabiliyor” dedi.
Washington'a gelmeden önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile geç saatlerde bir görüşme yaptığını hatırlatılan Wilson, “Bunda esrarengiz bir şey yok. Bu ziyaretin tek amacı, Washington'daki üst düzey yetkililerle görüşmeden önce bendeki bilgilerin belli konularda tazelenmesi amacını taşıyordu. Randevu talep ettim, bana o saatler önerildi” diye konuştu.
